Medipol Mega Üniversite Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Serhat Çelikel, yaptığı açıklamada, gıda alerjisinin beslenme amacıyla alınan gıdalara karşı bağışıklık sisteminin verdiği anormal yanıtlar olduğunu belirtti.
Bağışıklık sisteminin aslında zararı olmayacak gıdaların insana zarar vereceğini düşünerek abartılı reaksiyon verebildiğini aktaran Çelikel, "Bir anlamda bağışıklık sistemimiz, bizi korumaya çalışırken neden olduğu reaksiyonlar nedeniyle zarar vermeye başlar. Gıda alerjisi sıklıkla deride kaşıntı, kabartı, mide bulantısı, karında kramp ve ishale neden olur. Nadiren anafilaksi olarak da adlandırılan alerjik şok tablosunda nefes darlığı, kalp durması ve ölüm gibi daha ciddi tablolarla karşılaşılabilir." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Çelikel, aslında alınan her gıdanın her yaşta alerjik reaksiyon potansiyelinin olduğuna ancak bu alerjilerin daha çok çocuklarda görüldüğüne işaret ederek, şu bilgileri aktardı:
"Çocuklarda daha çok süt, yumurta, buğday ve kuruyemişler gibi gıdalar, erişkinlerde ise daha çok kabuklu deniz ürünleri, kuruyemişler, susam, soya, kereviz, bazı meyveler ve gıda katkı maddeleri, gıda alerjisine neden olabilir. Bebeklikte sık görülen süt ve yumurta alerjisi zaman içerisinde geçebilirken, erişkinlerin gıda alerjisi ömür boyu sürer. Gıda alerjisi tanısında en önemli faktör hasta öyküsüdür. Ancak öykü her hastada yeterli olmayabilir. Tanı için deri testleri ve kanda gıdalara spesifik antikorlara bakılır. Tetkikler sonucu veya öyküyle alerjik bir gıda tespit edildiğinde, temel tedavi tespit edilen gıdadan tamamen uzak durmaktır. Çünkü hala gıda alerjisini geçirecek bilinen etkin bir yöntem yoktur. Çok az miktardaki alerjik gıda bile bazı kişilerde ölüme neden olabileceğinden alerjik gıdadan az miktarda alıp denemeye çalışmak çok tehlikeli olabilir."
Gıda alerjisi olan kişilerin alerjik oldukları maddelere farkında olmadan kontaminasyon yoluyla maruz kalmalarının da önemli sorunlara neden olabileceğini dile getiren Çelikel, "Bu nedenle gıda etiketlerinin gıdaların içeriğine göre doğru düzenlenmesi ve hastaların bunları dikkatli okuması önemli. Örneğin susam alerjisi olan bir kişinin yediği sandviç ekmeğine, üretildiği fırında susam bulaşmışsa, hasta farkında olmadan susama maruz kalacağından ölümcül reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle alerjiye neden olabilecek gıdaların üretim bantlarının çapraz kontaminasyona neden olmayacak şekilde sıkı kontrolü ve denetimi önemlidir." uyarılarında bulundu.
"ALERJİK ŞOKLARA KARŞI UÇAK VE OKULLARDA ACİL İĞNESİ BULUNMALI"
Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akçay da besin alerjilerin bazen çok ciddi sorunlara neden olabileceğini belirtti.
Akçay, özellikle kuruyemiş alerjilerinin hayatı tehlikeye sokan en önemli besin alerjileri arasında yer aldığını dile getirerek, "Kuruyemiş alerjisi ölüme neden olabilen alerjilerden bir tanesidir. Susam alerjisi de bunlardan biridir. Eğer kişide susam alerjisi varsa, diğer gıdalara, özellikle de kuruyemişlere karşı da alerjik olma riski yüksek olabilir." dedi.
Bu nedenle özellikle kuruyemiş alerjisi bulunanların çok dikkatli olması gerektiğine işaret eden Akçay, özellikle gelişebilecek alerjik şoklara karşı uçak ve okulların yanı sıra, merkezden uzakta bulunan restoranlarda bu noktada tedbir alınması gerektiğini söyledi.
Ahmet Akçay, "Uçakta alerjik kişinin yanındaki yolcunun açtığı kuruyemişin torbasınının içinden çıkan partiküller bile bu kişiyi ciddi alerjik şoka sokup, ölümüne neden olabiliyor. Burada en önemli nokta özellikle uçaklarda acil iğnesi dediğimiz adrenalin oto enjektörün bulunmasıdır. Biz havayolu şirketlerinde uçak içinde görev yapan personele acil adrenalin oto enjektörünü kullanma eğitimini verip, onları sertifikalandırmak istiyoruz. Çünkü bu çok çok hayati ve önemli bir konu. Hemen acil müdahale etmenin hayati önem taşıdığı bir konu." diye konuştu.
"10 ÇOCUKTAN BİRİNDE GIDA ALERJİSİ MEVCUT"
Çocuklarda en sık süt, yumurta, buğday, kuruyemiş, soya ve deniz ürünlerine karşı alerji geliştiğine dikkati çeken Akçay, kuruyemiş alerjilerinin büyük bir kısmının yetişkinlikte de geçmediğini söyledi.
Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akçay, şunları kaydetti:
"Neredeyse 10 çocuktan birinde gıda alerjisi mevcut. Allah'tan bunların çoğu düzeliyor ama kuruyemiş alerjilerinin en önemli özelliği büyük düzelmemesi. Bu nedenle kuruyemiş alerjilerine yönelik toplumumuzda farkındalığı artırmamız gerekiyor. Okullardaki farkındalık da çok önemli. Kuruyemiş alerjisi olan bir çocuğun okula gittiği zaman yanındaki arkadaşının bir fındık paketi açtığını düşünün. O bile çocuğu etkiliyor. Anne, baba kuruyemiş tüketip çocuğu öptüğü zaman bile çocukta ciddi alerjik reaksiyonlar görülebiliyor. Onun için bu konuda bilinçlenmek çok önemli."
Kuruyemiş alerjilerinin daha çok vücutta kaşınma, kızarma, dudak etrafında kızarma, nefeste bir daralma, hırlama gibi şikayetlere neden olabildiğini belirten Akçay, "Bu şikayetler ciddiye alınmalıdır. Bazen de alerjik nezle belirtileri verebilir. Belirtiler insanın bünyesine göre değişebiliyor. Eğer kişi, bu alerjik reaksiyonu vücut olarak kompanse edebiliyorsa hafif belirtilerle atlatabiliyor. Ancak vücut bu durumu kompanse edemiyorsa o zaman alerjik şok gelişebiliyor. Bunda da tansiyon düşüyor, bayılma oluyor, nefes sıkışması görülüyor. Sorun alerjik şok dediğimiz tablo ile sonuçlanabiliyor." diye konuştu.