Süleymaniye’nin sırları
Kanuni Sultan Süleyman'ın hükümdarlığında "Muhteşem Yüzyıl" olarak bilinen bir devre haşmetli eserlerle mührünü bastı Mimar Sinan. "Kalfalık eserim" dediği Süleymaniye Camii'nde öyle mimari incelikler kullandı ki, bugünün teknolojisi bile onun tekniğine erişemedi. Bundan tam 463 yıl önce ibadete açılması vesilesiyle, Süleymaniye Camii'nin bilmediğiniz sırlarını sizlerle buluşturuyoruz.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Rivayete göre, Kanuni Sultan Süleyman bir gece rüyasında Resul-i Ekrem Efendimizi gördü. İkisi, Haliç'i ve Boğaz'ı gören bir tepedeydi. Peygamber Efendimiz, Sultan'a oraya bir cami yaptırmasından bahsediyordu ve mihrabı ile minberinin yerini tarif ediyordu.
Ertesi gün, Kanuni hemen Mimar Sinan'ı çağırdı. Onu rüyasındaki tepeye götürdü ve tam rüyasını anlatırken Sinan "Sultanım, mihrabı burada, minberi burada olsun…" deyince Kanuni şaşırdı.
Sinan sakince, "Dün geceki kutlu ziyaretinizde ben de iki adım arkanızdaydım" diyecekti.
Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'nde verilen vaazın duyulması için, akustik sistemi üzerinde detaylı bir şekilde çalıştı. Sesin bir noktadan çıkarak caminin tüm köşelerine eşit şekilde dağılması için yoğun çaba gösterdi.
Usta mimar, bu gayeyle Anadolu'da kullanılan turşu küplerinden 65 tanesini, ağızları aşağıya bakar vaziyette içi boş olarak ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirdi. Küplerin aralarını da yumurtanın akıyla sıvadı.
Bir rivayete göre ise, Mimar Sinan akustiği test etmek için camide nargile içmişti.
Sinan'ın camide nargile içtiği, Kanuni Sultan Süleyman'a şikâyet edilince, Sultan bir hışımla gelip bakmış ve Mimar Sinan'a bunun sebebini sormuştu.
Mimar Sinan, "Sultanım, bakınız bunun içerisinde tömbeki yoktur, sadece su vardır. Bu, çektiğim zaman fokurdayan suyun sesinin kubbeye nasıl ulaştığı ve caminin her noktasına eşit vaziyette nasıl dağıldığını temin için yaptığım bir çalışmadır" diyerek Kanuni'yi yanıtlamıştı.
Mimar Sinan, caminin temeli kazıldıktan sonra birkaç sene temele kazık çaktı ve bekledi.
Bu bekleyiş, o dönem usta mimarın işi ağırdan aldığı dedikodularına sebep olmuştu. Hâlbuki o, zeminin sıkılaşmasını ve oturmasını istiyordu. Yapı bu sayede asırlara meydan okudu.
Süleymaniye Camii'nin bir diğer mimari özelliği de, Mimar Sinan'ın buraya is odası yapmasıydı. İnşa edildiği dönemde elektrik olmadığı için, cami 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın iki yanına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatılıyordu.
Mimar Sinan yanan mumlardan çıkan isin, camiye zarar vermemesi amacıyla orta kapının üstünde bir oda tasarladı. Kandillerden çıkan is, meydana gelen akımla mihrabın aksi yönüne hareket ederek kapının üstünde dışarıya açılan dört adet küçük pencereden is odasına çekildi.