Anadolu'nun ekmek haritası
Kültürlerin ve toplumların gelişimiyle günümüzdeki son halini alan ekmeğin serüveni, 2,5 milyon yıl öncesine kadar gidiyor. İnsanoğlunun bilinen en eski, en temel ve önemli gıda maddelerinden buğday, zahmetli bir yolculuğun ardından tarladan sofraya ekmek olarak geliyor. Çeşitli kültürlerle harmanlaşarak tarihte lezzetli bir serüven elde eden ekmeğin mayalı, mayasız, cevizli, üzümlü, sakızlı, otlu, zeytinli, peynirli her çeşitte örneğini görmek ve deneyimlemek mümkün. Sizler için Anadolu'nun yöresel ekmeklerini listeledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
İstanbul ekmeği denilince akıllara beyaz ekmek geliyor. Aslında işin sırrı tarihin tozlu sayfalarında. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Galata'nın has francala ekmeği ile Tophane'deki İsa Çelebi adında bir ekmekçinin çıkardığı 'has beyaz pamuk misali sünger gibi göz göz pişmiş gayet lezzetli somunlarını' övüyor. Öyle ki "Bu İsa Çelebi'nin ünü bütün dünyaya yayılmış. Acem şahları Tophane somunundan götürülmüş, İstanbul'dan İsfahan'a üç ayda varabildiği halde bozulmamış" diyor. 17'nci yüzyıl başlarında İstanbul'a gelen Robert Withers, saray ekmeklerini üç kalitede ele alır. Birincisi (has undan yapılan), çok beyaz ve lezzetlidir ve padişah, sultanlar, paşalar ve diğer üst düzey görevlilere verilir. İkincisi (meyane undan yapılan) orta sınıfların tüketimine sunulur; siyah ve sert olan üçüncüsü ise acemi oğlanları ile diğer aşağı mertebedekilerin sofralarında yer alır.
Yufka ekmeğidir. Kışın altı ay dayandığı için sonbaharda kadınlar tarafından imece usulü yapılır. Anadolu'da yaygın olarak pişirilir. Türkmen dilinde yufka her şeyin incesi demektir. Yufka bazı yörelerde şebit-sepit-Şipit (Tekirdağ-Malkara), "İşkefe" (Tokat-Artova), "Gardalaç" (Tokat- Eskişehir-Ankara) buğday veya (Bolu-Kastamonu-Sivas) mısır unu ile yapılır.