Bazı Meseleler - Huzurlu bir hayat için neler yapmalıyız?
Yaşadığımız hayat, içinde bulunduğumuz süreç, karşılaştığımız zorluklar özümüzü tanımamız yolunda bize birer mesajdır aslında. Bu durumların üstesinden ya sağlıklı bir şekilde geleceğiz ya da her şeyi kendi elimizle mahvedeceğiz. Kendi elimizle diyoruz çünkü olumsuzlukların hayatımıza ne şekilde etki edeceği, bizim onlara bakış açımızda gizlidir. Yaşadıklarımızın bir imtihan olduğunu bilip kalbimizi, yönümüzü Allah'a çevirebilirsek bizden huzurlusu olmayacaktır. Bu tabi ki yazmak ya da konuşmak kadar kolay değildir elbet. Biraz çaba, gayret ve idrak bizi muvaffak kılacaktır. İdraka giden yolda biraz da olsa yardımcı olabilmesi açısında Bazı Meseleler'in ilk canlı yayınına Fikriyat yazarı Fatma Bayram'ı konuk ettik. Samimi sohbeti eşliğinde "huzur" kavramını konuştuk.
🗨Kendimizi tanımakla özümüzü tanımak aynı şey değil. Kendimizi tanımak deseydik, şu andaki halimizi bilmek, karakterimizi, alışkanlıklarımızı, zihniyetimizi tanımak diyebilirdik ama özümüzü tanımak, çok daha derin bakmayı gerektiriyor. Çünkü her insan özeldir. Her insan tek nüshadır. Bir daha tekrar etmeyecek, bugüne kadar gelmedi ve bundan sonra da gelmeyecek.
🗨Bir genel olarak insan denen canlının özellikleri var, bir de bu tür içinde bir birey olarak hususen benim özelliklerim var. Bu ikisini ayrı ayrı düşünmeliyiz. Kur'an-ı Kerim insanın genel yapısını çok detaylı şekilde anlatır. Hadisler çok detaylı bir şekilde anlatır: İnsan acelecidir, sabırsızdır, nankördür ama Allah ona çok ikram etmiştir. "Biz âdemoğlunu çok şerefli bir konuma getirdik" diyor. Ama buna rağmen o Rabbini inkâr eder, acelecidir, bu dünyada hemen ulaşmak ister hedeflerine. Öbür dünyayı düşünemez. Bunlar insanoğlunun genel karakteristik özellikleri…
🗨Bu genel özelliklerimizi dikkate aldığımızda âcizane kanaatime göre yapmamız gereken şey; her davranışımızı zihnimizde, kalbimizde Allah ile bağlamamızdır. Biz besmeleyi de bunun için söylüyoruz. Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla… Bu cümlenin yüklemi yok.
🗨Allah'ın adıyla ne yapıyorsun? Yiyorum, içiyorum, para kazanıyorum, eve giriyorum, evden çıkıyorum yani o anda yaptığımız her şeyi biz Allah'a bağlıyoruz bu sözle. Bunu gerçekten iç dünyamızda da bağlayabiliyor muyuz?
🗨 İnsanların konuşmalarına kulak verin. Gerçekten aşkın boyutla hiçbir bağı olmayan bir hayat yaşıyoruz günümüzde. Manevi, fizikötesi ile hiçbir bağ kurmadan...
🗨 İnsanoğlunun içinde bir de ben varım; biz dünyaya gelirken bir öz ile geldik. Bu sadece bize has. Bunu nasıl tanıyacağız?
🗨 Eğer biz bir prospektüsle doğsaydık, bu çok kolay olurdu. Ama öyle bir prospektüsle doğmadık. Niçin yaratıldığımızı bulmanın huzurla da çok ilgisi var. Çünkü eğer yaratıldığımız şeye uygun bir hayat sürmüyorsak; hep bir uyumsuzluk, gerginlik, arayış, anlamsız kaygılar, her şeye ulaşmış olmasına rağmen yine bir eksiklik duygusu oluşuyor insanın içerisinde.
🗨 İlaveten bizim bireysel bir yaratılış sebebimiz var. Onu nasıl bulacağız? Onu bulmadan huzurlu olabilir miyiz? Olamıyoruz. Çok hassas ruhlu, şair ruhlu bir insanı alıyoruz bankacı yapıyoruz, popüler olduğu için. Çocuk kitapları yazacak birini alıyoruz mühendis yapıyoruz. Ne oluyor hayatı boyunca tatmin olamıyor. Ne yapacağız peki?
🗨 Biz mesleğimizi seçerken, hayattaki meşgalelerimizin ne olacağına 20'li yaşlarda karar vermiş oluyoruz. 30'a geldiğimizde bunun bize uygun olmadığını, özümüzle bunun çatıştığını ve bu işin bize huzur vermediğini gördüğümüzde ne yapacağız? Herkesten aynı cesareti bekleyemeyiz ama en azından ben yapılabilir bir şey söyleyeyim. Günde bir iki saat de olsa vakit ayırabileceğiniz ve sizin gerçekten kendinizi orada tam bir akış halinde hissettiğiniz, tam bir huzura kavuştuğunuz bir meşgalenizin olması lazım. Bu ruh sağlığımız açısından da huzurumuz açısından da çok çok önemli.
