Osmanlı'da Kurban Bayramı
İslam dinine özgü olan Kurban Bayramı, Osmanlı kültür hayatında önemli bir yer tutardı. Saray'da ve halk arasında özel törenler tertiplenirdi. Sarayda Padişah ile yapılan bayramlaşmaya Muayede Alayı ya da Resm-i Muayede adı verilirdi. Peki; Osmanlı zamanında Kurban Bayramı nasıl ifa edilirdi?
Giriş Tarihi: 08.08.2019
16:58
Güncelleme Tarihi: 10.08.2019
13:32
Osmanlı'da kurban bayramı
Dinimizce caiz olmadığından kurban eti hemen yenilmezdi. Kurban eti kendi aile efradına, fakirlere ve eş ve dosta dağıtmak üzere de üçe bölünürdü. Kurban bayramında bolca tüketilen et, sindirim sistemini bozduğundan imkânı olan her hâne, vücudu dengelediği için "Turunç Reçeli" bulundururdu. Zengin kimselerin hanımına, çocuklarına, yakın akrabalarına, vefat etmiş yakınları adına ve gücü yetmeyip kurban kesemeyen komşularına kurbanlık hediye etme geleneği vardı.
Memurlara ikramiye dağıtılırdı
Osmanlı'da bayramdan önce çeşitli hediyeler dağıtılırdı. Subay ve memurlara bayram hediyesi olarak birer maaş ikramiye; zaptiyelere yeni fes ve püskül veya bunların temini için mukabili olan para verilirdi. İstanbul'un büyük camilerinde de cemaate iftariye adı verilen hediyeler, şeker, helva ve lokumlar dağıtılırdı. Cezalarının üçte ikisini çeken mahkûmların bir kısmı bayram vesilesiyle affedilirdi.
Osmanlı'da kurban bayramı
Osmanlı sarayında cülus tebrikinden sonra en önemli tören Ramazan ve Kurban Bayramlarında yapılan tebriklerdi. Zira Bayram merasimleri, mahiyetine istinaden yapılmakla birlikte, Osmanlı hanedanının ihtişamını ortaya koyması açısından da çok önemliydi. Çünkü İslam dünyasında iktidar sadece askeri güçle değil, saray ihtişamıyla ve zengin kamu törenleriyle de ölçülürdü. Fatih Kanunnamesi ile söz konusu merasimin usul ve esasları belirlendi.
Padişahlar için özel koç yetiştirilirdi
Devrin padişahı için "Saya Ocağı" adı verilen yerde koçlar yetiştirilirdi. Padişaha sunulacak kurbanların beslenmesi, yetiştirilmesi ve kesimleriyle saya neferleri ilgilenirdi. Padişah, Hırka-i Saadet Dairesi'nin kapısında hazır bekleyen yaklaşık 40 kurbanlığın bulunduğu yere gider ve kendisi için hususi olarak hazırlanan kurbanlardan birini seçerek büyük bir merasimle ilk kurbanı kendisi keserdi. Kesilen kurbanların birçoğu ilim talebelerinin istifade etmesi için medreselere dağıtılırdı. Kalan diğer kısımları da dul ve kimsesiz kadınlara, bekçilere, tulumbacılara ve diğer ihtiyaç sahibi kimselere dağıtılırdı.
Osmanlı'da kurban bayramı
Padişah tarafından bayramdan önce tembihnâmeler yayınlanırdı. Bu tembihnâmelerle birlikte konaklarda, evlerde ve saraylarda büyük bir temizlik başlardı. Tembihnâmeler toplumun ahlakını bozacak davranışlardan kaçınılması, vazifelilerin alması gereken tedbirler, sokakların temizlenmesi gibi maddeler ihtiva ederdi. Kısaca insanlar ikaz edilir, maddi ve mânevî temizliğe yönlendirilirdi. Bayram gecesinde mahalle bekçileri sabaha karşı davullarını bir ahenk içerisinde tokmaklarken mâni söylerlerdi.
"Bu sabahın yazına,
Kalkın Hakk'ın niyazına,
Abdest alın ey komşular!
Bayram, sabah namazına."