Arama

Sinemanın babası Al Pacino'nun unutulmaz filmleri

Hollywood'un yetenekli ve şöhretli bekârı Alfredo James Pacino, erken yaşta dünyanın en çok tanınan oyuncularından birisi oldu. Kariyerinin henüz başlarındayken bile yeteneği hakkında sinyaller verdi. Bugün bu sinemanın filozof babası Al Pacino’nun, 78’inci yaş günü… Onun unutulmaz filmleriyle birlikte kısa bir yolculuğa çıkıyoruz.

Sinemanın babası Al Pacino’nun unutulmaz filmleri
Yayınlanma Tarihi: 25.04.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 25.04.2018 13:40

Alfredo James Pacino, 25 Nisan 1940 yılında New York, ABD'de doğdu. Hollywood'un baş aktörlerinden olan Pacino, genç yaşta oyunculuk eğitimi almaya başladı ve pek çok oyunda ödüller de kazanarak yer aldı. Broadway'de sahneye çıktığı ilk oyun Does the Tiger Wear a Necktie? ile Tony Ödülü'nün sahibi oldu.

"Ben oyuncuyum, "star" değilim. Starlar Hollywood'da yaşar ve kalp şeklinde yüzme havuzları vardır."

Kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me Natalie oldu. Bu filmdeki performansı ile yapımcılığını Paramount'un üstlendiği, Francis Ford Coppola'nın efsane The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünü oynamaya hak kazandı. Bu filmdeki performansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterildi ve dünya çapında hızlıca üne kavuştu.

BEN, NATALIE (ME NATALIE, 1969)
IMDB: 7.0

Al Pacino'nun kariyerinin ilk filmi. Genç bir kız olan Natalie Miller, koca değil kendini bulmak için evden ayrılır.

ESRAR BİTTİ (THE PANIC IN NEEDLE PARK, 1971)
IMDB: 7.1

Al Pacino'nun keşfedildiği ve hatta Godfather'daki rolünü kapmasını sağlayan film. Needle Park'ta takılan eroin bağımlısı gençlerin hikayesi analtılır. Ufak hırsızlıklar yapan Bobby tam bir bağımlıdır ve Helen'i de zamanla alıştırır. Ancak Helen, bu süreçte eroinle birlikte Bobby'e de bağlanmıştır.

"At gözlüğü takmış insanları oynamayı seviyorum."

BABA (THE GODFATHER, 1972)

Türkiye'de en çok izlenen ve satılan film…

Film, Mario Puzo'nun çok satan kitabından Puzo ve filmin yönetmeni Francis Ford Coppola tarafından sinemaya uyarlanmıştır. 40'lı ve 50'li yıllarında Amerika'sında, bir İtalyan mafya ailesinin öyküsünü anlatır. Don Corleone (Marlon Brandon)'nin kızının düğününü yaparken, ailenin en küçük oğlu, savaş gazisi Michael babası ile barışır. Don Corleone'a yapılan bir suikast girişimi sonucu baba artık işleri yönetemeyecek duruma gelmiştir ve ailenin başına Michael ve ağabeyi Sonny geçerler. Ve Corleone ailesi, diğer ailelere savaş açmaya başlar.

Mario Puzo'nun yarattığı, Francis Ford Coppola'nın 3 bölümde filme aldığı Michael Corleone karakteri, babası büyük patron olan genç bir İtalya'nın ailesine ve tüm suç dünyasına kendisini kabul ettirmesi, yeteneklerini kanıtlaması üzerine kurulu.

KORKULUK (SCARECROW, 1973)
IMDB: 7.4

Filmin başrollerini Al Pacino ve Gene Hackman paylaşıyor. Film, eski bir mahkum olan Max ve karısı tarafından terk edilen, sadece yeni doğan bebeğini görmek isteyen Lionel'in öyküsünü anlatıyor.

SERPICO (1973)
IMDB: 7.8

70'lerin suç şehri New York. Polislere yeni katılan, Frank Serpico diğer polislerden biraz farklıdır. Hippi görünüşlü genç, sakal uzatmaktadır ve şehrin entel kesiminde yaşamaktadır. Onu diğerleri arasında sivrilten asıl özelliği ise rüşvet almıyor olması ve dünyayı daha iyi bir yer yapacağına inanmasıdır. Bu tutumu zamanla suçlu, polis herkesi rahatsız etmeye başlar.

Polisin içindeki çürümüşlüğü büyük bir risk alarak ve canını tehlikeye atarak anlatan gerçek bir isim, Frank Serpico'yu canlandıran Al Pacino, sisteme karşı savaşan bir insanın psikolojisini mükemmel yansıttı. Serpico'nun neredeyse tamamında Pacino'nun yüzünde sisteme karşı çıkma cesaretini ve her an başına bir şey gelebilecek bir insanın korkusunu okuyabiliyorsunuz.

