Senaryo yazarı Ayşe Şasa 1941'de İstanbul'da dünyaya geldi. Yetişme çağındayken dadılara teslim edilen Şasa, bir açıklamasında çok yalnız ve bedbaht bir çocukluk yaşadığını belirterek, bu dönemi, "Ailem, bana çok büyük bir iyilik yapmış olduğunu düşünerek, beni hepsi de İkinci Dünya Savaşı cehenneminden kaçmış ve ruhen sakat olan kimi Yahudi kimi Katolik kimi Protestan birtakım dadılara teslim etti. Ailem, bu insanları kafasında idealize ettiğinden, dadılarımdan fiziksel ve ruhi çok şiddet gördüm." sözleriyle dile getirmişti.
Şasa, şimdiki adı Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nden 1960'ta mezun oldu. Öğrencilik yıllarından itibaren sinemaya ilgi duymaya başlayan Şasa, "Yaşadığımız Yıllar" adlı ilk oyununu liseden mezun olacağı yıl yazdı. 1963-1965 yılları arasında Robert Kolej'in İdari Bilimler Bölümü'ne devam etti. Başarılı senarist, hayatının "dönüm noktası" olarak tanımladığı yazar Kemal Tahir'le tanışmasının ardından, Tahir ile güçlü bir dostluk kurdu.
1963'TE SENARYO YAZMAYA BAŞLADI
Yönetmen, yapımcı ve senarist Atıf Yılmaz'a asistanlık yapan Şasa, 1963'te senaryo yazmaya başladı. Senarist Şasa, 30 yaşından 48 yaşına kadar ağır bir ruhsal çöküş yaşadığına işaret ettiği bir konuşmasında, şu sözlere yer vermişti:
"Bir zamanlar hem Ateist hem de Marksisttim. Bugün geriye döndüğüm zaman, hayat hikayemi bir film sinopsisi gibi özetleyebiliyorum. 1960 yılında 18 yaşımda sinemaya adım attığımda, Marksist dünya görüşünü beyaz perde aracılığıyla yaymayı kendime görev tayin etmiştim. Türk sinema seyircisi, Türk filminin varlığında beni kendimle yüzleştirdi. Bana tutulan bu aynada kendimi, gerçek kimliğimi kavrayışımı, Müslümanlığımı idrak edişimi, beni kendimle yüzleştiren sinema seyircisine borçluyum."
Kısa süren ilk evliliğini Atilla Tokatlı ile yapan Şasa, ikinci evliliğini yönetmen Atıf Yılmaz ile gerçekleştirdi.
Ayşe Şasa, 1980'li yıllarda geçirdiği ağır rahatsızlık sonrası sinema dünyasından 10 yıl uzak kalırken, bu süreçte üçüncü eşi usta senarist Bülent Oran kendisine destek oldu. İnziva döneminde düşünsel anlamda kendisini değiştiren Şasa, daha bilimsel, sezgici bir hayat sürmeye başladı ve bu yeni yaşam tarzı, eserlerine de yansıdı.
İBNÜ'L ARABİ'NİN "FUSÜSU'L-HİKEM" KİTABIYLA İSLAM'A YÖNELDİ
İbnü'l Arabi'nin "Fusüsu'l-Hikem" kitabının çevirisini 1981'de okuduktan sonra çok etkilenen Şasa, İslam'a ve İslam tasavvufuna yönelmesinin, bütünüyle bu kitaba bağlamış ve 18 yıl boyunca yaşadığı ağır sinir hastalığından bütünüyle kurtulduğunu ifade etmişti.
Senaryoları, yazıları ve kitaplarıyla, daima Türk sinemasının ve kültür hayatının merkezinde yer alan usta senarist, 1993'te sinemayla ilgili "Yeşilçam Günlüğü" adlı denemeleri okuyucuyla buluşturdu.
"Son Kuşlar", "Ah Güzel İstanbul", "Utanç" ve "Gramofon Avrat" gibi filmlere senarist olarak imza atan Şasa, "Bir Ruh Macerası", "Yeşilçam Günlüğü", "Delilik Ülkesinden Notlar", "Şebek Romanı" adlı kitapları kaleme aldı. Şasa, Sadık Yalsızuçanlar ve İhsan Kabil ile "Düş Gerçeklik Sinema", Ömer Tuğrul İnançer ve Berat Demirci ile de "Vakte Karşı Sözler" kitaplarını kaleme yazdı.
Ayşe Şasa, 1963'te "Çapkın Kız", 1965'te "Son Kuşlar" ve "Murat'ın Türküsü", 1966'da "Toprağın Kanı" ve "Ah Güzel İstanbul", 1967'de "Harun Reşid'in Gözdesi", "Balatlı Arif" ve "Kozanoğlu",1968'de "İlk ve Son", "Köroğlu" ve "Cemile",1971'de "Battal Gazi Destanı", "Unutulan Kadın", "Güllü" ve "Yedi Kocalı Hürmüz", 1972'de "Utanç" ve "Cemo", 1973'te "Kambur", 1981'de "Deli Kan", 1982'de "Hacı Arif Bey", 1983'te "Ve Recep ve Zehra ve Ayşe", 1984'te "Ölmez Ağacı", 1986'da "Merdoğlu Ömer Bey", 1987'de "Gramofon Avrat", 1988'de "Arkadaşım Şeytan", 1989'da "Hiçbir Gece", 1992'de "Her Gece Bodrum",1993'te ise "Kanayan Yara Bosna" adlı yapımların senaryosuna imza attı.
"Delilik Ülkesinden Notlar" kitabı Şubat 2003'te piyasaya sunulan Şasa, son olarak 2008'de "Dinle Neyden" isimli filmle sinemaya dönüş yaptı.
Zatürre sebebiyle 16 Haziran 2014'te hayatını kaybeden Şasa, Sahrayıcedid Mezarlığı'na defnedildi.