Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipkak bugün "Zamanımızın fitnesi" başlıklı yazısında günümüzde Müslümanların fitnesi olan tefrika ve cemaat taassubunu ele aldı. Yazısı şöyle:
Her dönemin bir fitnesi var, belki her coğrafyanın da kendine ait bir fitnesi vardır. Belki her kişi nasıl parmak uçları gibi farklı ise, onların bu “zor imtihan”ları da farklıdır. Ya da belli toplulukların farklı birden çok fitnesi de olabilir. Her şey bir fitneye dönüşebilir de.
Sanırım bugün Müslümanların fitnelerinden biri de tefrikadır..
Biz insanız ve peygamberler dışında hiç kimse mutlak anlamda masum değildir. “İsmet” sıfatına sadece peygamberler sahiptir.. Eğer öyle olmasaydı, vahiy ve vahyin pratiklerini anlama ve öğrenmede sorun yaşardık. Onun için, peygamberler bu anlamda korunmuştur. Onlar risalet ve nübüvvet çerçevesinde akıl, heva ve hevesleri ile değil, kendilerine bildirileni tebliğ ile görevlidirler..
Müslümanların işleri aralarında istişare iledir. “Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir”. “Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatini Allah bize öbür dünyada gösterecektir”.. Hiç kimse Allah’ın bildirdiği dışında mutlak bir bilgiye sahip değildir. Hiç kimsenin kalpler üzerinde mutlak bir tasarrufu olmadığı gibi.
Aynı Allah’a, resulüne ve kitaba iman edenler, tek bir millet, tek bir ümmet, tek bir cemaattir ve Müslümanlar kardeştir.. İttifak ettiğimiz konularda birlikte hareket ederiz, ihtilaf ettiğimizde birbirimizi mazur görürüz. Biz başkalarını kendimize değil, Allah’a, resulüne ve kitaba çağırırız. Kitapta da muhkemlerde ihtilafımız yoktur. Müteşabihlerin anlamı üzerinde ihtilaf ettiğimizde de kendi zannımızı mutlaklaştırmayız. Muhkem nas ile sabit bir konuda içtihad da olmaz, mezhebi bir farklılık da. Muhkemleri bırakıp, müteşabih ayetlerin farklı yorumlarından yola çıkarak, başkalarını reddedenler aslında büyük bir yanılgı içindedirler..
Şeytan boş durmayacak, bizi birbirimize düşürmeye çalışacak. Bizi atomize etmek istiyorlar. Sonra bizi birbirimize karşı kışkırtarak nötralize etmek, daha sonra din konusunda insanları şüpheye düşürerek neye inanacağını bilmez hale getirmek istiyorlar.. Buna “Agnostik” diyorlar.. Yaşar Nuri sonunda kendini Deist olarak tanımlamıştı.. FETÖ’cü ilahiyatçılarımız var.. Kimi dini siyasi bir projeye dönüştürme derdinde, kimi ideolojik bir projeye dönüştürme gayretinde.. Kimi dini, ekonomik, sosyal, siyasal hayattan tecrid çabasında, kimi dini ritüeller, seremoniler ve ikonalara indirgemeye çalışıyor. Kimi dinle esoterizmi karıştırıyor, animizme kayıyor, kimi sofistik düşüncelerle, dini felsefi bir yeni çağ dinine, asyatik felsefi dinlere dönüştürmeye çalışıyor.
Birileri dini değiştirmeyeceklerini anladılar, din algısını değiştirmeye çalışıyorlar.. Kimine göre din “Tarihsel”dir. Kimine göre Kur’an mesellerden misallerden ibaret sembolik bir kitaptır. Kimine göre hakikat Kur’an’ın ayetlerinin lafzının ötesinde, kendine ledünle ulaşacağınız sırlarda gizlidir. Kimine göre Resul kendinden bir şey söylemez, O’nun her fiili ve sözü dindir. Kimine göre, hadislere güvenmek zordur, Peygamber kitabı getirdi, görevi bitti.
Haşa sümme haşa! Öyle yeni mealciler, öyle “hocaefendiler” çıktı ki, kimi haşa Cebrail’e gerek görmeden her hafta miraca çıkıyor, kainat imamlığına soyunuyor. Kimi ruhlar aleminde 3’ler, 7’ler, 40’lar halkasının bir parçası, ama hiç birinin dediği ötekinin dediğini tutmuyor.