🗨 Huzur biraz yorulmakla çabayla da ilgili… Yorulmadan, emek sarf etmeden bir idealiniz olmadan (yalnız bu ideal olabildiğince gerçekçi olmalı, aksi durumda o da başka bir gerginliğe sebep oluyor) huzura kavuşmaktan söz edilemez.
🗨Doğrusunu isterseniz vermeyeceğini düşünüyorum. Bir sürü eksik, yarım, yanlış var. Peki, ne yapacağız? Aptalca bir gönül rahatlığı için hiç mi muhasebe etmeyelim kendimizi. Devekuşu gibi kafamızı gömelim, her şey yolunda mı diyelim!
İç dünyamızdaki kaygısız halin her zaman da hedef olduğunu düşünmüyorum. Orada hassas bir denge var. İnsan içine çıkamayacak kadar, iki lafı üst üste getiremeyecek kadar, kendisine olan bütün saygısını kaybedecek kadar bir iç huzursuzluğu da kötü.
Ama her şey yolunda demenin de insanı geliştiren bir tarafı yoktur. Hafif bir rahatsızlık iyidir. Mesela yatağının çok yumuşak olduğunu istemiyor, Efendimiz (sav).
🗨 Âcizane ben sürekli muhasebe etmeyi de doğru bulmuyorum. Bir insanın geçmişte işlediği bir hataya, günahına takılı kalıp o günahın huzursuzluğunu geleceğine de taşımasının dinimizce çok murad edilen bir şey olduğunu düşünmüyorum. Tevbe ederiz, eğer bir kul hakkıysa helalleşmeye gayret ederiz ve yolumuza devam ederiz. Bugün ne yapabiliriz, ona odaklanmak gerektiğini düşünüyorum.
🗨 Hz. Ömer'i düşünün, Müslüman olduktan sonra "vay ben o işi nasıl yaptım, şunu nasıl yaptım, bunu nasıl yaptım" diye takılıp kalsa Ömer olabilir mi? Onun için tevbe çok şahane bir tedavidir. Siz samimi şekilde tevbe etmişseniz kabul edileceğini de bilirsiniz. Allah'ın hiçbir samimi tevbeyi geri çevirmeyeceğini, hangi günahı işlemiş olursak olalım her zaman baştan başlama, temiz bir sayfa açma şansımız olduğunu, dinimizin bize bunu öğrettiğini, Cenab-ı Hakk'ın bu konuda söz verdiğini bilmek ve o söze itimat etmek dolayısıyla önümüze bakmak durumdayız. Ama muhasebe tabi ıslah, tekâmül ve gelişmek için düştüğümüz yerden kalkmak için şart. Fakat büyük bir huzursuzluğa yol açmamalı.
🗨 Sizin elinizde olmayan, ilahi takdirle sizin için takdir edilmiş olan bütün özelliklerinizle barışık olmaktır. Buna rıza hali deniyor. Buna ulaşamadığınızda huzur zaten mümkün değil.
🗨Rıza hali çok imkânsız değil. Bunu başarmak hepimiz için mümkün. Fecir suresinin sonunda nefsi mutmaineden bahsederken geçen bir ifade var, bunu söylediğimizde insanlar biraz şaşırabiliyor. "O Allah'tan razı Allah da ondan razı." Bakın sıralamaya dikkat edin, önce kul Allah'tan razı olacak.
🗨İbn Kayyim el-Cevziyye "Allahtan razı olmanın iki sahada olması gerektiğini söyler. Yani kul iki sahada Allahtan razı olmadıkça rıza mertebesine ermiş olmaz." Birinci, Allah'ın onun için takdir ettiklerine razı olmak;cinsiyetimiz, milliyetimiz,yaşamamız için seçilen zaman, ailemiz bunlarla barışık olmamız gerekiyor. mesela pandemi… Bizim dışımızda gelişen kürevi bir olay. Kimileri bir dünya savaşına rastladı kimileri bütün dünyayı sarsan ekonomik krize rastladı biz de pandemiye rastladık. Dolayısıyla bununla da barışık olmak yani.
🗨İkincisi de Allah'ın indirdiği vahiylerden razı olmak. Yani kitaptan razı olmak, kitabın içindeki ahkâmdan, hükümlerden razı olmak. Bu iki alanda razı olmadıkça kul Rabbinden razı olmuş olmaz. Kul bu iki alanda rabbinden razı olduğunda huzura erer. Bu mertebedeki kul da günahlar işlemiş olabilir, hataları olabilir, olacaktır da zaten. Âdemin hatasının anlatılması boşuna değildir. İnsan olmanın doğasında bu var. Hata yapacağız, telafi etmeye çalışacağız, önümüze bakacağız ve Rabbimizden razı olacağız. En başta söylediğim suda balık gibi olmak böyle bir şey.