Ramazan ayı, Kur'an-ı Kerim'in nazil olmaya başladığı aydır ve "Kur'an ayı" olarak da anılır. Bu ayda bol bol Kur'an okunması tavsiye edilmiş; Ramazan boyunca en az bir kere hatim yapılması ve mukabele okunması geleneği yaşatılan değerlerimizden olmuştur.
Mukabele, bir başkasının Kur'an-ı Kerim'i okuyuşunu takip etmek yoluyla hatim etme manasını taşır. Ramazan-ı şerifte en az bir defa hatim tamamlamak tavsiye edilmiştir.
Ramazan mukabelesi, geleneksel anlamda insanların bir araya gelerek gerçekleştirdikleri bir uygulama olsa da bu ibadeti internet ya da televizyon kanalları aracılığıyla yapmak da mümkün.
Fikriyat.com olarak her gün bir cüzle Kur'an-ı Kerim'in hatmini siz değerli okurlarımızla birlikte tamamlayacağımız Ramazan mukabelesinin 25. cüzünü sizlerle buluşturuyoruz.
RAMAZAN MUKABELESİ 25. GÜN
Kur'an-ı Kerim uygulamamızdan cüzlerin Arapça okumalarına ulaşabilir ve mukabele için podcastlerden faydalanabilirsiniz.
📌 25. CÜZÜ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
🔸 Bu noktada her gün okunan bir cüzün mealini ve ayetlerin asıl manasını kavrayabilmek için tefsirini okumamız tavsiye edilir.
📌 25. CÜZÜN MEALİNİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
📌 25. CÜZÜ OKUYUP TAKİP EDEBİLECEĞİNİZ KUR'AN-I KERİM EKLENTİMİZ İÇİN TIKLAYIN
Her gün bir cüzle Kur'an-ı Kerim'in hatmini tamamlayacağımız Ramazan mukabelesinin önceki cüzlerine aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 24. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 23. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 22. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 21. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 20. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 19. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 18. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 17. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 16. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 15. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 14. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 13. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 12. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 11. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 10. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 9. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 8. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 7. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 6. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 5. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 4. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 3. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 2. cüz için tıklayın
Ramazan mukabelesi Kur'an-ı Kerim hatmi 1. cüz için tıklayın
FUSSİLET SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in kırk birinci suresi olan Fussilet, 54 âyettir. Adını üçüncü âyette geçen ve Kur'an âyetlerini niteleyen "fussilet" ifadesinden alır. "Fussilet", "genişçe açıklandı" anlamına gelir.
🔸 Fussilet suresi, "Hâ Mîm es-Secde" diye de anılır.
🔸 Hakka davet, batılda ısrar edenlerin uyarılması, vahyin insanlar üzerindeki ahlâkî ve manevî etkileri konu edilir.
FUSSİLET SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
🔸 Kur'an'ın, rahmân ve rahîm olan Allah'ın katından indirilmiş bir kitap olduğunu belirtilir.
🔸 Mekke putperestlerinin durumu, Peygamber, Kur'an ve İslâm karşısındaki inkârcı, inatçı ve baskıcı tutumları ve onun sesini boğma gayretleri, nihayet bütün bu davranışlarıyla nasıl bir âkıbeti hak ettikleri üzerinde durulur.
🔸 Geçmişteki bazı kavimlerin, kendi dinleri ve peygamberleri karşısındaki haksız tavırlarıyla bu yüzden başlarına gelen felâketlere dair uyarıcı mahiyette kısa bilgiler verilmiştir.
Semûd kavmine gelince, onlara doğru yolu gösterdik ama körlüğü doğru yolu görmeye tercih ettiler; nihayet kendi yapıp ettiklerinin sonucu olarak alçaltıcı bir yıldırım azabı yakalayıverdi onları! İnanan ve Allah'a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık. (Fussilet suresi, 17-18. ayetler)
Fussilet suresi 17-18. ayetlerin tefsiri
24. Cüz - Fussilet suresinin 47 -54. ayetleri
🔸 Fussilet suresinin 47. ayetinden sonra herkesin yaptığı iyiliğin lehine, kötülüğün de aleyhine olduğu bildirilir.