Bir de şöyle bir durum var, Allah’ın emrine uymazsanız haram, resulün emrine uymazsanız mekruh, bunlar gibi düşünmezseniz dinden çıkarsınız.. Haşa! Kim bunlar!? 60’tan fazla kendini “cemaat” diye tanımlayan grub var. Sadece Nurcu denileni 13 grub.. 13 grubun çoğu birbirinin arkasında namaza durmayacak nerede ise. Kürt Nurculardan AK Parti’yi destekleyen var, HDP’yi destekleyen var.. Herkes kendini fırka-i naciye’den sayıyor..
Bırakın Selefileri/Vehhabileri, Sufi/Sünnileri, Şiileri bunlar da kendi içinde 40 parça.. Tabii hepsinin içinde sıratı müstakim üzere olanlar da var bu arada. İmamı Caferi Sadık, İmamı Azam’ın hocası ve üvey babası idi, Caferi mezhebinin imamıdır, kurucusudur. Seyyid Kutup Selefi’dir, Sufi gelenekten gelen birçok Muvahhid Müslüman da vardır. Vehhabi’si Sisi’ye itaat ediyor, Mursi’ye itaat etmiyor. Ne Sufi’yi, ne de Şii’yi Müslüman kabul etmez. Sufi onlara göre müşriktir zaten. Günümüz Şiilerinden bazılarına göre kendilerinden başka Müslüman kabul etmezler ama, Esed ile işbirliği yapar, bizi Yezid görürler.. Bizim Sufilerden bazılarına göre Şiiler Rafizi, 5. Mezhep, Selefiler zaten kafirdir..
Arkadaşlar, mezhep ve tarikat din değildir.. Peygamberler müstesna hiç kimse mutlak anlamda masum değildir.. Peygamberlerin “abd” ve “resul” sıfatları vardır. “Abd” sıfatları bizim için güzel örnek ve ahlak; “resul” sıfatları ile söyledikleri ise dindir. O, vahiy risalet konusunda kendi nefsinden ve hevasından bir şey söylemez. Eğer kendisi bir şey söyleyecek olursa da vahiy yolu ile ya da doğrudan Cebrail’le uyarılır. O da o uyarıya uyar. Vahiy korunmuştur. Vahiy lafız olarak korunmuş, hadisler mana olarak aktarılmış ve rivayet edilmiştir.. Hadislerde israiliyat, zayıf, uydurma olanları da vardır.
Kimse din büyüklerini İlah ve Rab edinmesin. Hristiyanlar İsa aleyhisselamı Rab edindiler. Yahudiler de Hz. Üzeyir için “Üzeyir Allah’ın oğlu” dediler. Sakın ola ki, Şeytan bizi Allah’la aldatmasın..
Bakın sapıklığın sınırı yok. Hz. Ali’yi şehid edenler, kendilerini bir ayetin yorumuna dayandırıyorlardı. Dillerinin ve mızraklarının ucuna Allah’ın ayetlerini takanlar, Allah’ın ayetlerini savaştırdılar..
Kaderiyeciler kendilerinin söz ve fiillerinden dolayı masum olduklarını söylüyorlardı. Şeytanı kutsayanlar, onu “Melek-i Tavus” diye selamlayanlar ise, nasıl Azrail can almaktan mes’ul değilse Şeytanın da imtihan için görevlendirilen bir melek olduğuna inanıyorlar. Evrenesoğlu “Hatemünnebi”nin Nübüvvetin sonuna işaret ettiğini, Resullerin gelmeye devam edeceğini söylüyor. “Adnan hoca”nın ne yaptığını görüyorsunuz..
Kafanızı kiraya vermeyin, bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin. BÇG’nin 3 ayda dizayn ettiği bir tarikatın peşine o kadar cemaat nasıl bu kadar kolay takılır arkadaşlar.. Bir FETÖ nasıl bu kadar insanı bu kadar kolay peşine takabilir, bu iş onun zekasının ötesinde, peşine takılanların zaafı ile açıklanabilir ancak..
Unutmayın, hatasız kul olmaz. Ben hata yapmam, benim liderim, örgütüm, şeyhim hatasızdır diyenlere kanmayın. Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail’in peşini bırakmayan Şeytan; lider, örgüt ve şeyhlerimizin ve bizim peşimizi de bırakmayacaktır. Kimsenin kalpler üzerine tasarruf gücü-yetkisi yoktur, kimse gaybı bilmez. Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet vermez.
Kurtarıcı yok. Hz. İbrahim babasını kurtaramadı. Hz. İsmail oğlu Esav’ı kurtaramadı. Hz. Yakub’un çocukları kardeşlerini kuyuya attı. Hz. Lut, Hz. İbrahim’in yeğeni idi ve şehrinden ayrılırken arkasında kimse yoktu.. Herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır ve her topluluk layık olduğu gibi idare olacaktır. Allah (cc) bizi, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir..
Son söz: Tefrika girmeden bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.