Arama

Kerpiç beden duvarlı camiler

Yerleşmiş uygarlığın ilk çağlarından itibaren, insanın ürettiği ve biçimini istediği gibi belirlediği ilk yapı malzemesi kerpiçtir. Bu nedenle kerpiç geleneği yerleşik dönemden bu yana bilinmektedir.

Kerpiç beden duvarlı camiler
Yayınlanma Tarihi: 6.06.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 06.06.2018 13:13

Kerpiç, toprağın saman ve suyla karıştırıldıktan sonra kalıplara dökülerek önce gölgede daha sonra güneşte kurutulmasıyla elde edilen, yeryüzündeki ilk yerleşim yerlerinden günümüze kadar kullanılagelmiş yapı malzemesidir. Alçı katkısı ile nitelikleri iyileştirilmiş kerpiçe ise "Al(çı)ker(piç)" diyoruz.


Çayönü

Anadolu'da ilk yerleşik düzene geçtiğimiz yer Çayönü Höyüğü'dür. Diyarbakır il merkezinin kuzeybatısında, Ergani İlçesi'nin 7 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Çanak Çömlekli Neolitik Çağ yerleşmesi höyüğün kuzey kesimindedir. Burada taşla başlayıp kerpiçle yükseltilen kalın duvarlı, aralarında avlular yer alan çok odalı bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Bunu takip eden süreçte Çatalhöyük, Orta Anadolu'da, günümüzden 9 bin yıl önce yerleşim yeri olmuş, çok geniş bir Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeridir. Doğu ve batı yönlerinde yan yana iki höyükten oluşmaktadır. Günümüz Konya Şehri'nin 52 km. güneydoğusunda yer alır. Kazıların sonucunda çıkarılan yerleşim bilgilerine göre, kerpiç duvarlı, dörtgen planlı duvarlar yeşilimsi sarı renkte bir sıvayla sıvalıdır.

ORTA ANADOLU'DAKİ KERPİÇ YAPI UYGULAMASI

Orta Anadolu'daki kerpiç yapı örneklerinde üst örtü genellikle toprak damdır. Tahta, hasır ve benzeri elemanlarla oluşturulan döşemenin üzerine ince dallar yerleştirilip, içine saman ve benzeri maddeler katılmış olan toprak, tabaka tabaka dökülerek 15 cm kalınlığa kadar sıkıştırılmaktadır. Son kat, suyu emmeyen bir tabaka olması için, bazı yörelerde Horasan şapı, bazı bölgelerde ise çorak adını verdikleri tuz katılmış ince killi bir topraktır.

Bu uygulamada her yağış ve kardan sonra loğ taşı ile silindirlemeye gerek kalmamaktadır. Yılda bir iki kere silindirlemek yeterlidir. Yılda bir kez de çorak denilen ve üst tabakayı oluşturan kil sıva onarılır, yenilenir. Bu son tabaka suyu istenilen yöne akıtacak şekilde meyillidir. Meyil çok defa yağmur sularını içerde toplayacak şekilde tertiplenir. Toplanan su bir veya birkaç çörtenle dışarı akıtılır. Duvar içinde kalan ve saçaksız, düz olarak biten damlar bu şekilde yapılır. Eğer saçak varsa, yağmur ve kar suları saçaklardan dışarı atılmak suretiyle uzaklaştırılır.


Çatalhöyük

KARAHANLI DÖNEMİ MİMARİ SANATI

Kerpiçin mimarideki kullanımına değinmek için öncelikle Karahanlı dönemine gitmek gerekir. Orta Asya'da kurulan ilk Türk İslam Devleti olan Karahanlılar, Maveraünnehir ve Doğu Türkistan bölgesinde 842-1212 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir. Orta Asya geleneklerine bağlı olarak kurulmuş olan Karahanlılar, Karluk Türkleri tarafından Çiğil ve Yağma Türkleri ile birleşerek kurulmuştur. Kendilerine merkez olarak Balasagun kentini seçen Karahanlılar, bu bölgede İslamiyet sonrası ilk Türk sanatını oluşturmuş ve sanat anlayışlarını daha sonraki medeniyetlere miras bırakmışlardır. Böylece Türk sanatında ilk kez cami, medrese, tekke, zaviye gibi yapılar inşa edilmiştir.

Karahanlı mimarisinde yaşanılan coğrafyanın etkisiyle yapı malzemesi olarak kerpiç ve tuğla kullanılmıştır. Örneğin camilerde yapının bütününde kerpiç malzeme kullanılırken minarelerde tuğla malzeme kullanılmıştır. Kerpiç dayanıksız bir malzeme olduğu için yapılar genelde kalıcı olmamış ve günümüze yalnızca tuğladan inşa edilen minareler gelmiştir.

KARAHANLILARDAN KALAN EN TİPİK CAMİ ÖRNEĞİ
Degaron Camii

Bugün, Özbekistan'da, Buhara yakınlarında ve Hazar şehrinde, Hazar-Rah'taki 11.yüzyıldan kalma Deggaron (Dikkarun) Camii, kerpiç ve tuğlanın birlikte kullanıldığı en erken örneklerden biridir.

Degaron Camisi, Özbekistan'da Nevai (Kermine) şehrine bağlı ve bu şehrin 30 km batısındaki Hazara köyünün 1-2 km güneyinde yer alır. Orta Asya'da günümüze kadar ayakta kalmış önemli bir yapı olan Degaron Camii, ölçüleriyle oldukça mütevazı bir yapı olmasına rağmen, mimari kompozisyonu açısından Orta Asya camileri içinde bilinen tek örnektir. Karahanlılardan kalan en tipik cami örneği olan Degaron Camii, Hazara Camii diye de bilinir. Plan özelliğiyle de önemli olan yapı, dört ayaklı merkezi kubbeli camilerin ilk bilinen örneğidir.

Yapısında inşa malzemesi olarak tuğla ve kerpiç kullanılmıştır. Ayak, kemer, tonoz, kubbe ve sonradan inşa edilen doğu duvarda tuğla malzeme kullanılırken kuzey, güney ve batı cepheler kerpiçten inşa edilmiştir. Muhtemelen doğu cephe de ilk inşa edildiğinde kerpiçten yapılmıştır. Caminin duvarları taş temeller üzerinde yükselmekte olup temeli killi toprak ile sağlamlaştırılmıştır. (okuryazarım,Degaron Camii)

SİVAS'TA BİR KERPİÇ CAMİ
Sarızade Mehmet Paşa Camii

Sivas üzerine yapılan çalışmaların büyük bir çoğunluğu Selçuklu ya da Beylikler dönemine ait anıtsal yapılar üzerine odaklanmış, Osmanlı dönemine ait yapılar nispeten az çalışılmıştır. 17. yüzyıldan sonra inşa edilen camiler, sadece Sivas'ta değil, tüm Anadolu'da, düşük maliyetlerinden ötürü genellikle kerpiç ve ahşaptan yapılmış olup, 16. yüzyıldakilere kıyasla oldukça küçük ölçekli ve mütevazı yapılardır. 18. yüzyıla tarihlenen Sarızade Mehmet Paşa Camii de, özellikle Sivas il merkezi ve ilçelerinde sıkça görülen ahşap direkli kerpiç camilerden biridir.

Sarızade Mehmet Paşa Camii'nde kerpiç beden duvarlarının parapet oluşturacak şekilde bir miktar daha yüksek olduğu ve suyun çörtenlerle dışarı atıldığı düşünülür. Caminin kerpiç beden duvarlarının kalınlıkları 106 ile 113cm arasında değişen ölçülerdedir. Kuzeydoğu cephesinin kuzey ucuna doğru, duvar yüzeyinde yapılan küçük çaplı bir sondajdan anlaşıldığı üzere, kerpiç üzerine 5 cm çimento sıva, 7 cm kireç sıva yapılmıştır. Üst üste yapılan sıvalarla duvar kalınlığının bir miktar şiştiği görülmektedir.

