Osmanlı merhametinin mimari yansıması kuş evlerinin dünü ve bugünü
Köşk, saray, cami, mescid, türbe, han, çeşme gibi yapıların duvarlarına oturtulan maket görünümlü kuş evleri, Osmanlı toplumundaki hayvan sevgisi ve merhametinin mimari yansıması olarak karşımıza çıkar. İslâmiyet'ten önceki devirlerden beri Türk toplumunda önemli bir yer tutan kadim mimarimizin başköşesinde yerlerini alan kuş evlerinin dünü ve bugününü derledik.
Giriş Tarihi: 23.05.2019
14:08
Güncelleme Tarihi: 23.05.2019
14:31
KUŞLARLA İLGİLİ EN ESKİ ÖRNEK MASALLARDAN GELİR
Osmanlı toplumundaki hayvan sevgisinin mimariye bürünmüş hali olan kuş evleri, İslâmiyet'ten önceki devirlerden beri Türk toplumunda önemli bir yer tutmuş. Türk kültürü, sanatı, etnografyası ve folklorunda da her zaman bir yere sahip olmuşlardır. Masallara göre, Kaf Dağı'nda yaşayan yarı insan yarı kartal biçimli, ateşten ve güneşten yaratılan Zümrüd-ü Anka, kuşların başı olarak efsaneleşmiştir. Kuşların şeyhi sayılan leylek için de, halk arasında "Hacca giderken camileri ziyaret eder, oradan dönerken de Kâbe'yi tavâf eder." rivâyetleri dolaşır.
" Osmanlı'da merhametin sembolü: Kuş evleri" video haberimizi izlemek için tıklayın...
Masallara göre, Kaf Dağı'nda yaşayan yarı insan yarı kartal biçimli, ateşten ve güneşten yaratılan Zümrüd-ü Anka, kuşların başı olarak efsaneleşmiştir. Kuşların şeyhi sayılan leylek için de, halk arasında "Hacca giderken camileri ziyaret eder, oradan dönerken de Kâbe'yi tavâf eder." rivâyetleri dolaşır.
İslam inancına göre günahsız kabul edilen, saflık, temizlik, iyi geçinme, barış ve kardeşliğin sembolü olan güvercin , aynı zamanda Nuh Tufanı'nın da müjdecisidir. Yine bir başka efsaneye göre, Hz. Süleyman Tekke-i Mürgan'ı (kuşlar tekkesi) kurmuş, dünyanın her yerinden yıl da bir defa gelen güvercinler, bir hafta süreyle bu tekkede beslenmiş, ötüşmüş ve Süleyman Peygamber'e dua edip dağılmışlardır. Gerek "Mesnevi ", gerek "Divan-ı Kebir "de Mevlâna'nın üzerinde en çok durduğu hayvanlar yine kuşlar olmuştur.
Hz. Muhammed (S.A.V.), Sevr Dağı'ndaki mağarada saklanırken, mağara girişindeki ağacın üzerine konan bir çift güvercinin burada yuva yaparak yumurtladığı, böylece müşriklerin kuşkulanmamasını sağlayarak Peygamberimizin kurtarıcısı oldukları inancı yaygındır. Özellikle dini yapılarda yuva kurmaları ve barınmalarına, bu sebeple halk tarafından yardım edilmiştir.
Güvercine çok benzeyen ve "Hu, hu" diye başını eğerek ötüşü halk arasında "Allah'ın adını anıyor" şeklinde yorumlanan kumru da, sevilen ve kutsallığına inanılan kuşlardandır. İlkbaharda ilk öten kuş olan bülbülün sesini dinlemek için, vaktiyle İstanbul'da çiğdemler açtığında, İstinye koyuna gidildiğinden bahsedilmektedir.