Cemre Çarşısı'yla alışveriş, kapılarını iyiliğe açıyor
Emine Erdoğan'ın himayesinde kurulan TOGEM-DER tarafından bu yıl 3'üncüsü düzenlenen Cemre Çarşısı, 18-20 Nisan'da İstanbul The Peninsula'da gerçekleştiriliyor. Birçok uzman ismin ve konuğun katıldığı "Aile, İyilik ve Sürdürülebilirlik" temalı etkinlikte moda sektörü, gastronomi, sanat ve spor dünyasından tekstile, ev aksesuarına kadar Türkiye'nin önemli markaları yer alıyor.
🔸Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde kurulan Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği'nin (TOGEM-DER) bu yıl üçüncüsünü düzenlendiği Cemre Çarşısı'nın dün açılışı gerçekleşti.
🔸"Sıfır Atık" bilinciyle hareket edilerek hem mutfakta hem de modada sürdürülebilirliğin önemi çeşitli atölye çalışmalarıyla vurgulandı.
🔸TOGEM-DER Başkanı Belma Sekmen, Fikriyat.com'a yaptığı açıklamada, derneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan tarafından yaklaşık 20 yıl önce kurulduğunu belirtterek şöyle devam etti:
"Stantları birtakım firmalara, yerli, yabancı üreticilere, kadın girişimcilere, deprem bölgesinden gelen misafirlerimize verdik. Buradan elde ettiğimiz geliri, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermek, burs vermek, hastalarımıza destekte bulunmak, özellikle deprem bölgesindeki faaliyetlerimizi devam ettirmek için kullanacağız."
🔸Derneğin en önemli faaliyetlerinden birinin Cemre Çarşısı olduğunu dile getiren Sekmen, Cemre Çarşısı'nı "Alışverişin iyilikle buluşacağı bir aktivite" olarak nitelendirdi. Aynı zamanda Cemre Çarşısı'nın bir farkındalık hareketi olduğunu dile getirerek, ""Sorumlu üretim ve bilinçli tüketim anlamında bir faaliyet olacak. Üretim yaparken firmaların ürünlerinin çevreye duyarlı olmasına özellikle dikkat ettik. Tüketiminde israfa kaçmayan bir tüketim olmasını önemsiyoruz. Bu seneki konseptimiz 'aile, iyilik ve sürdürülebilirlik' olacak." dedi.
➡ İstanbul'da yapılan etkinliğe katılan Emine Erdoğan, Turkuvaz Medya standını da ziyaret etti ve Turkuvaz Kitap'tan kitap satın aldı.
🔸'Aile, İyilik ve Sürdürülebilirlik temalı etkinlikte moda sektörü, gastronomi, sanat ve spor dünyasından tekstil ve ev aksesuarına kadar Türkiye'nin 70'i aşkın önemli markaları yer alıyor.
🔸18-19-20 Nisan tarihlerinde Peninsula İstanbul'da gerçekleşecek etkinlikte satılan ürünlerle ihtiyaç sahiplerine destek olunacak.
🔸Fikriyat.com ve Turkuvaz Kitap yazarlarından Fatma Bayram, "Aile, İyilik ve Sürdürülebilirlik" temasının seçiminin önemini anlattı:
"Bir defa, sürdürülebilirliğin en çok görüldüğü yer ailedir. Yani bir aileniz varsa, onu tüm boyutlarıyla — eğitimiyle, ekonomisiyle, içindeki sevgi ve muhabbet ilişkileriyle, çocuklarınızla — birlikte düşünmeniz gerekir. Düşünün ki çocuk sahibi olduğunuzda, hayat boyu emekliliği ya da istifası olmayan bir ilişkiye adım atmış oluyorsunuz. Bu yönüyle sürdürülebilirlik, en görünür hâliyle ailede tezahür ediyor. Bunun dışında, birer tüketici olarak sürdürülebilir ürünlere yönelmemiz ve kendi hayatımızı bu tema etrafında, en azından bir nebze olsun, şekillendirmemiz; bugünün kapitalist dünyası açısından çok anlamlı bir iyilik olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, aile içindeki alışkanlıklarımız bizim için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Tema gerçekten çok isabetli seçilmiş. Eğer bu konu akademik, felsefi ve sosyal çalışmalarla desteklenirse, sürdürülebilirliğin tüm boyutlarıyla toplumda yer edinmesi daha mümkün hâle gelecektir diye düşünüyorum."
