Arama

'İstanbul'un müziği Doğu'yla Batı'nın sentezi'

İran müziğinin sevilen ismi Kayhan Kalhor, İstanbul'da Doğu ve Batı müziğinin sentezini gözlemlediğini kaydederek, "İstanbul'daki müzik kültürüne baktığım zaman Anadolu, Doğu ve İran müziğinin etkilerini gördüğüm gibi, Batı tarzında yapılan müziklerin etkisini de görebiliyorum. Pek çok dile ait kelimelerin Türkiye'de kullanıldığı gibi müzik yapısında da bu etki var." dedi.

’İstanbul’un müziği Doğu’yla Batı’nın sentezi’
Yayınlanma Tarihi: 22.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 22.12.2017 18:06

Kemençe, sitar ve acem kemanında İran müziğinin en önemli temsilcileri arasında yer alan Kalhor, "Ghazal" ve "The Masters of Persian Music" gibi toplulukları kurdu.

Kalhor, birçok kez "Grammy" ödüllerine aday gösterilirken, bu sene düzenlenen törende, "Silk Road" grubuyla "En İyi Dünya Müziği Albümü" ödülüne layık görüldü.

Geçen hafta İstanbullu müzikseverlerle buluşan Kalhor, yaptığı açıklamada, Türkiye'yi çok sevdiğine işaret ederek, Türk ve İran müziği arasındaki benzerlikleri anlattı.

Kalhor, iki ülkenin müzik yapısında aynı tınıları hissetmenin mümkün olduğunu belirterek, Türkiye'nin son yıllarda, özellikle müzik alanında çok büyük gelişmeler kastettiğini ifade etti.

Türk müziğinde sözlerin ön plana çıktığına dikkati çeken sanatçı, iki ülkenin müzikleri arasındaki küçük farkları da şöyle anlattı:

"Eskiden İran müziğinde de belli bir dönem sözlerin ön plana çıktığını söyleyebiliriz ama şimdi daha çok müzik ön planda. Türk müzikseverler sanatı ve müziği çok seviyor. Bu nedenle de benim yaptığım müzik tarzına çok ilgi gösteriyorlar. Ben de Türk müzikseverleri çok seviyorum, Türkiye'yi ikinci memleketim olarak görüyorum ve bu ülkeye çok gelip gidiyorum."

"BATI MÜZİĞİ KİLİSEDEN, DOĞU MÜZİĞİ SARAYDAN ÇIKMIŞTIR"

Kalhor, İstanbul'un pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, "İstanbul, şimdiye kadar birçok düşünce ve devletin merkezi halindeydi. Daha önce Doğu'nun başkenti olan ve Osmanlı Devleti döneminde de olduğu gibi her zaman Avrupa ve Asya'nın kesiştiği bir noktada bulunan İstanbul'un, müzik kültürünün de etkilendiğini düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.


Kayhan Kalhor Ensemble ziyafete, "Dastgah Homayoun" ile başladı. Ali Bahrami Fard'ın, "Pish Daramad" solo performansı ile devam etti. (hersanat)

İstanbul'da gözlemlediği, Doğu ve Batı müziği sentezini anlatan Kayhan Kalhor, "İstanbul'daki müzik kültürüne baktığımda Anadolu, Doğu ve İran müziğinin etkilerini gördüğüm gibi, Batı müziklerinin etkisini de görebiliyorum. Pek çok dile ait kelimelerin Türkiye'de kullanıldığı gibi müzik yapısında da bu etki var. Bu özelliklerinden dolayı geçmişten beri çok doğurgan ve üretken bir musiki özelliğine sahip olan İstanbul'un, daha da gelişip açılmış olduğunu düşünüyorum." dedi.

Kalhor, Doğulu bir müzisyen olarak, Batı müziğine olan yaklaşımını şu sözlerle aktardı:

"Batı ile aramızda belki çok mesafe ve farklılıklar var ama bunu değerlendirmemiz için musikinin toplumdaki yapısal özelliklerine ve işlevlerine bakmamız ve bunları değerlendirmemiz lazım. Batı müziği daha çok kiliseden çıkarak günümüze gelmiştir. Doğu musikisi ise daha çok padişahlardan, saraylardan ve cami gibi dini yerlerden çıkmıştır. Tabii her biri başka tarzda gelişmiş, başka yollar ve kanallardan bugüne kadar gelmişler. Şimdi biz, farklı kanallardan günümüze kadar gelen bu müzikleri, şimdiki durumunu göz önüne alarak birbirine yaklaştırabiliriz."

DAHİ KEMANÇACI KAYHAN KALHOR

Kayhan Kalhor, İran halk müziğinin yaşayan en önemli temsilcilerinden. İran müziğini yorumlayış tarzı ona dünya çapında bir ün kazandırdı. Kemençe, sitar ve acem kemanında İran müziğinin en önemli temsilcileri arasında yer aldı. Müzikteki yöresel farklılıkları da daha iyi görebilmek amacıyla, İran'ın birçok bölgesine düzenlediği geziler, Kayhan Kalhor'un müzikalitesini zenginleştirdi. Ghazal ve The Masters of Persian Music topluluklarının kurucusu olan sanatçı, Yo-Yo Ma'nın İpek Yolu projesinin asil üyeleri arasında yer alıyor. Sanatçının İran'ın sınırlarını açan başarısı defalarca Grammy'ye aday gösterilerek taçlandı.

USTALARLA AYNI SAHNEYİ PAYLAŞTI

1963 yılında Tahran'da doğdu. Yedi yaşında Ahmed Mohajer efendiden temel müzik eğitimini almaya başladı. "Dahi Kemançacı" sıfatıyla, henüz 13 yaşındayken İran Ulusal Radyo & Televizyonu korosunda çalmaya başladı.17 yaşında iken ülkesinin, döneminin en prestijli sanat organizasyonlarından olan, Chavosh Kültür Merkezi bünyesindeki Shayda Ansamblesinde çalmaya başladı. Bu süreçte, bir yandan da ülkesinin önde gelen ustalarından da geleneksel İran müziği repertuarı (Redif) derslerine de devam etti.

Kayhan Kalhor ülkesinin en önemli vokalistleri olan Muhammed Rıza Shaajrian ve Shahram Nazeri gibi isimlerin çalışmalarının kompozitörlüğünü yapmakla kalmaz, gene ülkesinin en önemli müzisyenlerinden Faramarz Payvar ve Hüseyin Alizadeh gibi ustalarla birlikte defalarca aynı sahneyi paylaşır. 1997 yılında Shujaat Khan ile birlikte Ghazal ansamblesini kurar.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN