Hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması ile meydana gelen kanser, ilk başta tümör adı verilen bir kitleyken daha sonra bu hücrelerin kan ya da lenf sistemi aracılığıyla vücuda dağılması şeklinde büyür ve gelişir. Kanserle savaşta sağlıklı ve dengeli beslenme çok büyük rol oynar. Kemoterapi, ışın tedavisi gibi kanser tedavilerinde kullanılan ilaç ve yöntemler bir takım hasarları beraberinde getiriyor. Beslenme bu etkileri en aza indirmek ve vücut direncini yükseltmek için beslenme en önemli basamaktır. Fakat bazı besinler, vücudun bağışıklık sistemine katkısı ile diğer besinlerden birkaç adım öne çıkıyor.
Amerikan Kanser Derneği'nin açıklamalarına göre sağlıklı bir diyet eşliğinde ideal kiloyu koruyup, yetişkinler için haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersizle alkol ve tütün ürünlerinden kaçınarak yaşam boyu kansere yakalanma riskinin önemli ölçüde azaltılabileceğini belirtilmiştir.
KANSERİ UYANDIRAN BESİN
Tıp dünyasında kanserin babası olarak adlandırılan şeker, kanserli hücreleri besleyerek yayılmasını sağlar. Hatta kanser tarama testi olan PET CT görüntüleme sisteminde, radyoaktif şekerin vücuda damardan verilerek tümörlü hücrelere yerleşmesi beklenir ve tümörlü hücreler bu sayede belirlenip izlenir. M.D. Anderson Kanser Merkezi'ndeki araştırmalarda; şeker indeksi yüksek gıdalarla beslenen kişilerde kanser görülme riskinin yüzde 49 daha fazla olduğu saptandı.
RADYASYON, RİSKİ ARTIRIYOR
Radyasyon ve kanserojen etkisi birleşince radyasyon yüklenmesi sonucunda kanser hücreleri artar. NTP'nin son çalışmalarında fareler, cep telefonu ve mikrodalga fırınlardan yayılan tipte radyo frekansı radyasyonuna (RFR/Radio Frequency Radiation) maruz kaldı. RFR'ye maruz kalan farelerin, radyasyon almayan diğer farelerle sağlık açısından bir farkı olmadığı, hatta bazılarının ise daha uzun yaşadığı gözlendi.
Cep telefonuyla uyumak kanser ve kısırlık nedeni
Yapılan araştırma sonuçlarını değerlendiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Elif Pelin Özün Özbay, "Daha önceki çalışmalarda cep telefonlarının daha çok beyin ya da kulakta tümör oluşturduğuna dair uyarılar yapılırken son çalışmalar zararlı etkilerin daha çok gençlerde uyku ve dikkat bozukluklarıyla ilişkili olduğunun altını çizmektedir.''
KUR'AN'DA MEYVE VE SEBZELERİN YERİ
Kur'ân-ı Kerim'de, şifa kaynağı ve sebebi olarak suyun dışında pek çok besinden de bahsedilmektedir. Hurma, incir, zeytin, üzüm, nar, kiraz, muz, soğan, sarımsak, mercimek, acur, kabak, reyhan, hardal, kefir, zencefil gibi çeşitli meyve ve sebzelerin yanında bal, süt ve hayvani ürünler gibi pek çok besin maddesi Kur'ân ayetlerinde geçer. İnsan, düzenli, devamlı, dengeli ve sağlıklı bir beslenme ile bu nimetlerden yararlanmasını da bilmelidir.
"Ey Allah'ın kulları tedavi arayın. Zira Allah Teâlâ Hazretleri bir tanesi hariç tedavisiz hastalık yaratmamıştır: İhtiyarlık ve ölüm"
1. Sarımsak
Sarımsak kanserin yayılmasını Selenyum, triptopan maddeleri ile önler. Hem kansere yakalanmaktan korur hem de kanser tedavisi sırasında kullanılır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre sarımsak mide, meme, bağırsak, yemek borusu, prostat ve cilt kanserlerinde tümörlerin oluşmasını ve ilerlemesini engelliyor. Her gün 2-3 diş çiğ sarımsak, 1-2 avuç kuru yemiş tüketilmeli.
Sarımsak Kürü Yapılışı
2 Litre limon suyunu hazırlamış olduğunuz kavanozun içerisine koyduktan sonra 40 tane diş orta boy soyulmuş sarımsağı yıkamadan ezerek limon suyuna ilave edip tüketebilirsiniz.
2. Yeşil çay
Alışkanlık haline getirilen yeşil çay tüketimi ile kana karışan kanser savaşçısı hücreler, damarlarla vücudun her hücresine taşınarak tümörlü hücrelerin büyümesini engeller. Ve hazırlanma şekli nedeniyle siyah çaya oranla 10 kat daha fazla kateşin içererek kolesterol düşürücü, insan ömrünü uzatıcı ve sağlığa faydalı pek çok etkisiyle çok faydalı bir içecektir. Günde 2-3 fincan tüketebilirsiniz.