🔸 Muhit Kitap yazarı Yeşilay Başkanı Psikolog Doç. Dr. Mehmet Dinç; "iyiliğin sürdürülebilirliği" hakkında da şu ifadelerde bulundu:
"Nefes alıp vermeye hayat boyu ihtiyacımız var. Dolayısıyla ruhumuzun nefes alıp vermesi için de iyiliğe hayat boyu ihtiyacımız var. Tek seferlik, ayda bir ya da haftada bir yapılan iyilik yetmez. Nasıl ki nefes alıp vermemiz devamlıysa, iyiliği de sürdürülebilir ve devamlı hale getirmemiz gerekir. Güzel olan her şey, ancak devam ettiği sürece ve sürdürülebilir olduğu müddetçe güzeldir. Aksi takdirde, tek seferlik bir güzellik sadece bir tesadüf olabilir; hatta bazen bir hata olarak bile görülebilir. Böyle bir güzellik, insanların hayatında kalıcı bir etki bırakmaz. İyilik anlamında, güzellik anlamında ne kadar sürdürülebilir hale getirirsek, o kadar anlamlı olur. Kötülüklere mani olmak konusunda da durum aynıdır. Tek seferlik müdahaleler yerine, bir sistem kurup düzenli olarak bu kötülüğe mani olmak için çaba gösterdiğimizde etkimiz artar. İyilikle ilgili de kötülüğe engel olup dünyayı güzelleştirmekle ilgili de yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri; küçük de olsa bu çabaları sürdürülebilir hale getirmektir."
🔸 Yazar Mehmet Dinç, iyilik denilince akıllara Gazze'nin geldiğini, yüzlerin güleceği günlerin yaklaştığını ve yaşanan bu insanlık utancı günlerin sona ereceğini dile getirdi:
"Gazze ile alakalı yüreğimiz paramparça. Çünkü insanlığın tanıklık ettiği tarihteki en büyük vahşet ve dehşetle karşı karşıyayız. Bu duruma karşı en büyük vazifemiz; Gazze'yi zihnimizden, kalbimizden çıkarmamak ve dilimizden eksik etmemektir. Kendimizi çaresiz ya da aciz hissetmeyeceğiz. Çünkü kötüler her halükârda kaybedecekler. Bugün ne kadar güçlü ve galip gibi görünseler de insanlık vicdanı bu zulmün ilelebet sürmesine müsaade etmeyecek. Buna %100 inanıyoruz, buna iman ediyoruz. Bu noktada bize düşen, Gazze'yi unutmamaktır. Gazze'deki kardeşlerimizi unutmamak, dualarımızdan eksik etmemek ve dünyada iyiliği artırmak, çoğaltmak; kötülerin gücünü azaltmak ve etkisiz hale getirmek için elimizden geleni yapmaktır. Unutmayalım: Hiçbir şey yapamıyor değiliz. Mutlaka bir şey yapabiliriz. Belki yaptığımız şey küçük, etkisiz gibi görünebilir ama dünyanın herhangi bir yerinde yapılan bir iyilik, mutlaka dünyanın her yerine tesir edecek bir güce sahiptir. Bu yüzden burada küçücük bir iyilik yapıyor olsak bile, bu Gazze için bir faydadır. Birbirimize gülümsemek, iltifat etmek, birbirimizi güçlendirmek bile bir iyiliktir ve küçümsenmemelidir. Özellikle Türkiye'de yapılan her iyiliğin çarpan etkisi çok büyüktür. Burada yaptığımız her iyilik, herkese ve Gazze'deki kardeşlerimize de yarayacaktır. İnşallah yakın zamanda Gazzeli kardeşlerimizin feraha kavuştuğu, yüzlerinin güldüğü ve bu insanlık utancı günlerin sona erdiği zamanları hep birlikte göreceğiz."
🔸 Ardından psikolog-yazar Mehmet Dinç, iyilik ittifakının kurulmasının ne kadar hayati bir önem taşıdığını vurguladı:
"İyilik ittifakı kurmak zorundayız. Herkesin elinden ne geliyorsa; ister bireysel ister kurumsal, iyilikle ilgili yapılabilecek ne varsa birlikte yapmak zorundayız. Ne kadar birleşirsek, o kadar güçlü olacağız. Güçlerimizi ve imkânlarımızı birleştirdikçe etkimiz de yaygınlığımız da artacaktır. Çok güzel bir söz var: 'Hızlı yürümek istiyorsan tek yürü; uzun ve zorlu bir yoldaysan beraber yürü.' İyilik yolunda birçok engel var zaten. Eskilerin dediği gibi: 'Hayır işin manisi çok olur.' Bu dönem de iyiliğin önünde çok mani var. Yolumuz uzun ve zorlu. Bu nedenle birlikte hareket etmek, imkan ve güçlerimizi birleştirerek ortak bir yolda yürümek zorundayız."