Türk Jinekoloji ve Obstetri Vakfı'nın "TJOV 2025 Kongresi" İstanbul'da yapıldı
Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Resul Karakuş: "Sezaryen oranlarımız yükseldi, her 10 kadından 6'sı sezaryenle doğum gerçekleştirmektedir."

İstanbul'da, Türk Jinekoloji ve Obstetri Vakfınca (TJOV) jinekoloji ve kadın doğum pratiğinde merak edilen konuların ve güncel sorunların tartışıldığı "TJOV 2025 Kongresi" düzenlendi.
Beşiktaş'taki bir otelde 18 Nisan'da başlayan ve bugün sone eren kongrede, alanında uzman ulusal ve uluslararası isimler tarafından jinekoloji, kadın doğum ve kadın hastalıklarına yönelik merak edilenler ve güncel yaklaşımlar ele alındı.
Kongreye ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve TJOV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Resul Karakuş, kongrede doğum eylem planını bir panel şeklinde ele aldıklarını söyledi.
Türkiye'de artan sezaryen oranları ve üreme hızının düşmesi nedeniyle bu konuları daha fazla gündemde tuttuklarını belirten Karakuş, "Kadın doğum uzmanları, hekimleri ve doğum profesyonelleri, ebeler olarak, ülkemizde gerçekten ciddi bir sorun haline gelmiş olan bu konuları konuşmaya çalışıyoruz. Burada çözüm ve öneriler getirmeye, bilimsel veriler ışığında, Bakanlığımızın yayınlamış, hayata geçirmiş olduğu Normal Doğum Eylem Planı'nı da referans alarak bu konuları çepeçevre detaylı bir şekilde tartıştık, salondan önerilerimizi aldık." diye konuştu.
Karakuş, Türkiye'de üreme hızının düştüğünü, bunun farkında olduklarını, doğum profesyonelleri olarak bu durumun kendilerini de tedirgin ettiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Sezaryen oranlarımız yükseldi, her 10 kadından 6'sı sezaryenle doğum gerçekleştirmektedir. İlk doğumların da ne yazık ki önemli bir kısmı sezaryenle gerçekleşmektedir. Doğum profesyonelleri olarak, tıbbi endikasyonlar dışında sezaryenle doğumu yapmamak ve mümkünse hastayı normal, vajinal doğuma cesaretlendirmek, bilgilendirmek ve doğumu hem anne hem bebek sağlığı açısından güvenli bir şekilde tamamlamak istiyoruz. Gerek asistanları gerek ebeleri gerek kadın doğum uzmanlarını bu konuda bilgilendirmek, yetiştirmek, geliştirmek zorundayız."
Sezaryenin tıbbi gerekçeler dışında bir ameliyat olarak görüldüğünü dile getiren Karakuş, "Bir doğum şekli evet ama ameliyatla doğum şeklidir. Ancak tıbbi gerekçelerle yapmak gerektiğine inanıyoruz. Bütün kitaplarda, literatürde bir hastanın sezaryen olma nedenleri zaten belirtilmiş bir durumdur." dedi.
- "Ülkemizde bu sorunla mücadele edecek olan kişiler doğum profesyonelleridir"
Karakuş, sezaryende kadının ameliyat edildiğini, bunun oldukça ciddi riskleri bulunduğunu ifade ederek, sezaryenin tıbbi endikasyon dahilinde yapılması durumunda sorun olmadığını ancak hem anne hem bebek açısından risk oluşturduğunu söyledi.
Vajinal doğumun çoğu zaman kendi kendine başladığını belirten Karakuş, "Anne ve bebek sağlığı konforu açısından daha iyi olduğunu düşünüyoruz. Normal doğumu gerçekleştirirken de annenin ağrısı olsun, travay takibi olsun, doğumun gerçekleştirildiği ortam olsun bu konuda Bakanlığımızın da direktifleriyle mümkün mertebe anne adaylarının doğum serüvenini daha konforlu hale getirmek için elimizden gelen çalışmaları yapıyoruz." diye konuştu.
