Milli Mücadele'de bir kadın asker: Halime Çavuş
Cennetin ayakları altına serildiği mübarek varlık, dokunduğu her şeyi güzelleştiren bir mucizedir kadın. Toprakta hasadı toplayan da odur, ilimde çağları değiştiren icatların mucidi de, nesilleri kurtaracak evlatları doğuranlar da. Dünyada kadınların her biri, birbiriyle aynı özellikleri taşır. Ancak Türk kadını, dünyada emsali görülmemiş bir destanın yazılışında da yer bulmuştur. Evinde elinin hamurunu, tüten ocağını bırakmış, cepheye korkusuzca koşmuştur. Oğullarına, eşlerine mermileri taşırken içlerinden kardeşiyle, babasıyla omuz omuza düşmana karşı savaşanlar da çıkmıştır. Halime Çavuş, ailesini ardında bırakıp cepheye koşan kahramanlardan bir tanesi. Onu diğerlerinden ayıran ise erkek kılığına girerek düşmana karşı savaşmış olmasıdır. Yıllarca Halim Çavuş olarak bilinen Halime Kocabıyık'ın öyküsünü sizler için derledik.
Halime Kocabıyık, tarihte geçen ismiyle Halime Çavuş, 1898'de Kastamonu Merkez'e bağlı Duruçay Köyü'nde doğdu.
Kurtuluş Savaşı'nın yeni başlamasıyla savaşa katılma kararı aldı. Ailesinin "kızım gitme" şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi.
Halime Çavuş, cephane taşıma işinde üstlendiği zor görevlerin üstesinden, kadın olmasına rağmen başarıyla geldi. Mustafa Kemal Paşa, İnebolu'yu denetlemeye geldi. Halime Çavuş, Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştı.
Kar ve tipiden göz gözü görmüyordu. Soğuğa aldırmayan ve üzerindeki montu cephanenin üstüne örterek kendi halini hiçe sayan Halime Çavuş, Mustafa Kemal Paşa'nın dikkatini çekti. Mustafa Kemal Paşa, cepheye taşıdığı mermileri kendi hayatından bile fazla önemseyen bu vatansever askerden çok etkilendi.
Ancak Halime Çavuş, rastladığı kişinin Mustafa Kemal olduğunu bilmiyordu.
Mustafa Kemal Paşa, "Sen üşüyor musun?" diye sordu.
Halime Çavuş "Benim üşümem hiç ama hiç önemli değil. Bu cephane binlerce askerimizi koruyacak. Bu cephaneler vatanımız kurtaracak. Koskoca vatan karşısında bizim üşüyüp üşümememizin ne önemi var paşam?" dedi.
Bu cevap üzerine Mustafa Kemal, Halime Çavuş'tan kimliğini istedi. Halime Kocabıyık'ın kadın olduğunu anlayan Mustafa Kemal Paşa çok şaşırdı. Yaverine, Halime Çavuş ile ilgili tüm bilgileri not aldırıp Ankara'ya döndü.
Dönemin önemli ticaret merkezi olan İnebolu ve İnebolu Limanı, Kurtuluş Savaşı'nda stratejik öneme sahipti. Hem bu limana gelen cephane ve mermiler iç bölgelere gönderiliyor, hem de Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Ankara'ya gitmek isteyenlerin bir bölümü teknelerle İnebolu İskelesine geliyor ve buradan Anadolu'ya yollanıyordu.
Savaş olanca hızı ile devam ediyordu, İnebolu'daki hareketlilik Yunan makamlarının ve destekçileri İngilizlerin gözünden kaçmıyordu. Karadeniz'deki Yunan donanması buradaki hareketliliği fark etti. Donanmayla İnebolu önlerine gelen Yunan askerleri buradaki silah ve cephaneliğin 2 saat içinde kendilerine teslim edilmesini istedi. Cephaneler teslim edilmeyince Yunanlılar burayı savaş gemileri ile bombalamaya karar verdi.
9 Haziran 1921'de Yunan savaş gemileri Kılkış ve Averofgemileri İnebolu'yu bombalamaya başladı. Birçok ölü ve yaralı vardı. Yaralılardan biri de Halime Çavuş'tu. Halime Çavuş'un ayağına şarapnel parçası isabet etmişti. O, bu haliyle bile çevresine moral veriyor, "Dikkat edin. Ortalıkta dolaşmayın. Korkmayın, bize bir şey yapamayacaklar, mücadeleye devam!" diyordu. Yunan askerleri buradaki faaliyetleri ne yapmışlarsa da önleyememişlerdi.