🔸 Yüce Allah'ın azametine, ortaya koyduğu delillere karşı çıkan inkarcıların didişmeyi seven, günaha meyilli, aceleci, sabırsız, nankör ve bencil karakterli olduğu belirtilir.
🔸 Müşriklerin bütün engellemelerine rağmen Allah'ın dininin yayılacağı söylenir.
🔸 Sûre, Kur'an-ı Kerim ve peygamber nimetinin kadrini bilmeyip bu nimetten yüz çeviren insanlara uyarıda bulunarak sona erer.
"Bilesin ki onlar rablerinin huzuruna çıkacakları konusunda kuşku içindedirler. Kesinlikle unutulmamalı ki Allah her şeyi kuşatmıştır. (Fussilet suresi, 47. ayet)
Fussilet suresi 47. ayetin tefsiri
ŞÛRÂ SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in kırk ikinci suresi olan Şûrâ, Mekke döneminde nazil olmuştur. 53 ayetten oluşan sure adını, 38. âyette geçen "Şûrâ" kelimesinden almıştır.
🔸 Şûrâ, danışma anlamı taşır.
🔸 Surede Müslümanların işlerini kendi aralarında danışma yoluyla yürüttükleri, ayrıca kâinatta Allah'ın birliğini gösteren deliller ve kıyamet gününün hâlleri konu edilir.
🔸 İlk ayetindeki harflerden dolayı hâ-mîm-ayn-sîn-kāf veya sadece ayn-sîn-kāf diye de anılmıştır.
ŞÛRÂ SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
🔸 Şûrâ suresinde, Hz. Muhammed'e (sav) indirilen Kur'an-ı Kerim'in Allah tarafından vahyedildiği, önceki peygamberlere indirilen kitaplar ile aynı kaynaktan geldiği belirtilir.
🔸 Şirk koşanların ahiretteki kötü akıbeti hatırlatılıp uyarılar yapılır. İman edip salih ameller işleyenlere ise müjdeler verilir.
🔸 Müşriklerin kötü davranışlarından bunalan ve herkesi doğru yola ulaştırmak üçün üstün çaba sarf eden Resulullah'a (sav) bu dünyada kendi seçimlerine göre Allah'ın kimilerine hidayet nasip ederken kimilerini de sapkınlıklarıyla baş başa bırakacağı bildirilerek teselli verilir.
25. Cüz - Şûrâ suresinin 1 -53. ayetleri
🔸 Surede yerlerin ve göklerin sahibinin Allah olduğu, O'nun eşinin ve benzerinin bulunmadığı ve Hz. Peygamber'e indirilen Kur'an'ın vahiy ürünü olduğu önceki peygamberlere bildirilenlerle ona vahyedilenlerin aynı kaynaktan geldiği bildirilir.
🔸 Resulullah'a tevhid çağrısı yapılıp, ona riayet edilmesi emredilmekle beraber son hükmün Allah'a ait olduğu bildirilir.
🔸 Ahiretini kazanmak isteyen müminlerin büyük mükâfata kavuşturulacağı, sadece dünya hayatının mutluluğunu isteyenlere de ondan bir pay verileceği ama ahirette hiç nasipleri olmayacağı bildirilir.
🔸 Allah'ın varlığı ve birliğini hatırlatılarak kainatın nizamından ve işleyişinden örnekler verilir.
🔸 Övgüye layık müminlerin özellikleri anlatılır. Bunlar Allah'a tevekkül, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan sakınma, öfkesine hâkim olma, namaza devam edme, Allah rızası için harcama yapma, önemli işleri danışma yöntemiyle yürütme, haksızlığa karşı dayanışma içinde bulunma, affedici ve barışçı olma, güçlüklere göğüs gerip sabır göstermedir.
🔸 Peygamber Efendimizin önceden herhangi bir birikime sahip olmadığı halde ilâhî vahye mazhar kılındığı ve Allah yolunda kılavuzluk ettiği ifade edilir.
