Takvim 622 yılını gösteriyor. Tarih yeni bir hüzne sahne oluyor.
Kendisinden önce gelen bütün peygamberlerin peygamberi, geri dönmek üzere ayrıldığı Kâbetullah'a, öz yurduna veda ediyor.
Ve "Ey Mekke! Sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı ve bana en sevimli yerisin. Eğer çıkmak zorunda bırakılmasaydım, senden ayrılmazdım" sözleriyle yaşadığı ayrılık acısını dile getiriyor.
Allah resulü, kendisine ve tüm müminlere kucak açan kutlu şehir Medine'ye hicret ediyor ve Mekke'nin hüznü, Medine ufuklarında sevinç şarkısına dönüşüyor. İnsanlığın efendisini büyük bir aşkla ve coşkuyla kucaklayıp bağrına basmak için Medineli Müminler veda tepesinde sevgililer sevgilisini bekliyor.
Onlar, söylendiği günkü gibi hep tekrarlanıp duracak bir mutluluk şarkısını şiirlere döküp gönül telleriyle terennüm ediyorlar.
"Dolunay doğdu üzerimize Veda tepelerinden
Şükür gerekti bizlere Allah'a davetinden
Ey içimizden seçilen Kutlu Elçi!
Sen uyulması gereken yüce bir davetle geldin
Geldin Medine'mize şeref verdin.
Ey Allah'a çağıranların en hayırlısı hoş geldin!
Sen Güneş'sin sen Dolunay'sın. Sen nur üstüne Nur'sun.
Sen Süreyya Işığı'sın. Ey sevgili! Ey Resûl!.."