Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), dini duyguları istismar ederek topladığı kayıt dışı, gizli ve kaynağı belirsiz paraları, tefecilikten sabıkalı kişiye vererek tefecilik faaliyetlerinde kullanmasını sağladığı, daha sonra bu paraları çeşitli iş ve sanayi kollarında değerlendirdiği belirlendi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) elebaşı Fetullah Gülen'in tüm kitap ve vaazları ile yürütülen soruşturmalardan elde edilen belgeler, mağdur, müşteki, tanık ifadeleri incelenerek "FETÖ'nün ideolojisi" raporu hazırlandı.
Örgütün devleti ele geçirmek amacıyla izlediği yol haritasının deşifre edildiği 181 sayfalık raporda Gülen'in, dini kavramları kullanarak işgal için gerekli insan potansiyelini elde etme ve bu potansiyel ile devleti ve dünyayı ele geçirme yönündeki stratejileri gözler önüne serildi.
Rapora göre, örgütünde liberal/kapitalist ekonomiye daha yakın sistem öngören FETÖ elebaşı Gülen'in ekonomik anlayışı, faşizm, kapitalizm ve dinin sentezlenmesiyle oluşturuldu.
Gülen, saltanatını süreceği imparatorluğun ekonomi ayağının oluşturulmasında tıpkı örgütün insan kaynaklarını güçlendirmek için yaptığı gibi dini duyguları istismar etti.
Siyasal iktidarı ele geçirmeyi hedefleyen FETÖ'nün öngördüğü yeni ekonomik sistem, dini söylemin ardına gizlenen kurallara ve araçsallaştırılan insanların omuzlarına basmak üzerine kurgulandı.
Gülen, örgütünün mali açıdan güçlenebilmesi için dinin, yardımlaşma ve dayanışma gibi kavramlarını kötüye kullandı.
FETÖ'NÜN PARALEL VERGİLENDİRME SİSTEMİ "HİMMET"
FETÖ'nün öngördüğü ekonomik sistemde birey, adeta "tasarruf makinesi" olarak tasarlandı.
Gerek örgüt içinde gerek örgüt dışında herkesi birer vergi mükellefi gibi gören FETÖ, bireylerden malı ve mülkünün büyük bir kısmını "himmet" adı altında örgüte aktarmalarını istedi. Bir çeşit "paralel vergilendirme" olarak tanımlanabilecek "himmet", FETÖ'nün kurmak istediği paralel ekonomik sistemin ilk basamağını oluşturdu.
Fetullah Gülen'in öngördüğü ekonomik sistemin, sempatizanlarına empoze edilebilmesi için örgütün bastırdığı ve piyasada satılmayan "Nasıl Anlatalım" ve "Zeka Tomurcuklarına Damlalar" isimli kitaplar hazırlandı.
Bu kitaplarda geçen bilmece, fıkra, zeka sorularında "kurban etlerinin üçte biri hayır kurumlarına verilir" gibi ifadelerin bulunduğu ve küçük yaşlardan itibaren örgütün mankurdu olması hedeflenen öğrencilerin de gelecekte malını ve mülkünü FETÖ'ye aktarma bilinciyle yetiştirilmeye çalışıldığı tespit edildi.
Mensuplarını kendisine duyduğu mutlak itaat ve malından feragat etme seviyesiyle değerlendiren FETÖ elebaşı Gülen'in, konuyla ilgili düşünceleri çeşitli kitaplarında şöyle ifade edildi:
"Elimize geldikçe vermeliyiz. Çok şey biriktirmemeliyiz. Bir tevzi memuru gibi. Biz de yığıp kenz yapmamalıyız. Bir bakıma kendi şahsımız adına yarını düşünmemeliyiz. Hele hizmetin başında bulunanlar bir burs gibi olan aylıklarıyla geçinmeye bakmalıdır. Kitapları varsa vakfetmeli, mirasçılarına bir şey bırakmamalı. Çoluk çocuğuna mal mülk bırakma düşünceleri olmamalı. Dünyadan geldikleri gibi çırılçıplak gitme ümniyeleri olmalı. Kut-u layemut ile yani 'ölmeyecek kadar' bir şeyle yaşamalı, dünyayı talak-ı selase ile boşamalılar. Hizmet insanları her şeylerini vermelidirler.
Bulunduğumuz durum itibarıyla İslam'a ciddi bir dava şuuru ile uyanan insanlar, kırkta bir zekatla hiçbir şey yapamayacaklarını bilmeli ve ona göre davranmalıdırlar. İslam davası bugün bizden çok daha fazla fedakarlıklar beklemektedir. Nitekim Allah'a binlerce hamd-ü sena olsun, bu düşünceye uyanmış nice kutsi dava erleri var ki hizmeti o ölçüde götürmekteler. Bugün birer ümit kaynağıdır bu insanlar. Evlerinin, arabalarının, fabrikalarının anahtarlarını, tapularını getirip hizmete takdim etmekte ve 'İstediğiniz yerde kullanın.' demektedirler."
Gülen, bir konuşmasında bu görüşlerini, himmet ve burs vermek, örgütün çıkardığı dergi ve gazetelere abone olmak, bireyin kendisini örgüte adaması ve benliğinin olmaması şeklinde somut ifadelerle dile getirdi.
"GÖZYAŞI YÜKLÜ" TOPLANTILARDA MAKBUZSUZ PARA TOPLANMIŞ
Eski örgüt mensuplarının, genellikle ABD'den gelen ve ayağının tozuyla sohbet veren bir önemli "abi"nin vaizliğinde gerçekleşen "dokunaklı ve gözyaşı yüklü" sohbet sonrasında herhangi bir makbuz ve belge karşılığı olmaksızın para topladıkları belirlendi.