İşte böylece sana da kendi buyruğumuzla bir ruh (Kur'an) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun; ama şimdi onu, dilediğimiz kullarımızı sayesinde doğruya eriştirdiğimiz bir ışık kıldık. Hiç şüphe yok ki sen doğru yolu, göklerin ve yerin yegâne sahibi olan Allah'ın yolunu göstermektesin. İyi bilinmeli ki bütün işler dönüp dolaşır Allah'a varır. (Şûrâ suresi, 52-53. ayetler)
Şûrâ suresi 52-53. ayetlerin tefsiri
ZUHRUF SURESİ
🔸 Zuhruf, Kur'an-ı Kerim'in kırk üçüncü suresidir ve 89 ayetten oluşur.
🔸 Sure adını, 35. ayette geçen yaldız, mücevher, dünya hayatının geçici menfaati anlamlarına gelen "Zuhruf " kelimesinden alır.
🔸 Surede tevhid, iman ve vahyin getirdiği hakikatler ile insanların bu hakikatlere ters düşecek şekilde sırf geçici dünya menfaatlerine bağlanarak sergiledikleri çelişki vurgulanır. Batıla karşı çıkan ve hakkı tutan şahsiyetler olarak İbrahim, Musa ve İsa Peygamberlerden söz edilir.
🔸 Surenin baş tarafında Kur'an'ın vahiy ürünü olduğu ancak haddi aşan inkârcıların bunu kabul etmek istemedikleri belirtilir.
ZUHRUF SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
🔸 Surede şirkin çelişkilerle dolu olduğu, daha önce gelip geçmiş milletlerin hak din karşısındaki tavırlarına göre aldıkları sonuca, dünya ve âhiret nimetlerinin mukayesesine, ebedî olanın geçici olana tercih edilmesi gereğine dikkat çekilir.
🔸 Hz. Muhammed'in (sav) gerçek peygamber, tebliğ ettiği dinin de hak din olduğu vurgulanan surede bu konu etrafında şirkin çelişkilerine dikkar çekilir.
🔸 Zuhruf suresinde, dünya ve âhiret nimetlerinin mukayese edilerek önceki milletlerin hak din karşısında gösterdikleri tavırlarına göre aldıkları sonuç anlatılır.
25. Cüz - Zuhruf suresinin 1-89. ayetleri
🔸 Surede Kur'an-ı Kerim'in vahyediliği fakat inkarcıların bunu kabullenmedikleri, önceki peygamberler döneminde benzer davranışlarda bulunanların helâk edildiği ifade edilir.
"Sizden önce gelip geçenlere de nice peygamberler gönderdik. Kendilerine gelen her peygamber ile alay edip durdular. Bunlardan daha zorba olanları da silip süpürdük. Gelip geçenlerin örnek hikâyeleri (ilâhî kitaplarda) daha önce de anlatılmıştır." (Zuhruf suresi, 6-8. ayetler)
Zuhruf suresi 6-8. ayetlerin tefsiri
🔸 İnkârcıların, kız çocuklarını kendileri için bir aşağılanma sebebi kabul ettikleri halde dişi olarak niteledikleri meleklere kutsiyet atfetmeleri ve onlara tapınmaları gibi çelişkilerinden bahsedilir.
🔸 Resûlullah'a (sav) mânevî açıdan sağır olanlara sesini duyuramayacağı, körlere ve hak yoldan büsbütün sapanlara gerçeği gösteremeyeceği bildirilir. Kur'an'ın hem kendisi hem de iman edenler için öğüt ve şeref vesilesi olduğu belirtilir.
🔸Peygamber Efendimizin müşriklerin iman etmeyişine yönelik rabbine olan şikâyeti ve Cenâb-ı Hakk'ın şu anda onlara karşı sert davranmayıp kendilerine selâmet dilemesine dair sözleri anlatılır. Çünkü onlar şu anda göremedikleri bazı gerçekleri ileride göreceklerdir.
Allah, peygamberin "Ey rabbim! Bunlar iman etmemekte direnen bir topluluk" dediğini de biliyor. Onları bırak ve "Sizinle kavgam yok" de. Yakında bilecekler! (Zuhruf suresi, 88-89. ayetler)
Zuhruf suresi 88-89. ayetlerin tefsiri
DUHAN SURESİ
🔸 Duhân, Kur'ân-ı Kerîm'in kırk dördüncü sûresidir ve 59 ayetten oluşur. Adını onuncu âyette geçen ve duman anlamına gelen "duhân" kelimesinden alır.
🔸 Surede Kur'an'ın indirilişi, müşriklerin ona karşı tutumu, Firavun ve halkının başlarına gelen azaplar, Kureyş'in Hz. Peygamberi yalanlaması, iyilerin ve kötülerin karşılaşacakları akıbet konu edilir.
🔸 Kur'an'ın gerçek Allah kelâmı olduğuna ve insanlar için önemine dikkat çekilir.
🔸 Kur'an'ın nâzil olduğu gecenin önemi ve değeri, Allah'ın birliği ve büyüklüğü ve Peygamberlere inanmayanları dünyada ve âhirette bekleyen âkıbetten bahsedilir.
DUHAN SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
🔸 Duhan suresinin ilk âyetlerinde, Kur'ân-ı Kerîm'in her hikmetli işin hükme bağlandığı mübarek bir gecede indirildiği açıklanır. Her şeyin ve herkesin rabbi olan Allah'ın böyle apaçık âyetlerle dolu bir kitap göndermesinin ilâhî bir rahmet olduğunu belirtir.
🔸 Mekke'de müşriklerin kötü akıbetlerini açıklamak için Firavun ile kavminin durumunu ibret verici anlatılır.
25. Cüz - Duhan suresinin 1-59. ayetleri
🔸 Duhân suresinin konusunu, kitaba ve peygambere inanmanın gereği ve önemi, inanmayanların dünya hayatında uğrayacakları sıkıntılarla âhirette çekecekleri azap, iman edip kötülüklerden sakınanların ise ebedî mutluluğa erecekleri hususu teşkil eder.
🔸Öldükten sonra dirilmeyi ve âhirette hesap vermeyi inkâr edenlerin cehennemdeki azaplarının dünya hayatında çektikleri sıkıntılardan kat kat ağır olacağı haber verilir.
🔸 Duhan suresinin baş taraftaki âyetlere atıfta bulunarak sona erer. Böylelikle inanmayanların dünya ve âhirette karşılaşacakları güçlüklere dair yapılan uyarının pekiştirilmesini sağlar
"Anlayıp düşünsünler diye Kur'an'ı senin dilinde kolaylaştırdık. Kuşkusuz onlar bekliyorlar, sen de bekle!" (Duhan suresi, 58-59. ayetler)
Duhan suresi 58-59. ayetlerin tefsiri
CASİYE SURESİ
🔸 Mekke döneminde nazil olan Casiye suresi 37 ayetten oluşur. Adını da 28. âyette geçen ve diz üstü çöken anlamına gelen "Câsiye" kelimesinden gelir.
🔸 Bu sureye, on sekizinci âyetteki şeriat ve yirmi dördüncü âyetteki dehr kelimelerinden dolayı Şerîat sûresi ve Dehr sûresi de denilmiştir.
🔸 Surede, Kur'an'ın indirilmesi, dış âlemde Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, Allah'ın kullarına bahşettiği nimetler, İsrailoğullarının kendilerine verilen nimetlere inkâr ve isyanla karşılık vermeleri konu edilir.
CASİYE SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
🔸Casiye suresinde Kur'an'ın Allah katından geldiği, kainatın düzeninin Allah'ın varlık, birlik, kudret ve hikmetine delil olduğu, birçok nimetin Cenab-ı Hak tarafından insanların istifadesine sunulmuş olduğu anlatılır.
🔸 Ayrıca, Kur'an'ı dinlememenin, onun talimatına uymamanın acı sonuçları, İsrâiloğulları örneğinden hareketle Allah'ın nimetlerle ve din kurallarıyla kullarını denediği, imtihanı kaybedenlerin dünya ve âhirette zarara uğrayacakları, inananlar ile inanmayanların Allah nezdinde aynı değerde olmadıkları da belirtilir.
