Optiği "görme bilimi" olarak tasarlayan bilim adamıdır İbnu'l Heysem. Artık bütün dünyada "Optiğin Babası" olarak anılmaktadır. Kitabı 1100'lü yıllarda "Alhazen'in Optik Hazinesi" başlığı altında Latinceye çevrilmiştir.
EL-HASAN'IN LATİNCEYE ÇEVRİMLİŞ HALİ
İbn-i Heysem 965 yılında Basra'da doğmuştur. Asıl adı Ebu Ali Muhammed b. Hasan b. el-Heysem'dir. Kendisi Batıda "Elhazen" veya "Elhacen" ismiyle bilinir. Alhazen, onun ilk adı olan "El-Hasan"ın Lâtinceye çevrilmiş hâlidir. İbn-i Heysem'in ismi orta çağ metinlerinde ise "Avenetan" veya "Avennathan" diye geçer.
İbn-i Heysem öğrenimine Basra'da başlamış, din ve fen ilimlerini burada öğrenmiştir. Tahsilinin bir kısmını Basra'da tamamladıktan sonra, Bağdat'a geçerek matematik, fizik, astronomi gibi ilimlerde ün yapmıştır. Şöhretinin yayılması ona karşı teveccühü artırmıştır.
Mısır'da hüküm süren, ilmin hâmîsi olan ve özellikle astronomiye ilgi duyan Şii-Fatimi Devleti hükümdarlarından El-Hakim İbn-i Heysem'i Mısır'a davet etmiştir. İbn-i Heysem, matematik bilgisinin pratik kıymetine çok güveniyordu. Matematik bilgisiyle Nil nehrinin taşmasını önleyerek bir düzene koyacağını düşünüyordu. İbn-i Heysem su kontrolünü sağlayacak hidrolik projesini Fatimi sultanı El-Hakim'e açıklayınca, sultan projenin gerçekleştirilmesi için ona her türlü yardımı yapacağını bildirmiştir.
DİĞER İLİMLERİM TEMELİNDE OLAN FELSEFE
İbn-i Heysem felsefeyi bütün ilimlerin temeli olarak kabul eder. Felsefeyi diğer ilimlerin temeline koyması, doğa ilimlerinde başarılı olmasını sağlamıştır.
Onun daha çok matematik ve tatbikatında kuvvetli olduğu görülür. Bunun yanında Galen ve Aristo'nun yalnız fiziki kitaplarıyla iktifa etmeyerek onların eserleri üzerine de çalışmıştır. Kendisi insanların çeşitli inanç ve görüşlerine karşı, gerçeğe az veya çok yaklaşana kadar hep şüpheyle yaklaşmıştır. Ona göre gerçeğe ancak unsurunu hissî ve formunu aklî malzemenin teşkil ettiği "ârâ" yani reyler ile ulaşılır. Böylece mantık süzgecinden geçirilerek idrak edilir. Böyle bir gerçek, felsefi çalışmanın gayesidir. İbn-i Heysem felsefeyi bütün ilimlerin temeli olarak kabul eder. Felsefeyi diğer ilimlerin temeline koyması, doğa ilimlerinde başarılı olmasını sağlamıştır.
İbn-i Heysem felseyi sadece Aristo'nun eserlerinde bulduğunu söyler. Çünkü Aristo'nun rasyonel bilgiye ulaşmak için ihsasları birbirine nasıl bağlayıp sonra aralarında tevhid etmeyi bildiğini söyler. İbn-i Heysem, Aristonun eserlerini incelemiş, İslam dünyasının ve insanlığın faydalanması için de onun eserlerini şerhetmiştir.
TÜMEVARIM VE TÜMDENGELİM AKIL YÜRÜTME TEKNİKLERİ
Onun anlayışına göre, bilim, tam anlamıyla, olgunun bağlı bulunduğu kanunları, gözlem ve deneyin sağladığı ışık altında matematiksel olarak ifade etme etkinliğidir.
İbn-i Heysem, diğer pek çok özelliğinin yanında, Antik Yunan bilim anlayışını ortaçağ İslâm dünyasında başarılı şekilde temsil etmiş bir bilim adamıdır. Onun anlayışına göre, bilim, tam anlamıyla, olgunun bağlı bulunduğu kanunları, gözlem ve deneyin sağladığı ışık altında matematiksel olarak ifade etme etkinliğidir. Bilginin "sağlamlığa" ve "tartışmazlık statüsüne" ulaşmasını ise ancak konunun bir yöntem dâhilinde ele alınmasıyla sağlanacağını ve konunun mutlaka olgusal ve matematiksel boyutlarını dikkate almak gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.
