Yavuz Sultan Selim: Geçilemez sanılan çölü aşan hükümdar
Yavuz Sultan Selim Doğu'ya yaptığı fetihlerle ve kişiliğiyle Osmanlı Devleti'nin en önemli padişahlarından biriydi. Çok iyi at biner ve iyi kılıç kullanırdı. Ok atmada ve yay çekmede ise adeta ustaydı. Şehzadelik yıllarında çok iyi eğitimlerden geçen Yavuz, "geçilemez" sanılan Sina Çölü'nü o günün şartlarıyla 13 günde aştı! Peki, Yavuz Sultan Selim, atların bile kanının kaynadığı, zor yürüdüğü çölde niye atından indi ve yürümeye başladı? "Önümüzde Peygamber Efendimiz yürüyor" dediği olay neydi?
Giriş Tarihi: 22.09.2019
09:44
Güncelleme Tarihi: 22.09.2020
13:05
YAVUZ SULTAN SELİM KİMDİR?
Osmanlı Devleti'nin 9'uncu padişahı ve 88'inci İslam halifesi Yavuz Sultan Selim, 10 Ekim 1470'de doğdu. Babası Sultan İkinci Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur.
Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, geniş omuzlu, kalın kemikli, omuzlarının arası geniş, yuvarlak başlı, kırmızı yüzlü, uzun bıyıklı ve yiğit bir padişahtı. Sert tabiatlı ve cesurdu. İyi bir eğitim gördü.
Babası Sultan İkinci Bayezid, padişah olduktan sonra, askeri sevk ve devlet idareciliğini öğrenmesi için, Şehzade Selim'i Trabzon Sancağına vali olarak tayin etti.
GÜRCÜLERİN AKINLARINA KARŞI GELDİ
Şehzade Selim, Trabzon'da devlet işlerinin yanında, din ve fennî ilimle uğraşır, büyük âlim Mevlâna Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip ederdi. Trabzon'u çok güzel idare eden Şehzade Selim bu arada komşu devletlerle de ilgilendi.
Devlet hayatının bu ilk safhasında bile Müslümanlara hayranlık ve rahatlık; düşmanlara ise, müheykel endamı ve müthiş iradesi ile korku ve dehşet vermişti.
Valiliği sırasında Trabzon halkını rahat bırakmayan Gürcüler üzerine üç sefer yaptı. En önemlisi olan Kütayis Seferinde Kars, Erzurum ve Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına kattı (1508). Buralarda yaşayan Gürcülerin hepsi Müslüman oldular. 1512 yılında tahta çıktı.
ATA BİNMEDE, OK ATMADA VE KILIÇ KULLANMADA MAHİRDİ
Çok güzel ata biner, devrin en meşhur silahşörlerini alt edecek kadar iyi kılıç kullanırdı. Güreşmekte, ok atmada ve yay çekmede ustaydı. Savaştan hoşlanmakla beraber çok ince bir ruha da sahipti.
Mütevazı bir kişiliği olan Yavuz Sultan Selim, her öğün yemekte tek çeşit yemek yerdi ve ağaçtan tabaklar kullanırdı.
Yavuz Sultan Selim, 22 Eylül 1520'de, "Aslan Pençesi" denilen bir çıban yüzünden henüz elli yaşında iken vefat etti.
SEKİZ YILA SEKSEN YIL SIĞDIRDI
Hayatının son dakikalarında Yasin-i Şerif okuyordu . Kanûnî Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasının cenaze namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirdi.
Tarihçiler, Yavuz Sultan Selim'i, sekiz yıla seksen yıllık iş sığdırmış büyük bir padişah olarak değerlendirdiler. Kanuni Sultan Süleyman, Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa Sultan ve Şah Sultan, Yavuz Sultan Selim'in çocuklarıdır.
ŞAH İSMAİL'İN AMACINI FARK ETMİŞTİ
Trabzon'un İran'a yakınlığı sebebiyle Şah İsmail'in ümmet hakkındaki menfur emellerini çok iyi biliyordu. Ona karşı köklü ve müessir tedbirler almanın mecburiyetini daha şehzadeliğinde kavramıştı.
Fakat Şah İsmail'le mücadelenin -kendisi için - şehzadelik sıfat ve salahiyetleri ile mümkün olmayacağını düşünerek bir an önce Osmanlı tahtına geçmek ihtiyacını hissetmişti. Bu sebeple kardeşleri Şehzade Ahmed ve Şehzade Korkut'u bertaraf ederek 1512'de Osmanlı Sultanı oldu.
Yavuz, malum ve meşhur celadetine rağmen, aynı zamanda çok hassas ve ince ruhlu bir insandı. Devletin bekası için bertaraf etmeye mecbur kaldığı kardeşi Korkut'un tabutunun altına girmiş ve "Ey kardeşim! Ne sen böyle yapsa idin, ne de ben böyle yapmak mecburiyetinde kalsaydım!" diyerek ağlamıştı.