Osmanlı’da esnaf dükkanlarını süsleyen sözler
Osmanlılardan bu yana el sanatları ile uğraşanlarla, geçimlerini mal ve hizmet üretimi, alım ve satımla sağlayanlar esnaf olarak adlandırıldı. Toplumun önemli bir zümresi olan esnaf, Osmanlı'da dürüstlüğe ve alın terine verilen önemin bir simgesi gibiydi. 13'üncü yüzyılda Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatı ahilik, yüzyıllarca imparatorluk topraklarında varlığını sürdürdü. Bunun bir yansıması ise esnafların dükkanlarını süsleyen ve ahilik geleneğinden izler taşıyan sözlerdi... İşte sosyal hayata ışık tutacak Osmanlı'da esnaf dükkanlarını süsleyen sözler...
Giriş Tarihi: 20.10.2020
09:11
Güncelleme Tarihi: 27.07.2021
17:47
📌Üreticilerin meşgul olduğu işe göre sınıflandırılmasından doğan esnaflık insanlık tarihi kadar eskidir.
📌Osmanlı toplumundaki esnaflığın kökenleri daha önceki Türk-İslâm devletlerine kadar uzanıyordu. Her esnaf kolunun kendine mahsus gelenekleri ve her mesleğin bir pîri vardı.
Osmanlı ekonomisinin can damarı esnaflar
📌Bir mesleğin icrası için bir ustanın yanında senelerce hizmet ederek sanatın "esrarını" öğrenmiş olmanın yanında çıraklık müddeti bitmesi gerekirdi.
📌Çıraklık süresi bittikten sonra da işe ehliyetini ispat eden bir eser hazırlamış bulunmak gerekirdi. Bundan sonra da esnaf olacak kişin cemiyetin tekkesinde yapılan dinî bir merasim ile beline peştemal kuşandırılırdı.
Peştemal kuşanma: Osmanlı'da mesleğe alınan çırak, ustasından o işin tüm inceliklerini öğrenir ve işin ehilleri tarafından bir imtihana tâbi tutularak başarılı olması halinde beline peştamal bağlanırdı.
📌Osmanlılar'da esnaf denilen sanat ehli, devlete ait iş ve işyerlerinde çalışanlarla serbest çalışanlar şeklinde iki ana kısma ayrılırdı. Devlete ait iş yerlerinde maaş karşılığı çalışanlara "ehl-i hiref-i hâssa" denirdi.
📌Devletin bunlar üzerinde doğrudan, esnaf teşekküllerine ve loncalara bağlı özel teşebbüsler üzerinde ise dolaylı olarak bir kontrol sistemi vardı. İşini hakkıyla yapan esnaf, dükkanlarına ahi teşkilatından kalan izleri yansıtacak sözler asarlardı.
Bazı dükkânlarda:
Dükkân kapusu Hak kapusu, Hakkına yalvar, Çeşmim (gözyaşım) gibidir çeşmeleri akmasa da damlar.
Esnafın rehberi Ahilik ve değerleri
📌Esnaf cemiyetlerinin sosyal birtakım görevleri de bulunurdu. Bunlar; ihtiyaç sahiplerine yardım ve sermaye tedarik etmek, arkadaşlarının cenaze merasimlerini tertip etmek, dul ve yetimlerini korumak, müştereken vermeye mecbur oldukları vergileri toplamak hususunda yardımlaşmaktı.
Bir dükkânda:
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah
📌Meslek zümrelerinden her birinin zaviyeleri bulunurdu. Bu zaviyeler, dinî merasim ve ziyafetler, esnaf cemiyetleri mensupları arasında buyruk tutmak ve esnaf arasındaki mertebeler silsilesine riayetkar kalmak ruhunu ve tesanüt duygularını kuvvetlendirmekte idi.
Zaviye: Zaviyeler, tekkeler gibi tarikat etkinliklerinin yürütüldüğü, daha çok kırsal alanlarda kurulan ve farklı işlevleri olan yapılardır. Zaviyeler de özelliklerine göre tarikat zaviyeleri, Ahi zaviyeleri ve zaviyeli camiler olarak üçe ayrılıyordu.
Bir dükkânda:
İlim ve sanattan haberdar olmayanlar aç olur, Müflis ve bîvâye kalur, herkese muhtaç olur.