Baba 2 ile üçüncü defa Oscar'a aday gösterilen Al Pacino, 1975 yılında çekilen "Dog Day Afternoon" da, homoseksüel sevgilisinin cinsiyet değiştirme ameliyatının parasını karşılamak için banka soymaya kalkan bir aşığı canlandırdı. Broadway oyunlarına döndü ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu. 1983 yılında Brian De Palma'nın yönettigi, şiddeti bol Scarface (Yaralı Yüz) filminde başrol Tony Montana'yı canlandırdı. Film, sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı.

BABA 2 (THE GODFATHER: PART II, 1974)
IMDB: 9.0

İlk filmin devamı niteliğindeki film. Yine yazar Mario Puzo ve yönetmen Francis Ford Coppola ustaların tornasından çıkmış bir yapım. Altı tane Oscar kazanmıştır. Michael Corleone, NY şehri'nin mafyalarından birinin liderini öldürür ve böylece camia içerisinde saygınlık kazanır. Artık korkulan biridir. Robert De Niro bu filmde, Don Vito Corleone'nin gençliğini canlandırmaktadır. Ve bu performansı ile Oscar kazanmıştır. Eleştirmenlerin görüşüne göre devam filmleri arasında, önceki filmden daha başarılı olan nadir filmlerden biri olarak kabul edilir.

KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON, 1975)

IMDB: 8.0

Gerçek bir olay hakkında yazılmış makaleden esinlenerek yapılmış film. Sonny ve arkadaşı Sal, banka soymaya karar verir ancak yüzlerine gözlerine bulaştırırlar, bankanın kasaları da boştur üstelik. Bir bankada bir gün boyunca süren filmde Al Pacino filmi sırtlamış götürmüştür. Saatler geçtikçe bankanın çevresini polisler donatır ve bu durumda ne yapacağını şaşıran ikili, insanları rehin almaya başlar.

YARALI YÜZ (SCARFACE, 1983)

IMDB: 8.3

Al Pacino'nun oyunculuğuyla kültler arasında yerini alan filmde Amerika'ya gelen göçmenlerden Tony Montana'nın suç dünyası içerisinde nasıl yükseldiğini ve yine aynı sistem tarafından nasıl yok edilmeye çalışıldığı anlatılıyor. Sinema tarihinin en kanlı filmlerinden biri. Başrollerde Al Pacino'ya Michelle Pfeiffer eşlik ediyor.

Küba'dan kaçıp, Miami'de bir kokain imparatorluğunun ortasına düşen Montana'nın nasıl yükseldiğini, yükselirken de giderek kendini nasıl kaybettiğini film boyunca izleriz. De Palma'nın Pacino'ya üst üste verdiği sahneler, zaman zaman karikatüre kaçsa da Al Pacino başkası oynasa çok didaktik olabilecek bir rolü, gerçek hissetmemizi sağlar. Dünyanın dört bir yanında mafya özentilerinin giyimini, hareketlerini taklit ettiği Montana'nın aslında hırsından kendini kaybetmiş, acınası bir karakter olduğunu da filmin sonunda çok iyi aktarır.

Bir süre başarısız filmlerde yer alan aktörün dönüşü, 1989'da çekilen Sea of Love (Aşk Denizi) filmi ile oldu. Film büyük sükse yaptı. 1990'da gösterişli bir gangsteri oynadığı Dick Tracy ile 6. kez Oscar'a aday olan Pacino, aynı yıl "The Godfather Part III" (Baba 3)'de yer aldı.

"Baba 3 büyük bir hataydı. Michael Corleone'yi aklamak için yapılmıştı ve hem ticari kaygılaɾ hem de tipik Amerikan izleyicisi beğenilerine uygun bir senaryoya sahip olan film diğer iki filmin yarattığı saygınlığını ve estetiğini yerle bir etti."

Tekrar uzun süren sessizliğin ardından Scent of a Woman (Kadın Kokusu) filmindeki oyunculuğu ile nihayet Oscar ödülünü kazandı.

KADIN KOKUSU (SCENT OF A WOMAN, 1992)
IMDB: 8.0

Al Pacino kariyeri boyunca aldığı ilk ve tek Oscar'ı bu rolüyle kazanmıştır. Al Pacino bu filmde emekli olmuş kör bir subayı canlandırdı. Pacino, canlandırdığı karaktere hazırlanmak amacıyla 6 ay körler okulunda yaşamış, film çekimlerinde devamlı sabit bir noktaya baktığı için gözleri zarar gördü ve gözlük takmaya başladı. Charlie, özel bir kolejde öğrencidir ve paraya ihtiyacı olduğu için kör bir adama bakıcılık yapmaya başlar. Ancak bu iş sandığı kadar basit olmayacaktır çünkü karşısındaki Emekli Albay Frank, sürprizlerle doludur.

Görme yetisini kaybetmiş huysuz ihtiyar albay Frank Spade'in refakatçisi bir gençle yaptığı yolculuk ve sonunda vardıkları okulun disiplin toplantısı, Al Pacino'ya uzun süredir beklediği ödülleri kazandırdı.

