Arama

Beyazın hayranı “Ziya Osman Saba”

Son yirmi beş yıllık şiirimizde ölümü, içinde küçükten beslediği için hiç dehşete düşmeden, irkilmeden, tam bir iman ve teslimiyetle, özleyerek beklemiş tek şairimizdir o. Yaratana bu şekilde bağlılığı onu beyazın hayranı yaptı. Şiirlerinde kir yoktur, leke yoktur. Katıksız, arı duru, dünya kirlerinden uzak, temiz şiirlerdir bunlar; hatıraları, vefası, sevgileri gibi temiz.

Beyazın hayranı Ziya Osman Saba
Yayınlanma Tarihi: 3.05.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 03.05.2018 01:35

"Ha üç gün önce, ha beş gün sonra.
Geldiğin gibi gidişin.
Nereye gittiyse anan, baban,
Peşinden kardeşin.
Bir Yaprak dökümüdür dört yandan.
Bir dostun, seninle ağlamış gülmüş,
Bir sabah gazeteyi açarsın ki:
Ölmüş!"

Yedi Meşale hareketine topluluğun en genç yazarı olarak katılan Ziya Osman Saba'nın şiiri Ahmet Haşim'den Necip Fazıl ve Tanpınar'a uzanan bir çizgidedir. Bu anlamda, Dağlarca şiiriyle yakınlığı vardır. Dağlarca'nın yaratıcı ve yaşam üstüne soruları Ziya Osman Saba'nın da sorularıdır. Öte yandan Saba'nın şiirlerinde Verlaine ve genellikle Fransız simgeci şiirin etkileri gözleniyor. Fakat konuları, hüznü ve lirizmi yerlidir. Bazen dindarca bir boyun eğiş olanla yetinme, çocukluk anıları ve akıp giden zaman bazen de toplumsal eleştiriler, çocuk sevgisi, daha güzel ve yaşanılası bir dünyaya özlem olgunluk dönemi şiirlerinin başlıca temalarıdır. Cahit Sıtkı şiiriyle öz ve biçim bakımından ortak özellikler taşıyan iddiasız görünüşlü şiirlerinde yer yer Necatigil'i anımsatan kırık söyleyişlerle şairin aydınlık, namuslu, duygulu sesi duyumsanır.

ŞAİR VE İSTANBUL

Cumhuriyet devri şairlerinden olan Ziya Osman, Mart 1910 yılında İstanbul'da doğdu. Mütareke yıllarında girip, hep yatılı okuduğu ve Cahit Sıtkı Tarancı ile dostluğunun başladığı Galatasaray Lisesini (Mekteb-i Sultanî) bitirir (1931). Daha sonra Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisinde çalışırken aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirir (1936). Emlak ve Eytam Bankalarında çalışırken ikinci eşi Rezan Hanımla tanışıp evlenmiştir (1940).

HAYATI

"Gün olur, Köprü ortasında durur
Anarım, Adalar'da çamların uykusunu.
Gün olur, Beyoğlu'nu özler içim,
Koklamak isterim Tünel'in kokusunu…"

Galatasaray Lisesinin gece bölümüne devam ederken ilk sınıflarında annesinin vefatı üzerinde ilk yazısını yazan şair, ikinci yazısını babası ile annesinin kabrini ziyarete gittiğinde yazar. Henüz 17'sinde iken şiirler yazmaya başlayan şair ilk yazılarını, hissiyâtlarını o günlerde okuduğu romanlara özenerek yazar. Fakat sonunda pişmanlık duyar. İlk şiiri Servet-i Fünun dergisinde (Ocak-1927) çıkan Saba, bu dergide tanıştığı arkadaşlarıyla Yedi Meşale topluluğunda birleşti. (1928) Meşale dergisi kapanınca bir süre Milliyet Gazetesinin edebiyat sayfasına, İçtihad dergisine yazdı. Yazı ve şiirleri Varlık'ta çıkmaya başlayınca, ilk sayısından (1933) itibaren çoğunlukla Varlık'ta yayımladı.

"Benim de sayılmaz mı oralar?
Elimi tutar gibi iki yanımdan,
Babamın yattığı Küçüksu,
Anamın toprağı Eyüpsultan."