Karakuş, ebelerle birlikte bu konuda kadınları bilgilendirmeye ve cesaretlendirmeye çalıştıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bir doğum normal yoldan gerçekleştiği zaman, doğumdan sonra ağrı sorunu olmuyor. Bu çok önemli bir şey. Artık bebek dünyaya geldi, anne tüm enerjisini, zamanını bebeğe ayıracak. Enfeksiyon riski, kanama riski daha az. Anne bebek arasındaki duygusal bağ daha güçlü ve kavuşma süresi daha kısa. Bebeklerde, yeni doğan geçici solunum sıkıntılarını daha az görüyoruz. Bu anlamda ikinci, üçüncü doğumu normal yolla ve daha kolay gerçekleştirme şansı artıyor. Bu bağlam da çok çok önemsediğimiz bir durum. Dünya Sağlık Örgütü'nün de literatüründe bu konudaki verisi, ideali bellidir. Ülkemizde bu sorunla mücadele edecek olan kişiler de doğum profesyonelleridir. Bu yüzden biz vakıf olarak, kadın doğum dernekleri olarak bütün sempozyumlarımızda, kongrelerimizde bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz."
- "Türkiye dünyada bu konuda yüzde 60 oranıyla birinci sıraya yerleşti"
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin ise Türk Jinekoloji ve Obstetri Vakfı'nı bu gibi konular için kurduklarını aktardı.
Türkiye'de şu anda 68 Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağlı eğitim araştırma hastanesi olduğunu, artık bu hastanelerin çok büyük bir güç haline geldiğini anlatan Tekin, çok sayıda hekim ve asistanın bu şekilde eğitimlere katkı sağlayıp, eğitim aldıklarını, dolayısıyla bu eğitim kongrelerinin özellikle onları bir çatı altında toplamasının ayrı bir önem arz ettiğini ifade etti.
Özellikle 3 Ekim'de tanıtımı yapılan, Sağlık Bakanlığınca hayata geçirilen "Doğal Olan Normal Doğum Eylem Planı"na kongrede yer verdiklerini kaydeden Tekin, "Çünkü gerçekten bugün baktığınızda artık Türkiye'de 10 kadından 6'sının sezaryen ameliyatı olduğunu görüyoruz. Bu gerçekten çok yüksek bir rakam. Dünyada bu konuda yüzde 60 oranıyla birinci sıraya yerleşti Türkiye. Bunun için şu anda yapılması gerekenler aslında Sağlık Bakanlığımız, Sayın Bakanımız Prof. Dr. Kemal Memişoğlu tarafından madde madde, 14 madde altında çok güzel sıralandı. Eylem planının hayata geçirilmesi için de start verildi." ifadelerini kullandı.
Tekin, eylem planında olan maddeleri kadın doğum hekimleriyle tartışmak, onlara tanıtmak ve bu konuda yapılacaklara katkılarının ne boyutta olacağını dile getirmenin çok önemli olduğunu söyledi.
- "Kadın doğum hekimlerine de çok fazla görev düşmekte"
Sadece gebe okulu kurarak, hastaneleri anne dostu hale getirip ortamlarını düzelterek bu politikanın yürütülemeyeceğini vurgulayan Tekin, şöyle devam etti:
"Bu konunun esas muhatabı kadın doğum hastalıkları hekimleridir, uzmanlarıdır ve bu konuda eğitim alan asistanlarımızdır. Gençlerin bu konuda çok iyi bilinçlendirilmesi lazım ki bu oranları ileriki yıllarda düşürmesine katkı sağlasınlar. Tabi ki ebesiz doğum olmaz, bir ekip işidir doğum. Ama kadın doğum hekimlerine de çok fazla görev düşmekte. Öncelikle onları ikna etmek de çok önemliydi. Çoğu arkadaşımız hala 'malpraktis' ile ilgili çekincelerden ötürü sezaryene doğru bir yönlenme olduğu konusunda sorularını yönelttiler. Sağlık Bakanlığımızın bu konuda da aslında son 3 yıldır hayata geçirdikleri Mesleki Sorumluluk Kurulu çaba harcıyor. Şu anda normal doğum nedeniyle yaşanan komplikasyonlar nedeniyle hemen hemen hiçbir dosyada soruşturma kararı çıkmıyor. Bu konuda hekimleri çok desteklediklerini biliyoruz."
Tekin, bu konuda biraz da yargının, hakimlerin, savcıların ve özellikle idari mahkemelerin, artık bir halk sağlığı sorunu haline gelen bu konuda kendilerine katkı sağlamalarını beklediklerini kaydederek, "Bugün bir normal doğum nedeniyle açılan davada artık hiçbir hakimin, savcının 'Niye sezaryen olmadın sen, niye doktora sezaryen yapmadınız?' diye bir soru yöneltmesini istemiyoruz. Bu bir toplum meselesi, halk sağlığı meselesi. Bu nedenle de pek çok mecrada konuşulur hale geldi. Çünkü çok yüksek oranlarımız ve bunu ancak bütün kurumların işbirliğiyle ve desteğiyle hep birlikte el ele verirsek başarabileceğimizi düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.