1995'te Michael Mann'in yazıp yönettiği ve Robert De Niro'nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Heat filminde rol aldı. 97'den sonra başarılı filmlerde rol almaya devam etti. Önce Johnny Depp ile Donnie Brasco ve sonra Keanu Reeves ile The Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı) Al Pacino, 1999 yapımı The Insider (Köstebek) ile sinemaseverlerin karşısına çıktı.

BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT, 1995)
IMDB: 8.2

Al Pacino, Robert De Niro, Val Kilmer, Jon Voight, Amy Brennema'ın oynadığı film, suç dünyasını en iyi yansıtan filmlerden biri. Tamamı gerçek mekânlarda çekilmiş filmde, ünlü sokak çatışması sahnesi, Los Angeles'ın en işlek caddesi trafiğe kapatılarak çekilmiş.

Robert De Niro'nun temkinli, planlı, akıllı soyguncusu Neil McCauley'ine karşı, Al Pacino'nun fevri, kuralları pek takmayan, plansız polisi Vincent Hanna… İki dev oyuncunun birlikte yer aldığı sahneler dışında Pacino'nun Hanna karakterini her seferinde üstüne bir tuğla daha koyarak inşa etmesi bir sinemacılık ve oyunculuk dersi gibidir.

ŞEYTANIN AVUKATI (THE DEVIL'S ADVOCATE, 1997)
IMDB: 7.5

Bu filmde başrollerde Pacino'ya, Keanu Reeves eşlik ediyor. Haklı ya da haksız girdiği tüm davaları kazanan Kevın (Keanu Reeves), başarıları ile dikkat çekmeye başlar. Kendisine gelen önemli bir teklifi reddetmez. Yeni şirketinin patronu John (Al Pacino)'dır. Başlangıçta her şey güzel giderken, Kevin'in hayatı yavaş yavaş kararmaya ve eşi Mary (Charlize Theron) ile arası bozulmaya başlar. Zengin ve hırslı patronu John'un pek de anlatılamayacak bir biçimde bu olanlarla ilgisi var gibidir.

Şeytanın hukuk dünyasını nasıl kullandığını anlatan filmde tüm diğer oyuncuları kenarda bırakan bir performans sergileyen Pacino, filmin gerçek başrolü oldu.

KÖSTEBEK (THE INSIDER, 1999)
IMDB: 7.9

Pacino ile beraber Russell Crowe , Michael Gambon , Gina Gershon , Cliff Curtis'in başrolleri üstlenmektedir filmde. Güçlü bir sigara şirketinin yönetim kurulu üyeleri ile araştırma bölümünün başkanı Jeffrey, şirketin uygulamaları konusunda aynı fikirde değildir ve Jeffrey şirketten kovulur. Buna rağmen Jeffrey, insanların sağlığı ile oynayan politikaları eleştirmekten vazgeçmeyecektir. Bunun üzerine birçok tehdit almaya başlar.

"Bir şey bozuk değilse tamir etmeye çalışmayın, sadece yolunuza devam edin."

UYKUSUZ (INSOMNIA, 2002)
IMDB: 7.2

Christopher Nolan'ın yönetmenliğindeki film, Alaska'da genç bir kızın esrarengiz şekilde öldürülmesi ile başlar. Cinayeti çözmesi için Will Dormer ve Hap Eckhart isimli iki dedektif görevlendirilir. Araştırmalar sonucu bir yazar olan Walter Finch'i şüpheli bulurlar ve peşine düşerler. Tam o sırada çatışmaya girecekler ve ortak Hap Eckhart ölecek ve Finch kaçacaktır. Öfkeden kuduran Dormer ise yeni bir yardımcı ile intikam peşinde koşacaktır. Al Pacino ve Robin Williams başrolde.

2003 yılında rol aldığı Angels in America adlı mini dizi 12 dalda Emmy ödülü aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk Emmy ödülünü aldı. Kariyerine aynı hızla devam eden Pacino, hiç evlenmedi. 1996 yılından 2003 yılına kadar birlikte olduğu aktris Beverly D'Angelo'dan 3 çocuğu vardır.

"Kamera yüzümü filme alıyor ama ruhunu yakalayana dek bir filmin bile yok demektir."

ANGELS IN AMERICA (2003)

1980'lerde AIDS salgını çevresinde dönen ve özellikle hastalığın açtığı hukuki açmazlar üzerinden ilerleyen mini dizide Roy Cohn'u oynayan Al Pacino, Meryl Streep ve Emma Thompson gibi oyuncuların da yer almasına rağmen tek başına öne çıktı. Al Pacino'nun karakterlerinin yüksek ikna gücüne kanıt olabilecek önemli bir sahne. Roy Cohn, etik dersi veriyor. (Kaynak: Sinemia, beyazperde)

GALERİ İÇİN TIKLAYIN...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN