Arama

Osmanlı'da çarşılar

Müslümanlar ticaret hayatlarında "helal kazanç" mefhumunu esas alırlardı. Kalfalıktan ustalığa geçenlere söylenen cömert ol, yalan söyleme, harama bakma, sabırlı ol gibi tembihler Ahilik mayasıyla mayalanan Osmanlı ticaret ahlakının en güzel uyarılarıydı. Medeniyetimizin en güzel temsillerinden biri olan Osmanlı çarşıları paradan ziyade ahlaklı ticaretin öne çıktığı mekanlardı.

📌 Haram işlememek, sabırlı olmak, yalan söylememek, kanaatkar olmak, edep ve haya sahibi olmak Osmanlı sosyal hayatının merkezi olan çarşıların ilk kurallarıydı.

📌 Bunlar bir babanın evladına nasihatleri değil, Ahilikte ustanın kalfasına ve çırağına verdiği nasihatler, hayatına uydurmasını istediği hakikatlerdi.

İSLAM UYGARLIĞINDA TİCARET NASIL YAPILIRDI?

📌 Osmanlı'da ticaretin ve sosyal hayatın merkezi olan çarşılar, İslami değerler ve ögeler ile çevrili olan, Hak Teala'nın adı ile anılan yerlerdi.

📌 Aynı dönemde Avrupa'da ticaret ise kilisenin aksine gelişen bir uğraştı. Kilise öğretilerine göre ticaret, insanı Tanrı'dan uzaklaştırıyordu. Bu da ticaretin kilisenin elinde olmasını sağlıyordu.

📌 Böylece kiliseden gizli gerçekleştirilen ticari faaliyetler Avrupa'da kurallara dayanmayan, kaotik ve ahlaksız bir ticaret anlayışının oluşmasına sebep olmuştu.

📌 Orta Çağ'da kilise dışında ticaret yapmak mümkün değildi. Kıtanın ilk tüccarları, Müslüman gemilerinin yağmalanması ve ele geçirilen malların satılması ile ortaya çıkmıştı.

BATI'NIN KARANLIK YÜZÜ

📌 İnsanlığın geri çekildiği, hakikatin gizlendiği, sadece madde üzerine inşa edilen bu ticaret, zamanla Rönesans ve Reform hareketlerini tetikledi.

📌 Dünyevi kazancı merkeze alan bu gerçeklik 20. yüzyıl ile beraber her öznenin nesneleştiği, kazancın ana düşünce olduğu, paranın kalplere hükmettiği bir kara düzene dönüştü.

📌 Bizler için rahmet vesilesi olan Resul-i Ekrem'in (SAV) önderliğinde gelişen İslam medeniyeti ise ticari hususlarda dünyevi esasları merkeze almadı. Her türlü aşırılıktan uzak bir ticaret anlayışı benimsendi.

📌 Teşvik edilen ticaret, meşru ölçüler içerisinde, helal-haram dengesi gözetilerek yapıldığında bir ibadet olarak algılandı ve kazanılan maldan vermek büyük bir fazilet olarak anlatıldı.

MEDENİYETİN DAYANDIĞI TEMEL UNSUR: AHLAK

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN