Robotlar ve yapay zeka hangi meslekleri elimizden alacak?
Hayal gücünün sınırlarını zorlayan robot ve yapay zeka teknolojisi, geçtiğimiz günlerde algımızı alt üst eden bir gelişmeyle karşımıza çıktı. Çin'in yapay zeka ile donatılan "ilk robot haber spikeri", Xinhua Haber kanalının İngilizce haberlerini kendisinin sunacağını açıkladı. Peki, günlük yaşamımızın içine bu denli sızan robotlar ve yapay zeka, çoğumuzun mesleğini elinden alacak seviyeye nasıl ulaştı? Yaklaşık 500 milyon insanın işsiz kalmasına sebep olacağı tahmin edilen bu teknolojiler, gelecekte hangi meslekleri elimizden alacak?
Geçtiğimiz yüzyılda hayatımızı kolaylaştıran ürünler olarak ortaya çıkmıştı, robot teknolojisi. Otomobil, telefon, uçak, televizyon, bilgisayarlar derken, kendimizi bir anda teknolojiyle bütünleşen bir hayatın içinde bulduk.
Robot teknolojisi ve onun ardından gelişen yapay zekâ, hikâyelerin, çizgi romanların ve beyaz perdenin başlıca konusu haline geldi.
Bu yapımlar, yeni dünyaya dair "yeni bir dünya tasavvurunu" zihinlerimizin derinliklerine kazıyorlar; robotlar, bir insanın yapmasının imkânsız olduğu işleri yapıyorlardı.
Başlangıçta hayal gücümüzü oldukça genişleten dikkat çekici konular olsa da, gerçek hayata döndüğümüzde hayal kırıklığı yaşıyorduk. Çünkü her ne olursa olsun, robotlar insan zekâsının bir ürünüydüler ve onun ötesine geçemiyorlardı.
Sonraki yıllarda, bilgisayar ve bilgisayar tabanlı teknolojinin gelişmesiyle dünya için yeni bir sayfa açıldı. Çipler ve dijital sensörlerin hızla gelişmesi ve boyutlarının küçülmesi, yeni teknolojilere de kapı araladı. Bu teknolojilerden en ütopik gibi görüneni ise, hiç kuşkusuz "yapay zekâ"ydı.
Bugün matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog olarak adından sıkça söz ettiğimiz Alan Mathison Turing, 1950'lerde Manchester Üniversitesi'nde bilgisayar laboratuvarında çalışmış ve ilk gerçek bilgisayarlardan olan "Manchester Mark 1"in yazılımını hazırlamıştı.
Turing, o dönemde bir yandan da yapay zekâ ve makine zekâsı üzerine çalışmalara başladı. Yapay zekâ, bilgisayar ya da bilgisayar kontrollü robotik sistemlerin, insanın düşünme yöntemlerini analiz ederek, insana özgü davranışlar sergileme kabiliyetini kapsayan bir teknolojiydi.
Alan Turing, çalışmalarının sonucunda bugün "Turing Testi" olarak da adlandırılan, bir makinenin "insan seviyesinde ve zeki" olduğunu gösteren testi ortaya koydu. Böylece Turing, bilgisayar teknolojisinin ardından yapay zekânın da mimarı oldu.
Adıyla özdeşleşen bu test, bir yapay zekâ ve insanın karşılıklı olarak, sesli ya da yazışarak konuşması sonucunda, kişinin karşısındakinin insan olup olmadığını belirtmesi üzerine kurulu.
Eğer kişi yapay zekânın insan olduğuna ikna olursa, Turing Testi "başarılı" olarak nitelendiriliyor; aksi durumda, konuşulanın bir robot olduğunu anlaşılırsa, testin "başarısız" olduğu varsayılıyor.
2014 yılında Eugene Goostmen isminde bir yapay zekâ, kendisinin 13 yaşında bir çocuk olduğuna karşısındaki insanı inandırmış ve Turing Testini geçen ilk yapay zekâ olmuştu.
Yapay zekâ, makinelerin problemlere karşı insanlar gibi çözüm üretmesini hedefliyor.
İnsan zekâsının karakteristiğini algılayıp, bilgisayarda algoritma olarak işlenmesi ile gerçekleştiriliyor. Kısaca, talep edilen ihtiyaçlara göre "hangi etkiye karşı, hangi akli tepki sergilenebilir" şeklinde özetlemek de mümkün.