Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından 1982 yılında İsrail gözetiminde Lübnan'daki Filistinli mültecilerin yaşadığı Sabra ve Şatilla kamplarında Hristiyan Falanjist milislerce yapılan katliamın 35. yılına ilişkin yapılan açıklamada, "Nerede olursa olsunlar Filistinli kurbanların hakkı zaman aşımıyla düşmeyecektir." denildi.
FKÖ Genel Sekreteri Saib Ureykat tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Nerede olursa olsunlar öldürülen Filistin halkının evlatlarının hakkı zaman aşımıyla düşmeyecektir. Filistin Devleti, savaş suçlusu İsraillilerin peşinde olacak ve onları insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı muhasebeye çekecektir." ifadelerine yer verildi.
İsrail'in etnik temizlik ve sistematik öldürme ilkeleri üzerine kurulduğunu ve bu ilkeler doğrultusunda hareket etmeye devam ettiğini vurgulayan Ureykat açıklamasında, "Zorla yerlerinden çıkarma, etnik temizlik ve sistematik öldürme aklı üzerine kurulan İsrail Devleti, kuruluşundan bu yana aynı akılla hareket etmeye devam ediyor" dedi.
Ureykat açıklamasında, Sabra-Şatilla katliamının "insanlığın alnında bir utanç" olduğuna dikkati çekerek, "Sabra ve Şatilla katliamı bugün hesap verebilirliğin ve adaletin yokluğunu dünyaya hatırlatıyor. Bu katliam, failleri hesaba çekmeyen insan hakları ilkelerinin konuşulduğu bu asır ve uluslararası hukuk açısından kara bir lekedir" ifadelerini kullandı.
Sınırları 1967'den başlayan özgür, bağımsız ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulmasının gerekliliğine vurgu yapan Ureykat açıklamasında, "Sabra-Şatilla katliamı ve İsrail'in halkımıza yönelik her gün işlediği suçlar, uluslararası camiayı işgalci İsrail'e karşı hukuki ve siyasi sorumluluğunu üstlenmeye sevk etmelidir." dedi.
Sabra ve Şatilla Katliamında, Filistinli mültecilerin kaldığı bölge uluslararası sözleşmeyle koruma altına alınmış olmasına rağmen, Ariel Şaron komutasındaki İsrail ordusu tarafından kuşatılmış ve Filistinlilerin kaçması engellenmişti.
Lübnanlı Hristiyan Falanjist milislerin, Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel'in devlet başkanı seçilmesinden kısa süre sonra suikast sonucu öldürülmesini gerekçe göstererek 16 Eylül 1982'de kampta başlattığı ve üç gün süren saldırılarda, aralarında çocuk ve kadınların da olduğu 3 binden fazla Filistinli mülteci katledilmişti.
Katliamın ardından Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1982'de yaşananları kınayarak, "bunun bir soykırım olduğunu" ilan etti. Ancak geçen 35 yıl içerisinde katliama dair hiçbir yargılama ve ceza işlemi gerçekleşmedi.