Mekke’nin fethi ne zaman? Mekke'nin fethi kısaca…
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed, Hudeybiye Antlaşması'nın müşriklerce bozulması nedeniyle Mekke'yi fethetmek üzere 10 bin kişilik bir ordu ile yola çıktı. Müslümanların zaferiyle sonuçlanan Mekke'nin fethi, tarihe "fethu'l-fütûh" olarak geçti. Buradaki fetih, düşman elindeki bir şehrin alınmasından ziyade Mescid-i Haram'ın kontrolü ve Kâbe'nin fethi anlamına da geliyor; aynı zamanda kalplerin Allah'ın dinine, İslam kapısının bütün insanlığa açılışını da ifade ediyordu. Bu sebeple Mekke'nin fethedilmesi İslam fetihlerinin başlangıcı kabul edildi. Peki, Mekke'nin fethi ne zaman? Mekke'nin fethi kısaca…
Önceki Resimler için Tıklayınız
Hadîd suresinin 10'uncu ayetinde geçen "feth" kelimesi de Mekke'nin fethine delâlet etmekte, ayrıca İbrahim suresinin 13-14'üncü ayetlerinde Mekke'nin fethedileceği ve Müslümanların oraya döneceği müjdesi verilmektedir.
Fetih suresi de Hudeybiye Antlaşması'na, dolayısıyla Mekke'nin fethine işaret etmektedir.
(İlgili ayetlere ulaşmak için renkli metinleri tıklayın.)
Mekke'nin savaşla mı yoksa barış yoluyla mı fethedildiği ve topraklarının ganimet gibi dağıtılıp dağıtılmayacağı konusunda farklı görüşler vardır. Bunlardan birincisine göre fetih barış yoluyla gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber tarafından Mekkelilere verilen eman ve ilân edilen genel af aynı zamanda barış antlaşmasıdır.
Kâbe'nin tâzim göreceği ve yüceltileceği gün olarak açıklanan fetih gününde bu antlaşmaya dayanılarak Mekke evleri ve arazisi savaşan gaziler arasında dağıtılmayıp sahiplerinde bırakılmış, hatta muhacirlerin evleri bile onları yurtlarından çıkaranların elinde kalmıştır.
Erken dönem kaynaklarında yer almayan diğer görüşte Hâlid bin Velîd'in savaşmak zorunda kaldığı şehrin aşağı tarafının savaşla, yukarı tarafının barış yoluyla fethedildiği ileri sürülmektedir.
Mekke'nin fethi konusunda genel kabul gören görüş ise şehrin savaşla fethedildiği, fakat Resûl-i Ekrem'in tasarrufuyla arazisinin taksim edilmediği ve halkının eman verilerek serbest bırakılmış olduğu şeklindedir.
Resûl-i Ekrem Mekke'de kaldığı sürede Hacûn'da kurulan çadırda ikamet etti. Kendisine evinde kalması teklif edilince Medine'ye hicretinden sonra, henüz Müslüman olmayan amcasının oğlu Akīl bin Ebû Tâlib'in evini satmış olduğuna işaret ederek, "Akīl bize ev mi bıraktı?" diye serzenişte bulundu ve şehrin fâtihi olmasına rağmen evini geri almayı düşünmedi.
Hz. Peygamber, "Fetihten sonra hicret yoktur" sözüyle Mekke'nin fethiyle birlikte Medine'ye hicretin sona erdiğini ve bir zorunluluk olmaktan çıktığını belirterek muhacirlerle beraber Medine'ye döndü.
Fil Vakası, tarihte emsaline az rastlanır derecede ibretlik bir olaydır. Hristiyanlığı yaymak ve kendi yaptırdığı mabedin ziyaretlerini arttırmak isteyen Ebrehe, Kâbe'yi yıkmak amacıyla filin önderlik ettiği ordusu ile Mekke üzerine yürümüştü. Allah tarafından gönderilen ebabil kuşları, taşıdığı taşlarla tüm orduyu delik deşik ederek helâke sürüklemişti.
Kaynaklarda Fil Vakası olarak geçen bu olay, bir süre tarihin başlangıcı kabul edilmişti. Peki, Fil Vakası nedir? Fil Olayı ne zaman gerçekleşti? Fil Vakası Peygamberimizin doğumundan kaç gün önce gerçekleşti? Ebrehe'nin ordusunda kaç fil vardı?