YEŞİL ÇAYIN KULANIMI
Bilinenin aksine, tüm bitki çayları hazırlarken direkt kaynayan suyun içine atmayın. Kaynamış suyu ocaktan alın ve 3-4 dakika soğumasını bekledikten sonra 1 bardak için 1 çay kaşığı dolusu kurutulmuş yeşil çay yaprağını atın ve yeşil çay 2-3 dakikada demlenir. Bu süreyi geçerseniz çayın tadı acılaşacaktır.
3. Zerdeçal
Zerdeçal bağırsaklardaki kanser yapıcı maddeleri temizleyen yüksek miktarda özel lif içerir. Kanser hücrelerini öldürür ve gelişimlerini önler. Bunu içeriğindeki kurkumin bileşikleriyle yapar. Ayrıca kurkumin, yaşlanmaya bağlı bilişsel gerilemeyi hafifletmede etkili. Kalp sağlığını destekler ve diyabet riskini azaltır. Antioksidan özelliğinden dolayı serbest radikallere karşı savaşmada önemli rolü var.
İngiltere'de yaşayan Vicky Stewart, meme kanseri teşhisinin ardından uygulanan tedavileri köri, zerdeçal ve baharatlardan oluşan diyet ve sporla destekledi. Meme kanserini yenen kadın, şimdi araştırmaya yardım ediyor. Ülkenin güneyinde bulunan Plymouth'da yaşayan 44 yaşındaki Vicky Stewart kansere karşı verdiği savaşta kazandığı zaferle bilimsel çalışmalara konu oldu.
NASIL KULLANILIR:
Toz edilmiş 1 çay kaşığı zerdeçalı küçük bir kaba koyun. Üzerine 1 yemek kaşığı sızma zeytinyağı ve taze çekilmiş çeyrek çay kaşığı karabiber koyup karıştırın. 10 dk dinlendirin. Günde 3 kez tüketin. Salataların üzerine, yoğurtla veya yemeklere ilave edilerek de kullanılabilir. Kolajen bağ dokusu, tümör saldırısına karşı bir bariyer oluşturur. Beyin tümörleri üzerinde yapılan çalışmalarda; bromelainin ödemi azalttığı ve nüksetme süresini uzattığı görülür.
4. Ananas
Ana yurdu Güney Amerika olan ananas için "kalın ve sert kabukların altında saklanan bir mucize" dersek abartmış olmayız. Ananasın içindeki 'bromelain' maddesi tümör hücre gelişimini doğrudan durduruyor. Özellikle de akciğer, bağırsak, yumurtalık ve cilt kanserlerinde tümörlü hücrelerin gelişmesini engelliyor.
TÜKETİRKEN DİKKAT
Olgunlaşan ananasın, dış yüzeyi bir bıçak yardımıyla kolaylıkla soyulabilir. Silindirik bir yapısı olduğu için ananası halka halinde dilimlemek daha iyi olur. Fazla tüketimden kaçınılmalıdır. Ananas, kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır. Uzmanlar, K vitamini eksikliği olanların ve kan pıhtılaşmama sorunu yaşayanların asla ananas tüketmemesi gerektiği konusunda uyarıyor.
5. Nar
C vitamini açısından zengin ve antioksidan özelliği olan nar tüketerek hem kanserden hem de gribal enfeksiyonlardan korunmasıyla bilinen nar son derece önemli bir meyvedir.
NASIL TÜKETİLMELİ
Nar, şekeri yüksek olmasına rağmen en güçlü antioksidan içeren meyvelerdendir. Yapılan çalışmalar mesane kanserini önlediğini göstermiştir. İçerdiği maddeler sayesinde kolesterol ve şekeri dengeleyen nar, kalp sağlığını da koruyor. Beyaz kısmı ve çekirdeği ile birlikte bütün olarak yenmelidir.
KEMOTERAPİDE YASAK
Bazı gıdalardaki maddeler, kanser ilaçları ile etkileşime girerek ilacın etkinliğinin azalmasına neden olabilir. Nar ve greyfurt mu besinlerden biridir. Bu meyveyi kemoterapi alındığında tüketilmemeli kanserden korunmak isteyenler rahatlıkla tüketebilir.
NAR KABUĞUNUN KULLANIM ŞEKLİ
Ayrıca nar kabuğunu, kaynamış suda demleyerek çay olarak tüketildiğinde ishali kesiyor. 1 su bardağı kaynamış suya, 2 çay kaşığı nar kabuğu atıp bal karıştırarak, 10 dakika kaynatıp suyunu düzenli tüketin.
6. Maitake Mantarı
Bağışıklık artırıcı bileşenler içeren bir mantar türü olan Maitake mantarı, sağlıklı hücrelerin korunması, bağışıklığın güçlenmesi ve kanserin yayılmasının önlenmesinde önemli rol oynuyor. 1980'lerin başında Japonya'dan Hiroaki Nanba, Maitake ekstreleriyle hayvanlar üzerinde yaptığı testlerde, bu ekstrelerin anti-tümör özelliğini keşfetti. Maitake ekstrelerinin temel yararlarından biri; ağız yoluyla alınabilmesi. Diğer mantar ekstreleri ise, enjekte edildiklerinde etkin oluyorlar.