Yedi Meşaleciler'in şiire en sadık şairi Ziya Osman, temiz, efendi kişiliğini şiirlerine de yansıtmış bir şairdir. İddiasız, duru, içli bir Türkçe ile küçük insanların hayatlarını, dertlerini, ümitlerini ve çocukluk hasreti, hatıralara düşkünlük, ev-aile sevgisi, Allah'a kulluk, kadere teslimiyet, küçük mutluluklarla yetime, ölüm yakınlığı, ahirete hasret" gibi konuları işledi. 1940'dan sonra serbest şekillerle de yazdı. Hikâyelerinde genellikle bir hatıra karakteri görülür.
Haşarı ve kavgacı olmayan buruk bir kötümseme, mutluluk için çırpınan fakat ona ulaşamayan bir eziklik şiirlerindeki genel havayı teşkil eder.

"Evine misafir geleyim,
Kahvemi sen pişir.
Taze doldurulmuş sürahiden
Bir bardak su ver
Yetişir…"



Ziya Osman Sabanın şiirinde doğduğu şehir olan İstanbul, büyük bir yer kaplar. Daha çok ilk şiirlerinde İstanbul, seyrek olarak yer almaktayken, Saba, ileri dönemlerinde İstanbul'u daha sık kaleme almıştır. Şiire büyük bir önem veren Ziya Osman Saba, ilk şiirini Servet-i Fünûn dergisinden yayımlar. 17 yaşında, bu şekilde önemli bir dergide şiiri yayımlanan Saba, bunu daha da ileri götürmüş ve özellikle de Fransız şiirine yönelmiştir. Lise yıllarında aldığı Fransızca eğitimin de etkisiyle Ziya Osman Saba, Fransız şiirinin en usta şairlerini okuyarak kendisini geliştirmeye çalışmıştır.

"Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık!

Şu hayat işte, gök, dallar, gün,

Bizi sardı, Ya Rab, geç kaldık...

Bırakıp fazlasını ömrün

Koşup sükûnuna ermeye,

Koşup sana hesap vermeye,

Geç kaldık Ya Rab, geç kaldık..."

Yedi Meşale ile şiir görüşlerini terimsel olarak edebiyat dünyasına kazandıran Ziya Osman Saba, söz konusu edebi harekete yaşamı boyunca bağlı kalmıştır. İlk dönem şiirlerinde hece ölçüsünü kullanan Saba, daha sonra serbest ölçüye yönelmiştir. Ziya Osman Saba, yaşamını şiire adamasının yanı sıra öykü, makale, deneme eserleriyle de anılmaktadır. Aynı zamanda dilimize aktardığı çalışmaları da mevcuttur.

BANKALARDAN AYRILDIKTAN SONRA

"Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz.
Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı,
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz…"



Millî Eğitim Basımevi Tashih Bürosu Şefliğine getirildi (1945-1950). Geçirdiği kalp hastalığı üzerine Kadıköy'deki evinde Varlık Yayınevi işleriyle uğraştı. Cahit Sıtkı Tarancı ile sık sık mektuplaşan şair, 29 0cak 1957 günü İstanbul'da evinde öldü. Eyüp Sultan Kabristanına defnedildi. 31 Ocak 1957'de toprağa gömülüp, şiirlerinde devamlı arzuladığı öbür âleme göç ederken, şairlerden biri, arkasından şu cümleleri yazıyordu:

"İlk şiirlerinden son şiirine kadar onda ya çok belli, ya biraz gizli ve derinde hep bu üç tema görülür. (Ahiret, ölüm, Allah) Âhireti, ölümü san'at hayatının, belki de çocukluğunun ilk yıllarından beri bu derece içten benimsemesi, ona ölümü çok önceden sevdirmiş, onda ölüm korkusu diye bir tehlike bırakmamıştı. Ölüme eski soydan tasavvufçuların şevkiyle memnun, hazırlıklı, ümitli gitti.
Son yirmi beş yıllık şiirimizde ölümü, içinde küçüklükten itibaren beslediği için, hiç dehşete düşmeden, irkilmeden tam bir iman ve teslimiyetle, özlercesine beklemiş tek şairimizdi o. Allah'a bu şekilde bağlılığı, onu beyazın hayranı yaptı. Şiirlerinde kir yoktur. Katıksız, arı, duru, dünya kirlerinden uzak, temiz şiirlerdir bunlar; hatıraları, vefası, sevgileri gibi temiz."

TveK'dan Ziya Osman Saba'nın kitaplarını satın almak için tıklayın…

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN