Sultan II. Abdülhamid’in çağlar aşan projeleri
Osmanlı İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı ve 113'üncü İslam halifesi Sultan II. Abdülhamid, 33 yıllık hükümdarlığı boyunca Osmanlı topraklarına birçok hizmette bulunmuş, devlet ve hilafet mührünü abdestsiz basmayacak kadar dindar bir yaşam sürmüştü. Abdülhamid'in teknolojik gelişmelere olan ilgisi, saltanatı süresince bir kısmı hayata geçen, bir kısmı da çeşitli sebeplerden dolayı gerçekleşemeyen birçok projenin şekillendirilmesine vesile oldu. Gerçekleşmesi imkansız gözüyle bakılan projelere imza atan Sultan Abdülhamid'in, Konya Ovası Sulama Projesi, Tüp Geçit projesi gibi yüzyıl sonra gerçekleşen projelere imza attığını biliyor muydunuz? İşte Sultan II. Abdülhamid'in yenilikçi projeleri…
Giriş Tarihi: 11.03.2019
10:27
Güncelleme Tarihi: 11.03.2019
15:19
GEMİ TAŞIMACILIĞINA MAHSUS DEMİRYOLU PROJESİ
Mösyö Aides'in Gemi Taşımacılığına Mahsus Demiryolu Projesi Osmanlı arşivlerinden bu projenin sadece "zeyil'i"; yani eki bulunabildi. Projenin ekinden anlaşılacağı kadarıyla yedi izahlı bir çizim daha bulunduğu düşünülür. Bu projenin amacı; kurulacak bir düzenekle ''her nevi gemiyi'' ray üzerine oturtarak ikinci bir limana taşımaktı. Fakat ne yazıkki bu proje gerçekleşedi.
YILDIZ BAHÇESİ VE DEMİRYOLU PROJESİ
Sultan II. Abdülhamid'in Yıldız Saray'ına yerleşmesiyle buradaki yapılaşmaya paralel olarak arazinin genişliği de büyümüştü. Bu süreçte Yıldız'a Küçük Mabeyn, Cariyeler Köşkü, Şale Köşkü, Yıldız Camii, harem yapıları, tiyatro, marangozhane, eczane, tamirhane, kilithane, çini atölyesi, kütüphane, silahhane, şehzade köşkleri, kasırları, yönetim yapıları, koruma yapıları ve servis yapıları eklenmiştir. Yıldız'ın nüfusu askerlerle birlikte 32.000 kişiyi bulmuştur. Yıldız Sarayı'nda bulunan yapılar arası ulaşımın sağlanması, aynı zamanda ortak bir temaşa alanının oluşturulması için bir plan hazırlanmıştır. Plana göre bahçe, boğaza doğru genişletilecek ve Büyük Mabeyn, Çadır, Malta ve Şale Köşkleri yaklaşık iki kilometre olan bir demiryolu ile birbirine bağlanacaktır. Bu demiryolu aynı zamanda Ertuğrul ve Orhaniye Kışlalarını da birleştirecektir. Fakat bu demiryolu projesi gerçekleşememişti
Sultan Abdülhamid Han, İstanbul Boğazı'nın, Sarayburnu-Üsküdar ve Rumeli Hisarı-Kandilli arasında olmak üzere iki köprü ile bağlanması projesi yaptırmıştı. Bu projelerden Rumeli Hisarı-Kandilli arasında yapılması planlanan köprü ise, ilgili vesîkasında "Cisr-i Hamîdî" (Hamîdiye Köprüsü) olarak isimlendirilmiş sabit bir köprüydü.
Boğaziçi'nde yapılacak olan bu köprü aynı zamanda Bağdat demiryolu hattına da bağlanacaktı. Cisr-i Hamîdi projesi büyük bir bina üzerine, minarelerle ve Kuzey Afrika mimârî tarzında kubbelerle süslü, som kârgîr destekler arasına kurulu, çelik halatlarla havada asılı demirden bir bina manzarasında olacaktı. Fakat bu ihtişamlı proje dönemin şartlarında dolayı gerçekleşemedi.
1892 yılında Abdülhamid Han'ın çizimlerini yaptırdığı tüp geçit projesi 2016 yılında gerçekleştirilebildi.
CİSRİ HAMİDİ VE ÇEVRE YOLU PROJESİ
1900 yıllardaki bu projenin başlıca amacı, Asya ile Avrupa arasında demiryolu bağlantısı sağlamaktı. Ancak projede yaya ve araç trafiğinin de düzenlenmesi öngörülmüştü. Rumeli ve Kandilli arasında yapılması öngörülen Hamidiye Köprüsü'nden geçecek demiryolu, Bakırköy ve Bostancı İstasyonlarını birleşecekti. İstanbul'un sonraki yıllarda bu yöne doğru gelişimi düşünülmüş, hat bu sebeple geniş tutulmuştur. Projeyle birlikte sunulan betimlemeye göre, köprünün mimarisi "Selçuklu" üslubu ve diğer İslamî üsluplardan oluşmaktaydı. Kubbeler, İslam halifelerinin saraylarını hatırlatmakta ve Müslümanların halifesi olan Osmanlı sultanının iktidarını yüceltmekteydi. Fakat bu proje dönemin şartlarında dolayı gerçekleşemedi.
Eskiden irtibatta olan Ölü Deniz ile Akabe Körfezi takriben 90 kilometrelik bir arazi kazılırsa 25-30 kilometre genişliğindeki bu yer su altında kalacak, bu suretle Şeria-el Kebire (Ürdün) ve El Ghör Vadilerinde büyük bir göl meydana gelecek, kıyılarında tıpkı eskiden olduğu gibi hayat ve ticaret gelişecekti. Bu proje ile trafiğin bir kısmı Arap-Suriye yoluna aktarılacak, Türkiye ve büyük devletler arasında Türkiye'nin dostu olanlar Süveyş Kanalı'na muhtaç olmayacaktı. Fakat bu proje dönemin şartlarında dolayı gerçekleşemedi.