TESTLERDE YÜZDE 95 GERİLEME GÖRÜLDÜ
Hayvanlar üzerindeki çalışmalara göre Maitake fraksiyonlarının kolon, akciğer, mide, karaciğer, prostat, serviks, mesane ve beyin tümörlerinin büyümesini ve löseminin ilerlemesini önlediğini gösterdi.
7. Buğday Çimi
Buğday çimi doğadaki bir numaralı klorofil kaynağıdır ve aynı zamanda doğru koşullarda yetiştirilmiş olması halinde 17 değerli aminoasit, A, D, E, K gibi vitaminler, 92 mineral ve birçok enzim içeriyor. Buğday çimi çok uzun yıllardan beri dünyanın çeşitli ülkelerinde hem sağlığı korumak, hem de tedavilere destek amaçlı gıda olarak kullanılıyor. Üstelik buğday çimi; herkesin kolaylıkla yetiştirebileceği muhteşem bir gıdadır.
EVDE YETİŞTİREBİLİRSİNİZ
Hande Polat buğday çimi suyunun çok kısa sürede okside olduğundan asla bekletilmemesini, iki dakika içinde sıkıldıktan sonra tüketilmesi gerektiğini hatırlatıp evde hazırlama formülü veriyor: "Kaliteli tohumluk buğday alın. Bir saksının içine mümkünse ormandan temin edilen siyah humuslu toprak yerleştirin. Evdeki çiçekler için kullanılan toprak, buğday çimi için elverişli değildir. Tohumlar ekilmeden önce toprak, suyla ıslatılıp 12 saat dinlendirilir. Yağmur suyu veya klorlanmamış su en ideali. Tohum ekildikten sonra saksının üstü bir naylon ile örtülür ve hava akışının kesilmemesine özen gösterilir. Dört gün sonra naylon kaldırılır, saksı sulanır. Buğday çimi filizleri 10-12 gün arasında yeşerir. Çimleriniz sıkma işlemine hazırdır. Çim suyunu sıkmak için de özel makineler var."
DİŞ SAĞLIĞI İÇİN FAYDALI
İşlenmemiş klorofil içeren buğday çimi suyunun, hiçbir toksik yan etkisi yoktur. Günlük beslenmeye eklenen buğday çimi suyu diş çürümelerini önler. Ağızda beş dakika tutulan buğday çimi suyu diş ağrılarını hafifletip diş etlerindeki zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Ayrıca buğday çimi suyu ile gargara yapmak; iltihaplı boğaz ağrılarını hafifletip iyileştirir.
8- Kırmızı üzüm
Son 10 yıl içindeki çalışmalar, kara üzümün kanser önleyici rolüne işaret ediyor. Ayrıca kalp damar hastalıklarından da koruyor. Çekirdeği ve kabuğuyla birlikte yenmesi gereken bu besin, günde 1-2 bardak kadar tüketilebilir.
''Üzüm yağların erimesine yardımcı oluyor''
Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çelik, kokulu kara üzümün sağlık açısından bilinenden çok daha fazla faydasının bulunduğunu, özellikle bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini söyledi. Bir kilo kara üzümün bin 150 gram süt, 390 gram et, 300 gram ekmek ve bin 200 gram patatese eşdeğer olduğunu açıklayan Çelik, üzümün içeriğindeki maddeler nedeniyle bayanlar için en ideal rejim menüsü olduğunu belirtti.
9. Mür
Afrika ve Ortadoğu'da yaygın olarak bulunan ve ağaçtan gelen, dünyanın en uçucu yağlarından biridir. Amerika'da Gıda ve Kimyasal Toksikoloji dergisinde 2010 yılında yapılan bir araştırma, mür yağının yüksek antioksidan kapasitesi nedeniyle karaciğer hasarına karşı koruma sağlayabileceğini ortaya koydu.
Mür Yağı Nasıl Kullanılır?
Sıkarak ya da nefesle çekerek, direk içmek ya da soğuk kompres şeklinde kullanılabilir.
10. Soya fasulyesi
Soya fasulyesinin çok yendiği Asya ülkelerinde meme kanserinin daha az görülmesi nedeniyle, bu maddenin meme kanseri riskini azalttığı ileri sürülüyor. Soya fasulyesi, vücudumuzda bulunan östrojen hormonuna benzeyen ve ''phyto östrojen'' denilen bitkisel kaynaklı bir kimyasal madde içeriyor. Anti-kansorejen bir besin olan soya izoflavonoidler; antioksidan olarak davranırlar ve östrojen seviyelerini, özellikle serbest östrojeni azaltırlar.
YİYECEKLERİ TERCİH EDİN
Meme kanserine karşı koruyucu olarak bulunan soya miktarı, günde 25 ila 100 mg izoflavon kadardır. Bu miktarın; saf olarak alınmasından çok, yiyecek takviyesi ile alınması tavsiye edilmektedir. Soya sütü, soya peyniri, soya filizini devamlı olarak tüketmelisiniz.