Kerpiç beden duvarları, masif kerpiç yapı sisteminde kerpiç bloklar ile örülerek oluşturulmuş olmalıdır. Duvar kalınlığına bakılarak bu duvar örgüsünün paşa duvarı diye adlandırılan şekilde, kerpiç bloklardan iki ana ve bir kuzunun yan yana gelmesiyle oluşturulduğu söylenebilir. Kerpiç yapılarda pencerelerden daha çok ışık almak amacıyla içe doğru genişlemeler yapılır. O kısımdaki kerpiçlerin içe meyilli kesilmesi ve sıvanması ile oluşturulan bu genişleme, büyük açıklıklı pencere yapmaktan daha olumludur. Benzer örnekleri hem Sivas merkez, hem ilçe ve köylerde yer alan camilerde sıkça görmek mümkündür. (Fen Bilimleri Dergisi ,Yıl: 11, Sayı: 21, Sivas'ta Bir Kerpiç Cami; Sarızade Mehmet Paşa Camii Restitüsyon Denemesi)

KERPİÇ DUVARLI CAMİ
Ağaç Ayak (Ağaçoğlu) Camii

Akbaş Mahallesi, Ulucanlar caddesi üzerinde yer alan camii 1117 H. (1705-1706) yılında yapılmıştır. Meyilli bir arazi üzerinde boyuna dikdörtgen planda ve kerpiç duvarlı caminin duvarları üzerinde mukavemeti artırmak gayesi ile bol miktarda ağaç hatıl ve direklerin kullanılmış olmasından dolayı Ağaç Ayak Camii adını almıştır. Sadece kuzey cephe tuğladan yapılmış ve ağaç hatıllarla takviye edilmiştir.

Giriş kapısı üzerinde ve yanlarındaki pencereler üzerinde tuğladan sivri kemerli alınlıklar bulunmakta, kuzey cephede mahfile açılan pencerelerin içleri kapatılmış ve küçük tezyini birer niş şeklini almıştır. Kuzeybatı köşede bulunan ağaçlar pahlıdır. Minare ahşap ve yüksekliği azdır.

Bazı kısımlarda, bilhassa mahfilin alt tavanındaki işçilik ve malzeme tavanla ayrılık göstermektedir. Düz tahtalar üzeri ince çıtalarla kare bölümlere ayrılmış olan tavanda çıtaların kesiştiği yerlere baklava halinde ufak tahta plakalar konmuştur.

Orta kısımda 6 kenarlı bir göbek tavan yüzeyinden çıkıntı teşkil edecek şekilde yapılmış ve etrafı aşı boyalı nakışlarla süslenmiş, kenar pervazları ile çevrilmiştir. Orta göbeğin içi ise birbirine geçmiş daireler ve bu daireler ortasında ışınlı yıldızlarla tezyin edilmiştir. (dünyanınbütüncamileri)

DÖRT TARAFI KERPİÇ DUVARLA ÖRÜLMÜŞ
Hacı Veyiszade Camii

Konya'nın yetiştirdiği en önemli din bilginlerinden olan Hacı Veyiszade'nin adını taşıyan Caminin yapımına 1988 yılında başlanmıştır. Şehir merkezinde yer alan ve caminin yanı sıra Yayım, Misafirhane, Müftülük gibi ek tesisleri de barındıran cami, on bin kişilik kapasiteye sahip. Üçer şerefeli olarak yapılan iki minaresi, 78 metre yükseklikle bölgenin en uzun minareleri olma özelliği barındırıyor.

Caminin iç kısmı 300 m2 civarında olup dört tarafı kerpiç duvarla örülmüştür. Dış kısmın arka cemaat mahallinde yapılmış tarihi bilinmeyen tarihi bir mihrap vardır.

DÜNYANIN EN BÜYÜK TOPRAK CAMİSİ
Djenne

Batı Afrika'da yer alan Mali'de dünyanın kerpiçten yapılmış en büyük binası bulunmaktadır. Bu yapımına 1300'lerde başlanan, 1800'lerin sonunda yıkılıp harabeye dönmeden önce inşaatına tekrar el atılan, aşamalı olarak ilerleyip muazzam bir yapıya dönüşen Djenné'deki büyük camidir.

Djenne Camii, temeli 1280'de atılan ama bugünkü haline 1907'de ulaşılmış olan, Mali'de Bani Nehri kıyısında kurulu dünyanın en büyük toprak camisidir. Mali'nin başkenti Bamako'nun kuzeyindeki ayrılıkçı Tuareglere sınır olan Mopti bölgesinde yeralan camii, yağmur sezonunda üç tarafı sularla çevrili yarımada haline dönüşüyor.