Ünlü yapıtı Kitâb el-Menâzır bu tavra bağlı kalınarak hazırlanmış önemli bir çalışmadır. Burada tümevarım ve tümdengelim akıl yürütme teknikleri çok ciddi ve dikkatli bir biçimde deneysel kanıtlamanın ışığında kullanılmıştır.
Kitâb el-Menâzır ışığın doğası hakkında felsefi bir tez değil, onun özelliklerini matematiksel ve deneysel olarak araştıran bilimsel bir incelemedir. Bu kitabın en belirgin özelliği otoritelere bağlanmadan, tamamen deneysel, matematiksel ve tümevarımsal akıl yürütmeye dayanan tartışmalardan oluşturulmuş olmasıdır.
ASIL BAŞARISI OPTİK İLMİNDE
Isaac Newton'dan (1642–1727) 600 yıl önce ışığın düz hatlarla hareket ettiğini ilk ispat eden oydu. İbnü'l-Heysem'in el-beytü'l-muzlim'i yani karanlık odası (Latince camera obscura) bugünkü fotoğraf makinelerinin prototipiydi. Karanlık oda tabiri, eserleri çevrilince Batı'ya geçmişti. Aydınlık bir cisimden gelip küçük bir delikten karanlık bir odanın içine giren ışınların duvara yansımasıyla oluşan görüntünün baş aşağı olması esasına dayanıyordu.
İbn-i Heysem matematik ve astronomi bilimleriyle daha çok uğraşsa da asıl başarısını optik ilminde vermiştir. Kitâb el-Menâzır adlı yapıtı optik üzerine yazmış olduğu bir eseridir. Bu yapıt 17. yüzyıla kadar otorite kabul edilmiştir. İbn-i Heysem'in optik tezi üzerine tez koyabilen uzun süre çıkmamıştır. Kitâb el-Menâzır 12. yüzyılların sonu ile 13. yüzyılların başında Latinceye çevrilmiştir.
İbn-i Heysem optik alanındaki çalışmalarıyla bu bilimi kökten değiştirmiştir. Matematiksel incelemeye dayanan yaklaşımı ve yaptığı son derece özenli ve ayrıntılı deneylerle modern anlamda bir matematiksel fizik çalışmasını gerçekleştirmiştir. Geleneksel bilimsel çalışma modeli için çok yeni olan bu yaklaşımının sonucunda, optik konusu, kapsamı, ilkeleri ve kuralları belirlenmiş bir bilim haline gelmiştir.
İbn el-Heysem, kendisinden önceki bilgilere dayanarak ve yaptığı yeni deneylerle, ışığın doğrusal yayılımı, gölgelerin özellikleri, karanlık oda, yansıma, kırılma, gökkuşağı ve halenin oluşumu gibi pek çok temel optik olguyu, niceliksel fiziğin bugün yaptığı anlamda matematiğe dayandırarak incelemiş ve yorumlamıştır. Optik çalışmalarını şu başlıklar altında özetlememiz mümkündür.
IŞIK VE KAYNAĞI
- Işık, kendisi ışık kaynağı olan nesnelerde (güneş gibi), nesnenin üzerindeki her noktadan karşısındaki bütün yönlere doğru, doğrusal olarak yayılır.
- Işık, kendisi ışık kaynağı olan nesnelerin özniteliğidir.
Bu nesnelere birincil ışık kaynakları ve bunlardan yayılan ışığa da birincil ışık adı verilir.
- Kendisi ışık kaynağı olmayan nesnelerin (ay gibi) ışığına ise ikincil ışık denir.
- Görme nesnelerden gelen ışık ve renk etkisiyle oluşur.
YANSIMA
İbn-i Heysem yansımada üç ana hareketin olduğunu söyler. Birincisi, ışığın ayna yüzeyine dik; ikincisi teğet ve üçüncüsü de herhangi bir açıyla gelmesi durumudur. Birinci durumda ışık geldiği gibi geri yansır, ikinci durumda yolunu düz devam eder, üçüncüsünde ise ışık geliş açısına eşit şekilde yansır.
KIRILMA
Ona göre ışık saydam nesnelerde çok büyük bir hızla hareket eder ve ışığın hızı az yoğun olan ortamlarda çok yoğun ortamlara göre daha yüksektir. Daha fazla yoğunluk daha fazla direnç demektir. Ancak bu direnç, hareketi bütünüyle etkisiz hale getirecek kadar büyük değilse, o zaman harekette yalnızca zayıflama söz konusu olur. Bu gözlemleri sonucunda İbn el-Heysem, ışığın geçmesine izin veren saydam ve engelleyen opak ortamlarda hızın azaldığını, opaklığın arttığı oranda da normale doğru büküldüğünü belirleyebilmiştir.