Ömrünü ahşap oyma ustalığına adayan Gorovoy, antik çağdan bu yana genellikle devlet saraylarını süsleyen, 3 bin yıllık geçmişe sahip marküteri sanatını tablolarla yaşatıyor.
MARKÜTERİ SANATI
Değişik renklerdeki ahşap kaplamaların kesilip iç içe yerleştirilerek boya kullanılmadan ağaçların doğal renkleri ile yapılan bir oyma sanatıdır. Bu sanatın geçmişi eski Mısır'a kadar uzanıyor. Kraliçe Kleopatra'nın sarayında bu sanatı yapan ustalar tüm hünerlerini göstererek eserlerini Kleopatra'ya beğendirmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Kraliçenin istediği sanat eserleri en kısa sürede yapılmalıydı. Kleopatra'nın zulmünden korkan sanatkârlar kraliçeyi memnun edebilmek için, sarayın dört bir yanını göz zevkine hitap eden sanat eserleriyle süslemeye başlar. Çok değişik tarzlarda süsleme teknikleri bulunur ve kraliçeye özel olarak sunulur.
İsmi bilinmeyen Mısırlı bir sanatkârın tasarımı tamamlanmış bir eşyanın üzerinde çeşitli geometrik şekilleri, öngördüğü motifleri yan yana getirerek mobilyalarda uygulaması sonucu ortaya çıkan eserler kraliçenin takdirini toplar. Böylece Mısırlı sanatçıların kraliçe Kleopatra'yı memnun etme uğraşları sonucunda bu sanat doğar.
Sarayı süsleyen eşyalar, daha sonraları Fransa, İran, Arabistan ve İtalya'ya da yayılır. Zaman ilerledikçe atölyeler çoğalmaya başlar ve eserler yavaş yavaş eski ihtişamını kaybeder. 20. yüzyıla gelindiğindeyse bir zamanların en gözde sanatı duraklama dönemine girer. Günümüzdeyse yaygın olarak Fransa'da varlığını sürdürüyor. Osmanlıda da yaygınlaşan marküteri sanatı bizzat Fatih Sultan Mehmet Han tarafından da yapılmaktaydı.
KIRGIZİSTAN'DA İLK VE TEK MARKÜTERİ USTASI
Küçük atölyesinde 14 yıldır çalışmalarını sürdüren ressam Goroyov, felsefi yaklaşım, sanat ve ustalık becerileri gerektiren bu sanatını, farklı desen ve renklerde ahşap kaplamaları, maket bıçağı, beyaz tutkal, pres aleti, kağıt bandı ve mat cila gibi malzemeleri kullanarak icra ediyor.
Kırgızistan'da ilk ve tek marküteri ustası olarak bilinen Gorovoy'un tabloları, Kırgızistan Cumhurbaşkanlığına ait kongre ve toplantı salonlarının yanı sıra Rusya ve Kazakistan devlet başkanların çalışma odalarını da süslüyor.
Gorovoy, Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen ve bugün çeşitli meslek sahiplerinin kullandıkları binanın son katında yer alan atölyesinde, Kur'an-ı Kerim'den 20 ayeti hazırlayarak tablolaştırdı.
Marküterinin pahalı bir "saray sanatı" olduğunu belirten Gorovoy, İslam ayetlerini işlediği tabloları sergilemek için destek aradığını söyledi.
Ahşap üzerine Kur'an-ı Kerim ayetlerini işlemek fikrinin farklı bir şey yapma arzusundan doğduğunu hatırlatan Gorovoy, çalışmasını şu şekilde anlattı:
"Bir sergiye hazırlanırken aklıma ayetler geldi çünkü ayetler çok güzel bir kaligrafidir. Hat, çok güzel bir sanattır ve beni çok etkilemiştir. Müftülüğe başvurdum. Bana 20 ayet verdiler. Çok güzel bir çalışma oldu. Ayrıca ayetlerden birinin Müslümanlığı kabul etmek için okunması gereken bir ayet olduğunu öğrendim. Bu çok güzel bir şey. Ayetleri hazırlarken kendimi çok iyi hissediyorum. Sıcaklığı ve bunun kutsal bir iş olduğunu anlıyorum."
Gorovoy, insanların dine bağlı kalmasının önemli olduğunu dile getirerek, "İnsanların, ayetlerin olduğu bu tablolara bakarak (Ne kadar güzel) demelerini istedim ve dine bağlı kalsınlar diye yaptım vermek istediğim etki bu çünkü çevre insan kimliğini belirler." diye konuştu.
Eserlerinde portre yapmayı tercih etmediğine de işaret eden Gorovoy, "Artık öyle bir döneme geldim ki insanların talebini değil, kendi iç dünyamın talebini yerine getiriyorum. İnsan resmini yapmayı sevmiyorum. Oysa doğa ve bitki resmini hazırlarken zevk alıyorum. İnsan da bir ağız, iki göz bir burun var. Doğa ve bitkilerde ise binlerce ve milyonlarca detay var. Kendimi bu derinliğe atıyorum ve bununla yaşıyorum." ifadelerini kullandı.