Nene Hatun kimdir? Nene Hatun'un hayatı ve hikayesi
"Evladım anasız büyür de vatansız büyüyemez." diyen ve beşikteki bebeğini bırakarak cepheye koşan; Birinci Dünya Savaşı'nda dört oğlundan üçünü şehit veren Nene Hatun'u, vefatının 64'üncü yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 22.05.2019
13:25
Güncelleme Tarihi: 22.05.2020
07:31
Aziziye Tabyası'nda gittikçe yoğunlaşan top tüfek gümbürtüleri Erzurum halkını uyandırmıştı. Bütün camilerden halkı savunmaya teşvik edici konuşmalar yapılıyor, Ayaz Paşa Camii'nin müezzini, 80 yaşındaki Hacı Abdullah da gür sesiyle ortalığı inletiyordu:
"Ey ahali! Ey Erzurumlular! Moskof kâfiri Aziziye'yi bastı. Allah'ını seven, eli silâh tutan herkes, askerimizin yardımına koşsun! Vatanını seven yetişsin!"
NENE HATUN’UN HİKAYESİNİN BAŞLADIĞI YER
Nene Hatun'un eşi Nalbant İbrahim, baltasını kaptığı gibi dışarı fırladı. Üç beş adım attıktan sonra geri döndü: "Nene, Rus tabyalara girmiş. Sen evde kal, çocuğa sahip ol, peşimizden gelme! Ben düşmanın üzerine gidiyorum. Biz Rus'u durdururuz, ama eğer düşman bizi çiğner de şehre girerse; siz kendinizi boğun; sakın canlı teslim olmayın!" dedi.
Nene Hatun'un dillere destan olan hikâyesi bu sırada başlayacaktı . Nene Hatun, 3 aylık bebeğini evde bırakarak; "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar." diyerek bebeğini beşikte bırakıp satırı kaptığı gibi o da dış kapıya fırladı. Ellerinde taş, sopa, balta, kazma, tırpan bulunan müthiş bir kalabalık Kars kapıya, Kavak kapıya doğru akıyordu. Nene Hatun, Köse Mehmet Ağa'nın karısı Şerife'yi, Kara Fatma'yı, Topal Gülizar'ı kalabalığın arasında görünce, ölüme giderken can yoldaşlarını bulmuş gibiydi. Ayaz Paşa Camii imamının gür sesini kalabalığın ancak bir kısmı duyabiliyordu.
Halk, omuz darbeleri ile tabyanın demir kapısını devirip içeriye girdi. İlk girenler düşman ateşi ile yere serilmişti; fakat şehitlere basarak hücuma devam eden ahali, kısa sürede Rus askerinin boğazlarına sarılmaya başlamıştı. Rus askerleri ardı ardına yıkılıyor, kışla kan gölüne dönüyordu. Sonunda Aziziye kurtarılmış, 2.000'e yakın Moskof askeri öldürülmüş, binlercesi de yaralanmıştı. Halktan da çok şehit ve yaralı vardı. Nene Hatun da yaralanmış, elinde satırı olduğu halde dövüşürken aldığı yaranın etkisiyle kanlar içinde yere yıkılmıştı. Fakat baygın bulunduğu o anlarda dahi kanlı satırını sımsıkı kavramıştı… Göğüs göğüse geçen bir muharebe sonunda Ruslar, Aziziye Tabyasından uzaklaştırıldı.
NENE HATUN'UN FEDAKÂRLIKLARI
Nene Hatun'un 4 erkek, 2 tane de kız çocuğu olmuştu. 93 Harbi sonrasında Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı derken oğullarından ikisini de cephede şehit verdi. Fakat Nene Hatun ve onun hikâyesi esasında 1937 yılında, 93 Harbi gazileriyle yapılan bir röportaj vasıtasıyla tanındı. O günden sonra da asla unutulmadı.
Geçim sıkıntısı çeken Nene Hatun, 1943 yılında ulusal kadın kahramanlardan Name Hanım ile birlikte cumhurbaşkanına bir dilekçe yazarak yardım istemiştir. Nene Hatun, 1952 yılından itibaren Aziziye Anıtı yapılması çalışmaları sırasında yeniden gündeme geldi. 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Refik Koraltan ve karargâhı Erzurum'da bulunan Üçüncü Ordu'nun Komutanı Nurettin Baransel Paşa, dönemin belediye başkanı, Erzurum valisi ile TBMM'nin Nene Hatun'a sahip çıkmıştır. 1952 yılında 30 Ağustos Zaferi kutlamalarında kendisine "3. Ordunun Nenesi" unvanı verildi. Türk Kadınlar Birliği'nin girişimi ile Türkiye'de ilk defa Anneler Günü'nün kutlandığı 1955 yılında Birlik kendisine "Yılın Anası" unvanı verdi.
Nene Hatun, zatürre teşhisiyle tedavi gördüğü Erzurum Numune Hastanesi'nde 22 Mayıs 1955 günü 98 yaşında hayatını kaybetti. Cenazesi, resmi törenle Aziziye Şehitliği'ne defnedilmiştir.
SULTAN 2. ABDÜLHAMİD’İN TEŞEKKÜRÜ
Erzurum'daki Aziziye zaferi, asker ile halkın birlikte kazandıkları önemli zaferdir. Diğer taraftan bu zafer bir bakıma kadın ve çocukların zaferidir. Nitekim zaferden sonra Erzurumlulara bizzat teşekkür eden dönemin padişahı Sultan 2. Abdülhamid , 12 Kasım 1877 tarihinde 'Haysiyetli ve Onurlu Erzurum Ahalisine Telgraf' başlığıyla bir telgraf göndererek halkın onurlu duruşunu takdir etmişti.
1952'de Erzurum ve çevresinde incelemelerde bulunan NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Ridgway Erzurum'da Nene Hatun'u ziyaret ederek elini öptü. Bu ziyaretinden yaklaşık bir yıl sonra ABD'de Saturday Evening Post gazetesinde yazdığı makalede Nene Hatun hakkında şu görüşleri yazdı: