Çalışma hayatında karşılaşılan bel ve boyun ağrıları üzerine konuşan İstanbul Gelişim Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Görevlisi Fizyoterapist Çağıl Ertürk, "Uzun süreli ayakta çalışan insanlarda en sık görülen semptomlardan biri bel ve boyun ağrılarıdır. Ciddi zaman ve iş kaybına neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda bireylerin yüzde 70–90'ının yaşamlarının en azından bir döneminde bu yakınmalarla karşılaştığı tespit edildi. Günümüzde bel ve boyun ağrısının belirlenen birçok mesleki ve kişisel risk faktörü saptandı ve bel ağrılarının yüzde 60'ından daha çoğunun aşırı güç sarf etmeye bağlı olarak geliştiği Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü tarafından bildirildi" diye konuştu.
"BEL VE BOYUN AĞRISI GÖZ ARDI EDİLİYOR"
Bel ve boyun ağrılarının sebeplerini sıralayan Fizyoterapist Ertürk konuşmasına şöyle devam etti:
"Fiziksel olarak ağır iş yüküne maruz kalma, fiziksel gücün üzerinde yük kaldırma, ani yapılan, tekrarlayıcı olan ve zorlu hareketler gibi kronik travmalar en sık görülen bel ağrısı sebepleridir. Doğumsal omurga problemleri, duruş bozuklukları, boyun ve sırt bölgelerinde meydana gelen kas spazmları ve/veya eklem blokajları, kas anomalileri, fıtıklar ve kireçlenmeler ise boyun ağrısı sebepleri arasındadır. Gerçekte vücudun bir savunma mekanizması olan bel ve boyun ağrısı genellikle kişiler tarafından göz ardı ediliyor. Fakat bazen günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyecek sonuçlara yol açabilen ciddi bir sağlık sorunudur."
YAŞ İLERLEDİKÇE BEL AĞRISI DA ARTABİLİR
2017 yılında süpermarket çalışanlarında bel, boyun ağrısı ve psikolojik durum değerlendirilmesinin yapıldığı bir çalışmaya değinen Fizyoterapist Ertürk, "Bu çalışmada tekrarlı aktiviteleri ağır yüklerle uzun süre yapma durumunda olan 50 süpermarket çalışanının bel ve boyun ağrıları, psikolojik durumları, çalışma süreleri ve çalıştıkları birim arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amaçlandı. Araştırma sonucundan yola çıkılarak süpermarket çalışanlarının yaşları ile vücut kitle indeksi ve bel ağrısı değerleri arasında istatiksel olarak anlamlı değişkenlik görüldü. Bu sonucu 'ilerleyen yaşla birlikte, vücut kompozisyonunun ve omurgaya binen yük miktarının değişimine bağlı olarak bel ağrısı da artmaktadır' şeklinde yorumlayabiliriz" dedi.
Benzer bir araştırma çalışmasının da diş hekimliği fakültesi çalışanlarında yapıldığını anlatan Fizyoterapist Ertürk, "Bu araştırmada da haftalık ve günlük çalışma saatleri ile yürürken görülen bel ağrısı arasında pozitif bir ilişki saptanmış. Sonuç olarak, çalışma süresi ve pozisyonunun, bel ve boyun ağrısı üzerinde önemli etkiye sahip olduğu bulunmuş" diye konuştu.
EGZERSİZ PROGRAMI OLUŞTURULABİLİR
Ergonomi alanında yapılan çalışmaların önemine değinen Fizyoterapist Ertürk, "Doğru pozisyonlarda çalışmayı bilinçlendirmek ve omurgaya binen mekanik yükleri azaltmak bel ve boyun ağrısında kronikleşmeyi önleyebilir. İşverenlerce düzenli grup egzersizlerinin ve terapi programlarının sağlanması maddi ve manevi iş gücü kayıplarını önleyecektir. Bu konuda öncelikli olarak fizyoterapistlere ve ergoterapistlere danışılmalı. Böylelikle çalışan kişileri iş yerinde değerlendirerek onların çalışma ortamına göre tedavi ve egzersiz programı planlanabilir. Burada yaşam kalitesini artırmak tek hedeftir" ifadelerini kullandı.