Tunus Gölge Oyunları Ulusal Merkezi uzmanlarından Muhammed el-Beşir Cellad, Karagöz'ü Tunus'a 16. yüzyılda Osmanlıların getirdiğini ve ilk önce başkentin merkezindeki Halfavin Mahallesi'nde oynanmaya başladığını anlattı.
O dönemler Halfavin'deki satıcı ve çalışanların gün sonunda yorgunluklarını özellikle akşamları oynanan Karagöz'le attıklarını aktaran Cellad, ışık yansıtılmış perde arkasında kuklalarla oynatılan oyunun 10-15 dakika sürdüğünü söyledi.
Cellad, zamanla Karagöz oyununun gelişerek eski mahallelerin dışına çıktığını ve sosyal, siyasi ve kültürel konuları eleştirel bir bakış açısıyla işlemeye başladığını kaydetti.
KARAGÖZ'ÜN TÜRKİYE'DEKİ ŞEKLİ MUHAFAZA EDİLDİ
Tunus'un giysileri, renkleri ve süslemeleriyle Karagöz'ün iki boyutlu yassı ve şeffaf kuklalarının Türkiye'deki şeklini muhafaza ettiğini belirten Cellad, bununla birlikte bugün sanat çevrelerince bu oyunda kullanılan kuklaların 3 boyutlu hale getirildiğini, bunun da Karagöz oyununu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını dile getirdi.
"Gölge oyunuyla artık çok az kişi ilgileniyor." diyen Cellad, kendisinin bu sanata ilgi duyan biri olarak Medenin kentinde "Işığı Nasıl Sevmem" isimli bir tiyatro oyunu sergilediğini ve burada Karagöz tiplemelerini kullandığını ifade etti.
Karagöz oyunundaki iki boyutlu yassı kuklaların yapımında keçi derisi ve pahalı süsleme malzemeleri kullanılmasından ve yapımının 3-4 gün sürmesinden ötürü maliyetinin yüksek olduğunu anlatan Cellad, 3 boyutlu kuklaların bu sebeple yaygınlık kazandığına işaret etti.
KARAGÖZ KUKLALARI SÜS EŞYASINA DÖNÜŞTÜ
Cellad, Gölge Oyunları Ulusal Merkezi olarak bu sanatı, evlerde kullanılan süs unsuru olmaktan çıkartıp tiyatro enstitülerine ve sanat atölyelerine sokarak yaşatmaya çalıştıklarını kaydetti.
Eski kentte bir dükkan sahibi olan Muhammed Riyad bin Gırbal ise Karagöz kuklalarının artık sahnelerden çekilip Tunusluların evlerini süsleyen ve turistlerin ilgi duyduğu birer meta haline geldiğine dikkati çekti.