Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız, Türkiye'de yılda 3 bin 500 çocuğa, yani her 3 saatte 1 çocuğa kanser teşhisi konulduğunu belirterek, "Bu rakam nükslerle 5 bine ulaşıyor. Kanser konusunda bilinç ve doktora, sağlık hizmetlerine ulaşmak kolaylaştıkça tedavi başarısı da yıllar içinde artış gösteriyor." dedi.
15 Şubat Dünya Çocukluk Çağı Kanser Günü'nün temel amacını, "toplumların dikkatini kanser olgusuna çekmek", "çocukluk çağı kanserleri hakkında bilgilendirmek", "neler yapılabileceğine dair gündem oluşturmak", "farkındalık yaratmak" ve "erken teşhisin özellikle çocuk kanser vakalarında hayati önem taşıdığı konusunda toplumu bilinçlendirmek" şeklinde açıkladı.
Vakfın "Nerede yaşam varsa, orada umut vardır." diyerek, 15 Şubat Dünya Çocukluk Çağı Kanser Günükapsamında geniş kitlelere sesleneceği bir farkındalık çalışması yürüttüğünü dile getiren Yıldız, çalışmada en önemli amacın çocukluk çağı kanserinde erken teşhisin önemine dikkati çekmek olduğunu ifade etti.
Yıldız, çocuklarda kanserin görülme nedenlerine ilişkin çok net bir cevap vermenin mümkün olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ancak dünyadaki global kirlenme en büyük etken. Meyve ve sebze yetiştiriciliğinde kullanılan tarım ilaçları, büyük şehirlerde çevre kirliliği, hormonlu et ve tavuklar, elektromanyetik dalga kirliliğini nedenler arasında sayabiliriz. Ayrıca günümüzde çocukların cep telefonu ve tablet ile erkenden tanışmaları, çocukluk çağında ciddi derecede radyasyona maruz kalmalarına neden oluyor. Çocuk beyninin hassas yapısının bu kadar radyasyona maruz kalmasının, 10 yıl sonra beyin tümörlerinde büyük bir artış olarak karşımıza çıkacağını öngörüyoruz. Türkiye'de yılda 3 bin 500 çocuğa, yani her 3 saatte 1 çocuğa kanser teşhisi konuluyor. Bu rakam nükslerle 5 bine ulaşıyor.
Kanser konusunda bilinç ve doktora, sağlık hizmetlerine ulaşmak kolaylaştıkça tedavi başarısı da yıllar içinde artış gösteriyor. Her geçen yıl 3 yaş altı çocuklarda kanser vakaları artıyor. Çocukluk çağı kanserlerinin en sık görüleni lösemi. Bilinen vakaların yüzde 30'u lösemi. Geri kalan yüzde 70 içinde ülkemizde ikinci sırada lenf bezi kanserleri (Hodgkin ve Hodgkin-dışı lenfoma) yer alıyor. Bu kanser türlerini sırasıyla sinir sistemi tümörleri, nöroblastoma, Wilms tümörü ve yumuşak doku sarkomaları (rabdomiyosarkoma) izliyor."
"AİLELER EN UFAK BELİRTİ GÖRÜYORSA, İHMAL ETMEDEN DOKTORA BAŞVURMALI"
Belirtilerin kanserin türüne göre farklılık gösterebildiğine değinen Yıldız, "Örneğin lösemi iyileşmeyen enfeksiyonlar, solukluk, deride kanamalar, karaciğer, dalak büyüklüğü, lenf bezi şişmeleriyle karşımıza çıkar. Çocuk aşırı halsiz olur. Onun dışındaki böbrek kanseri, böbrek üstü bezi, lenfoma dediğimiz beze kanserlerinin kendine özgü belirtileri var. Lenfomalar, beze şişlikleriyle gelir. Böbrek ve böbrek üstü bezi tümörleri, karında şişlikler veya devamlı karın ağrısıyla kendini gösterebilir. Kemik tümörleri daha büyük yaştaki çocuklarda olur, kemikte bir şişlik ve ağrıyla ortaya çıkar. Bu nedenle aileler en ufak bir belirti bile görüyorsa, ihmal etmeden mutlaka doktora başvurmalı." diye konuştu.
Prof. Dr. İnci Yıldız, erken teşhisin öneminin altını çizerek, "Erken teşhisle yüzde 80-90 kurtarıyoruz. Bugün çocukluk çağı lösemisinden eskisi gibi korkmuyoruz. 30 yıl önce vakaların yüzde 20'si iyileşirken, bugün yüzde 80'inden fazlası iyileşiyor. Önemli olan hastalığı erken evrede yakalamak, uygun merkeze ulaşıp tedavi almak. Tedavi maalesef uzun ve yıpratıcı bir süreç. Tedavi 6 ay ila 1 yıl arasında sürüyor ve bu tedavi genellikle kemoterapi yani ilaçla tedavi. Bazı tümörlerde ışın tedavisi kullanıyor, gerekli durumlarda ameliyat yapıyoruz. Ama dediğim gibi tedaviye erken evrelerde başlanırsa hem daha kısa sürüyor hem de büyük oranda başarılı olunuyor." dedi.
"51 ANNEYE EK GELİR ELDE ETME FIRSATI SUNULDU"
Vakfın faaliyetlerine ilişkin bilgi veren Yıldız, Aile Evi'nin ihtiyaç sahibi kanserli çocuk ve ailelerine tedavi sırasında hiçbir ücret ödemeksizin konaklama, gıda, temizlik, sosyal alanlar, mutfak, kısmi giyim, eğitim ve psiko-sosyal destek sağlamak amacıyla 2012'de İstanbul Cerrahpaşa'da açıldığını söyledi.
Yıldız, Avrupa Yakası'ndaki Aile Evi'ne gösterilen yoğun ilgi sonrasında Anadolu Yakası'ndaki talepleri de karşılamak amacıyla 2. Aile Evi'nin temelinin Pendik'te atıldığını dile getirerek, "Bu süreçte bize gönüllü bireysel-kurumsal bağışçılarımız destek oldu. Toplam 6 kattan oluşacak olan 2. Aile Evi'nde her bir ailenin konaklayabileceği 22 oda olacak. Her katta 4 aile odası ve en üst katta da büyük bir oyun odasının yer alacağı 2. Aile Evi'nde, çocuklar için atölye alanı, sınıf, bilişim odası ve psikolog odası da bulunacak." diye konuştu.
KAÇUV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız, bir transit aracın gezici kafeye dönüştürülmesiyle hayata geçirilen Umut Kafe'nin de İstanbul'un çeşitli noktalarında çay, kahve ve atıştırmalık servisi yaparak, çocuklarının tedavileri için şehir dışından gelmek zorunda kalan ve bu nedenle mevcut işlerini kaybeden ebeveynlere yiyecek-içecek üretiminden ve servisinden gelir kaynağı yarattığını belirtti.
Yıldız, geçen yıl iş birliği yaptığı 46 farklı kurumun bahçesinde gezici kafe hizmeti sunan Umut Kafe ile Aile Evi'nde konaklayan 51 anneye ek gelir elde etme fırsatı sunulduğunu kaydetti.