Doğal dinlenme biçimine müdahale
Canlıların büyük bir bölümünde görülen ve günlük işlevlerini sağlamak için gerekli gördükleri doğal dinlenme biçimini uyku diye tanımlarız. İnsanoğlu biyolojik olarak ihtiyaç duyduğu miktarda uyuyamayan, bunu isteği dışında sınırlamak zorunda kalan tek canlı türüdür. Uyku, eksikliğinde ciddi problemler doğuruyor. Son yıllarda, beyinde birikerek işlev bozukluklarına yol açan anormal protein plaklarının Alzheimer hastalığına sebep olduğu keşfedildi. Bu protein plaklarının temizliği de ancak sağlıklı bir uyku yoluyla mümkün olabiliyor.
Kötü uyku düzeninin immün sisteme olumsuz etkisi, çeşitli kanserlerin görülme riskini de iki kattan fazla arttırıyor. Uykusuzluk, koroner damarların tıkanmasını kolaylaştırarak kalp ve dolaşım hastalıklarına, beyin damarlarında da benzer bir etkiyle inme tarzında hastalıklara zemin hazırlıyor.
Yetersiz uyumanın bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğine dair de pek çok yayın var. Basit bir soğuk algınlığından daha ciddilerine birçok enfeksiyon, uyku sorunu olan kişilerde daha ağır seyrediyor, daha uzun sürüyor ve komplikasyonların görülme sıklığı artıyor. Çoğu zaman mevcut tedavi seçeneklerine karşı da bir direnç görülüyor.
Son yıllarda, beyinde birikerek işlev bozukluklarına yol açan anormal protein plaklarının Alzheimer hastalığına sebep olduğu ortaya kondu. Bu protein plaklarının temizliği de sağlıklı bir uyku yoluyla mümkün olabiliyor. Yani görünen o ki, uyku kalitesinde azalma ile Alzheimer hastalığı gelişim riski arasında da bir bağlantı var.
Kısa ve kalitesiz uyku alışkanlığı, kısa ve kalitesiz bir yaşam sürmemize de yol açıyor diyebiliriz. Uykusuzluğun birçok hastalığa sebep olmasına ve bunların seyrini kötüleştirmesine dair kanıtlar fazlasıyla var ama verdiği hasarlar bununla sınırlı değil. Tüm dünyada uyku bozukluğu olan sürücülerin neden olduğu trafik kazalarında, her yıl çok büyük miktarda can ve mal kaybı yaşanıyor. Yine benzer şekilde iş kazalarına bağlı sakatlık ve ölümlerde de uykusuzlukla ilgili dikkat kaybının önemli rol oynadığı tespit edilmiş.
Dünya Sağlık Örgütü, endüstrileşmiş ülkelerde bir uyku eksikliği epidemisi olduğundan söz ediyor. Bununla ilişkilendirilen fiziksel ve zihinsel hastalıklarda istatistiksel bir artış net biçimde dikkat çekiyor. Depresyonun uykusuzluğa yol açabildiği bir gerçek. Ancak bunun tam tersi, yani kronik uykusuzluğun depresif bulgulara sebep olması da sıklıkla görülüyor. Uyku sorunları ile diğer psikolojik problemlerde de böylesi kısır döngü benzeri bir bağlantı var. Öğrenilen bilgilerin kalıcı hafızaya yerleştirilmesi, büyük oranda uyku sırasında gerçekleşiyor. Uyku düzeni bozulduğunda kalıcı öğrenme becerisi azalıyor ve okul başarısı etkileniyor.