Bu sohbetlere katılanların ifadeleri raporda şöyle yer aldı:
"Genellikle durumu iyi olan veya zengin vatandaşların vermiş olduğu yıllık bağışların bir diğer adı himmettir. Bu bağışlar yıllık olarak 12 eşit takside bölünür ancak bazen iş adamları verecekleri veya vadettikleri para karşılığında çek, senet verebilir. Bazı işgüzar örgüt mensupları bu çek veya senetleri tarihi gelmeden kullanmaya çalışırlar. Eğer iş adamı işleri kötü giderse çekin veya senedin karşılığını ödeyemediğinde hacizle karşı karşıya kalmaktaydı. Bu nedenle hoş olmayan şeyler ortaya çıkabiliyordu. Örgüt, himmet, burs ve benzeri gelirleri toplamada banka yolu ile tahsil yapıldığında çeşitli sıkıntıların çıkacağını hesap ettiği için her il ve bölgede bu gelirleri tahsil edecek şahıslar istihdam etmeye başladı. Yine benzeri sıkıntıların çıkma ihtimaline binaen örgüte ait mülk ve taşınmazlar, okul, yurt ve dershaneler, örgütçe güvenilir sayılan kişiler üzerine kaydedilmiştir.
Himmet konusunda toplantılar da yapılırdı. Bu toplantılarda bazı örgüt mensupları bilinçli olarak yüksek miktarda para vereceğini beyan ederler ancak bu, hiçbir zaman olmaz. Sadece toplantıya gelen diğer örgüt mensuplarını gaza ve galeyana getirmek için yapılan bir uygulamadır. Bu uygulama sayesinde başarılı da olunmuştur.
Himmet paraları şahıslara göre kategorize edilirdi. Yani milyon verenler bir grup, yüz binler verenler bir grup, daha az para verenler ise bir grup halinde değerlendirilmiştir."
FETÖ TEFECİLİK DE YAPMIŞ
Dini duyguları istismar ederek kayıt dışı, gizli ve kaynağı belirsiz paraları kasasına koyan FETÖ'nün, gelir sağlamak amacıyla tefecilik suçunu işlemekten de geri kalmadığı belirlendi.
Örgütün tefecilik faaliyeti, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Organize Suçlar Bürosunun hazırladığı iddianameye de girdi.
Buna göre, Konya'da üst düzey örgüt elemanları, örgüt adına sanayici ve iş adamlarından "yardım, zekat, kurban ve himmet" adı altında para topladı.
Bir dönem toplanan bu paralar, tefecilikten sabıkalı kişiye verilerek tefecilik faaliyetlerinde kullanması sağlandı. Daha sonra bu paralar, örgüt tarafından çeşitli iş ve sanayi kollarında değerlendirildi.
Örgütte toplanan kaynağı belirsiz himmet parasından, örgüt elebaşı Gülen'e ayrılan kısmına ise "kutsal hoca payı" denildi.
Alınan ifadeler ve ele geçirilen dokümanlarda kurban amacıyla kişi başı toplanan 600 liranın, yaklaşık 100 lirasıyla yurt dışında kurban kesildiği ve bir kısmının bu ülkedeki örgüte bağlı okula dağıtıldığı, geri kalan 500 liranın ise örgüte aktarıldığı tespit edildi.
Yine ramazan ayında iftar yapmak ve Türkçe Olimpiyatları için toplanan paraların da buna benzer şekilde örgüte aktarıldığı anlaşıldı.
YABANCI ÜLKE SEÇİMLERİNDE PARA YARDIMI
Daha önce örgütte yer almış kişi ifadesinde FETÖ'nün topladığı paraların nasıl kullanıldığını şöyle anlattı:
"Cemaatin değişik gelir kaynakları vardır. Bunların başında her yıl toplanılan himmet toplantıları vardır. Bu toplantılara katılanların bir yıl içinde verecekleri para miktarı tayin edilir. Bunlarla ilgili herhangi bir kayıt olmadığı gibi makbuz da kesilmez, gizlilik esastır, imamların uhdesindedir. Ayrıca himmetlerin dışında cemaat fertlerinden düzenli olarak toplanan aidatlar vardır. Tüm bu paralar haricinde ve diğer ticari faaliyetlerle (dershane, okul vs.) toplanan paraların yüzde 15'i direkt Gülen'e gider. Bunu ne amaçla kullandığını sadece Gülen bilir. Yurt dışında özellikle kiliselerin yapımı ve faaliyetleri ile o ülkedeki seçimlere de bu paradan yardım yapıldığı bilinmektedir."
Gülen'in ayrıca bir kitabında, himmetlerin bir araya getirilerek büyük iş merkezlerinin kurulması gerektiği ancak bugüne kadar bunun gerçekleştirilemediğiyle ilgili ifadeler kullandığı belirlendi.
Raporda, "FETÖ'nün oluşturduğu ekonomik sistemin, ülkenin kaynaklarının sömürülüp yurt dışına aktarılmasına neden olmasının yanında uzun vadede ülkede bütün mal ve mülkün sahiplik veya kontrol olarak örgütte toplanmasını sağlayacağı" yönündeki tespitlere işaret edildi.
FETÖ'nün hedeflediği ekonomik sistemin gerçekleşmesi halinde ise örgütte toplanan tüm mal ve mülkün sorgulama hakkı olmayan, koşulsuz itaat kültürüyle yetiştirilen kişilerden oluşan "Başyüceler" adlı ufak zümrenin denetiminde olacağı vurgulandı.