25. Cüz - Casiye suresinin 1-33. ayetleri
🔸 Casiye suresinde vahyin önemine ve buna inanmanın gereğine dikkat çekilir.
🔸 Kur'an, bir hidâyet rehberidir. Fakat kâfirler kibirleri ve günaha olan meyilleri yüzünden iman etmeye yanaşmazlar. Yüce Allah'ın âyetleri hafife alır, onlarla alay ederler.
🔸 Göklerde, yerde ve denizlerde Allah'ın kudretini gösteren olaylara dikkat çekildikten sonra vaktiyle İsrâiloğulları'na da kitap, nübüvvet ve hikmet verilmiş olduğu hatırlatılır ve Allah'ın peygamber göndermesinin yadırganacak bir şey olmadığı anlatılır.
MUKABELE NASIL OKUNUR?
Mukabele karşılık verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesi anlamına gelen mukabele şu şekilde okunmalıdır:
🔸 Okumaya başlamadan önce ağız misvakla temizlenmeli.
🔸 Mescit veya bir başka temiz yerde okunmalı.
🔸 Kıbleye yönelmeli.
🔸 Allah Teâla'nın Nahl suresinin 98'inci ayetinde buyurduğu üzere "Kur'an okuyacak olduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" sözünden hareketle Kur'an okumaya başlarken euzü besmele çekilmelidir.
🔸 Tevbe Suresi hariç her surenin başında besmele çekilmelidir.
🔸 Okunan Kur'an ayetlerini huşu ile dinleyip anlamları hakkında düşünmelidir.
🔸 Sesi güzelleştirmek ve Kur'an-ı Kerim'i tane tane okumak gerekir. Aceleci davranmamak ve med kaidelerine uymak gerekir.
KUR'AN-I KERİM HATİMLİ MEAL DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Kur'an-ı Kerim'i dinlemek, aynı zamanda Kur'an'ın da emridir. Cenâb-ı Hak, Araf suresinin 204'üncü ayetinde "Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, merhamet olunasınız" buyurur.
MUKABELE NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Peygamber Efendimize (sav) 610 yılında ilk vahyin gelişiyle başlayan Kur'an'ın indiriliş süreci, 632 yılına kadar, yaklaşık 23 yıl devam etti.
🔸 Peygamberimizle (sav) Cebrail, her yıl Ramazan ayında bir araya gelerek, o güne kadar indirilen Kur'an ayetlerini, karşılıklı olarak okudular. Önce Cebrail okur Peygamberimiz (sav) dinlerdi. Daha sonra da Peygamberimiz okur, Cebrail dinlerdi.
🔸 Bu durum Peygamberimizin (sav) vefat ettiği yıl 632 de iki kez tekrarlandı. Böylece Kur'an ayetlerinin unutulmasının önüne geçildi. Peygamberimizin (sav) bu davranışını kendilerine örnek alan Müslümanlar, bunu dini bir gelenek olarak günümüze kadar sürdürmüşlerdi.
PEYGAMBERİMİZ KUR'AN'I BAŞKASINDAN DİNLEMEYİ SEVERDİ
Peygamber Efendimiz (sav), Kur'an'ı başkasından dinlemeyi severdi. Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.
🔸 Bir hadiste, Allah'ın evlerinden birinde O'nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ'nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir.
Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî
İbn-i Mes'ud (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) bana hitaben: "Bana Kur'ân oku!" buyurdu. Ben "Ya Resûlallah! Kur'ân sana indirildiği halde, sana Kur'ân'ı ben mi okuyacağım?" dedim. Allah Resulü (sav) "Ben Kur'an'ı kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim" buyurdu. Bunun üzerine, Resul-i Ekrem'e (sav) Nisâ suresinden okumaya başladım.
Nihayet "Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?" ayetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) "Şimdilik yeter!" buyurdu. Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim, Resul-i Ekrem Efendimizin (sav) iki gözünden yaşlar akıyordu.