Tahliyeler, Halk Savunma YPG'nin ana gövdesini oluşturduğu ABD destekli SDG'nin, Rakka'yı terör örgütü DEAŞ'ın elinden aldığı geçen ay gerçekleşti.
Tahliye edilen DEAŞ'lılar arasında, örgütün önde gelen isimlerinin yanı sıra çok sayıda yabancı terörist de vardı. Rakka'dan tahliye edilenlerin bir kısmı Suriye geneline dağılırken, aralarından bazılarının da Türkiye'ye gittiği ortaya çıktı.
Tahliye edilen 250 DEAŞ militanı, Rakka'nın ABD destekli milisler tarafından ele geçirilmesinden önce yüzlerce araçlı konvoyla şehirden ayrılan ve çoğu DEAŞ'lıların ailelerinden oluşan 4 bin kişi arasında yer alıyordu.
BBC'nin haberine göre, onlarca yabancı DEAŞ üyesi silah ve cephane yüklü 10 kamyonla Rakka'dan ayrıldı.
Haberde kamyon şoförü Ebu Fevzi ve arkadaşlarının tanıklıklarına yer veriliyor.
Şoförler, 12 Ekim'de SDG'nin kendilerinden, Fırat Nehri kıyısındaki Tabka şehrinde savaştan kaçan sivil aileleri kuzeydeki bir kampa götürmelerini istediğini söylüyor.
Ancak konvoy bir araya geldiğinde kamyonlarda sivil aileler yerine DEAŞ üyeleri, onların aileleri ve tonlarca silah ile mühimmat olduğu ortaya çıkıyor.
Şoför Ebu Fevzi ve arkadaşlarına gizli tutmaları istenilen bu operasyon için de binlerce dolar ödeneceği sözü veriliyor.
DEAŞ teröristlerinin Rakka'dan kaçırılması anlaşması yerel yetkililer tarafından yapıldı. Rakka'da dört ay süren çatışmaların sonunda anlaşmaya varıldı.
Amaç, çatışmalara son vermek, DEAŞ'a karşı çıkan daha fazla Arap ve Kürdün hayatını kaybetmesini önlemekti.
Ama aynı zamanda, yüzlerce DEAŞ'lının da şehirden kaçması sağlandı.
KOALİSYON İTİRAF ETMEDİ
Anlaşmaya varıldığı dönemde ne ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon, ne de koalisyonun desteklediği SDG anlaşmadaki rollerini itiraf etmek istemedi.
Teröristlerin Suriye geneline ve hatta Suriye sınırları dışına kaçmasını sağlayan Rakka'nın bu 'kirli ve gizli sırrı' dış dünyaya yönelik tehdidi de ortaya çıkarıyor.
Bu gizli sırrın dünyaya sızmaması için uğraşılsa da BBC'nin ulaştığı kaynaklar bu anlaşmayı doğruluyor.
Habere kaynak olan isimlerin bir kısmı tahliye konvoyundaydı, bir kısmı konvoya tanıklık etti, bir kısmı da anlaşma müzakerelerine dahil olan isimlerdi.
Kamyon şoförlerinden Ebu Fevzi gördüklerini BBC'ye anlattı:
"Rakka'ya girdiğimiz andan itibaren korkmaya başladık. SDG ile birlikte girmemiz gerekiyordu ama yalnız başımıza girdik. Şehre girer girmez, üzerlerinde bomba yüklü intihar yelekleri ve silahları olan DEAŞ savaşçıları gördük. Kamyonlarımıza bubi tuzakları kurdular. Anlaşmada ters giden bir şeyler olsaydı tüm konvoyu havaya uçuracaklardı. Çocuklarının ve eşlerinin üzerinde bile intihar yelekleri vardı."
SDG resmi açıklamalarında yalnızca birkaç teröristin ayrıldığını, tahliye edilenlerin hepsinin bölge halkı olduğunu duyuruyordu.
Ancak BBC'ye konuşan bir kamyon şoförü bunun doğru olmadığını söyledi.
ABD: BU SURİYELİLERE KALMIŞ BİR MESELE
BBC'ye konuşan bir şoför, "Çok sayıda yabancı vardı. Fransa, Türkiye, Azerbaycan, Pakistan, Yemen, Suudi, Çin, Tunus, Mısır…" dedi.
BBC'nin araştırması üzerine ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyondan da anlaşmayla ilgili itiraf geldi.
Rakka'dan 250 DEAŞ üyesi ve 3500 aile mensuplarının tahliyesine izin verilmişti.
Koalisyon sözcüsü Albay Ryan Dillon, "Biz kimsenin ayrılmasını istemedik. Ama bu, sahadaki yerel liderler tarafından, onlarla ve onlar aracılığıyla yürütülen stratejimizin odağında olan, Suriyelilere kalmış bir mesele. Savaşan ve ölen onlar, operasyonlarla ilgili kararları onlar alıyor" dedi.
Müzakerelerde Batılı bir yetkili de yer alıyordu ancak görüşmelere "aktif olarak katılmadıkları" belirtiliyor.
Albay Dillon, yalnızca dört yabancı DEAŞ üyesinin Rakka'dan tahliye edildiğini ve onların da şimdi SDG'nin gözetiminde olduklarını söylüyor.
Koalisyon ayrıca, sahada personelleri olmadığını, konvoyların geçişini havadan denetlediklerini ifade ediyor.'
DAHA BU HAFTA 20 DEAŞ'LININ AİLESİNİ TÜRKİYE'YE GEÇİRDİM'
BBC ekibi insan kaçakçılarıyla da konuştu.
Türkiye-Suriye sınırındaki insan kaçakçısı İmad, "Son birkaç haftada Rakka'dan ayrılıp Türkiye'ye gitmek isteyen çok sayıda aile oldu. Yalnızca bu hafta ben kendim 20 aileyi geçirdim. Çoğu yabancıydı ama Suriyeliler de vardı" dedi.
İmad, kişi başına 600 dolar, aile başına da 1500 dolar ücret alıyor.
BBC'ye konuşan bir diğer insan kaçakçısı da son birkaç haftada çok sayıda ailenin geçtiğini söyledi.
Türkiye'nin sınır kontrollerini sıklaştırmasıyla insan kaçakçılarının da işi zorlaştı.
Bir kaçakçı "Bazı bölgelerde merdiven kullanıyorduk, bazı bölgelerde nehri geçiyor, bazı bölgelerde de dik dağları geçiyorduk. Çok sefil bir durum" diyor.