Dünyanın en büyük kerpiç yapısı olan cami, Djenne Faray adı verilen geleneksel yağ ile karıştırılan Djenne toprağından oluşturulmuş kaliteli kerpiçten yapılmış. Cami, İslami mimarinin en gözde örneklerinden birisi olarak kabul edilen bir sembol olarak Mali'yi tanıtmaya devam ediyor.

ANADOLU KONUT GELENEĞİNDE KERPİCİN TARİHÇESİ

Ülkemizde yapılan kazılarda, Anadolu konut geleneğinin gün yüzüne çıkarlan bulguları yaklaşık on bin yıllık bir zaman dilimine yayılır. Çayönü örneğinin dışında bir başka örnekse, Anadolu'da, Truva I döneminde bu yerleşim bölgesinde kerpiçten, temelsiz veya taş temelli ya da taş duvar dşekli olarak kurulmuş olan yapıların olduğudur. Ayrıca Aşıklıhöyük, Beycesultan, Boğazköy, Troya gibi ilk yerleşim yerlerinden olan bölgelerde yapılan kazılarda da kerpiç duvarlar ortaya çıkarılmıştır.

KERPİÇ MALZEMENİN KULLANILDIĞI BÖLGELER

Günümüze değin ulaşmış ya da yeni inşa edilen, kerpiç malzemenin değerinin anlaşıldığı ve kullanıldığı bölgelerin ilkinde Yemen gelir. Yemen dünyanın ilk gökdelenlerinin inşa edildiği ülke. Yemen'de Sibam-Hadramut bölgesindeki gökdelenler Çölün Manhattan'ı olarak adlandırılıyor. Günümüzde de yöre halkı aynı inşaat teknikleriyle kerpiçten ev yapmaya devam ediyorlar.

Sanaa, 2,200 metredeki bir vadide konumlanmış ve kısmen kerpiç surlarla çevrilidir. Şehrin dini ve siyasi mirasını 10. yüzyıldan önce inşa edilen sayısız cami, hamam ve çok katlı muhteşem kerpiç kule-evlerde görmek mümkündür. Sanaa şehrinde karmaşık bir çamur mimarisine sahip olan bu evlerin yanı sıra balçıktan inşaa edilmiş 6-7 katlı yapılara rastlamak mümkün. Pencereleri olağanüstü vitray ve renkli camlarla bezenmiş binalar, Şibam ve Hadramut'ta yerini 5-11 katlı kerpiç gökdelenlere bırakır.

Şibam, Yemen'de bulunan 7 bin nüfuslu, Asya, Afrika ve Avrupa'nın kesiştiği bir kasabadır. Ününü kendine özgü mimari dokusuna borçludur. Şibam'da bulunan tüm yapılar kerpiçten yapılmıştır ve bunlardan 500 kadarı yüksekliği 5 ilâ 11 kat arasında değişen çok katlı evlerdir.

Hadramut, Yemen'in kuzeyindeki en geniş vadi olarak biliniyor. Şehrin yakınlarında bulunan tarım kasabası da Hadramut Vadisi'ndeki en uzun yapıya ev sahipliği yapar. El-Minder Cami'nin yaklaşık 53 metre uzunluğundaki kerpiç minaresi bölgenin ve Güney Arap Yarımadası'nın en yüksek minaresidir.

Bem, İran'ın Kirman Eyaleti'nde bulunur. Oldukça kurak bir iklime sahip Bem, Lut Çölü'nün güneybatı kıyısında yer alır. Tarihi ve yerel özellikleriyle İran'ın en fazla dikkat çeken kentlerinden birisidir. 2000 yıllık bir tarihe sahip Bem Kalesi, dünyanın en büyük kerpiçten inşa edilmiş kompleksi sayılmaktadır.

Chan Chan, Peru'daki Büyük Okyanus'a yakın La Libertad bölgesinde MS 850'de kurulan Güney Amerika'nın en büyük şehri, dünyada kerpiçle yapılan en büyük şehir ünvanına da sahip ve İnka Uygarlığı'nın 1470'de yıkılmasına kadar varlığını sürdürmüş. (Gaia Dergi, fotoğraflar: turkisharchaeonews.net)

Derlenmiştir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN