İnsanoğlu dünya tarihi boyunca birçok amansız hastalıkla mücadele etti. Bunların çoğu insanlığın azmi karşısında yenildi ve ortadan kalktı. Bugün bu hastalıkların çoğunun adlarını sadece işin uzmanları biliyor. Tarih boyunca "Mahşerin Dördüncü Atlısı" denilen kolera, çiçek, verem, sarı humma, kızamık, cüzam, sıtma, difteri, tifo, tifüs, frengi, grip ve veba gibi bulaşıcı hastalıklar milyonlarca insanın ölümüne sebep olduğu gibi, tarihin gidişatında da birçok önemli değişikliklere yol açtı.
18. yüzyılda savaşlarda 4 milyon, 19. yüzyılda savaşlarda 8 milyon, 20. yüzyılda savaşlarda 115 milyon kişi öldü. Ancak tarihteki salgınlarda, savaşlarda ölenlerden çok daha fazla insan hayatını kaybetti. Üstelik savaşlardaki kayıpların önemli bir kısmı da açlık ve bulaşıcı hastalıklardandır. Birkaç büyük salgında tarihteki bütün savaşlarda hayatını kaybedenlerden daha fazla insan ölmüştür. İşte tarih boyunca yaşadığımız büyük salgınlar:
1720 Marsilya veba salgını.
Milattan Önce 429-426 Atina Vebası: 75-100 bin kişi hayatını kaybetti.
165-180 Antonius Vebası (Galen Vebası): Araştırmacılar, çiçek salgını olabileceğini de söylerler. Milyonlarca kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
541-542 Jüstinyen Vebası: Orta ve Güney Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa nüfusunun yaklaşık yüzde 50'sinin öldüğü rivayet edilir. 25 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
735-737 Çiçek Salgını: Japonya'da nüfusun yaklaşık üçte birinin öldüğü söylenir.
1346-1353 Veba Salgını: "Kara ölüm" olarak anılan veba sonucunda 75 milyonluk nüfusunun üçte birini kaybeden Avrupa'nın ekonomik, sosyal, dinî ve kültürel yapısı değişti.
Amerika Kıtasında Avrupalılar'ın Yol Açtığı Salgınlar: 16. yüzyılda İspanyollar'la başlayan Amerika kıtasının işgali sırasında Avrupalılar çiçek, suçiçeği, kızamık gibi bulaşıcı hastalıkları da yeni dünyaya taşıdılar. Avrupalılar'ın bazen bilinçli bazen de bilinçsiz olarak hastalıkları bulaştırdıkları yerlilerden on milyonlarca insan hayatını kaybetti.
1563 Londra Vebası: Londra nüfusunun tahminen dörtte biri olan 20 binden fazla kişi öldü.
1577-1579 Tifüs Salgını: İngiltere'de nüfusun önemli bir kısmının öldüğü söylenir.
1618-1648 Tifüs ve Diğer Salgınlar: Almanya'da Otuz Yıl Savaşları (1618-1648) sırasında hastalık ve açlıkla birlikte 10 milyona yakın ölüm yaşandı. Bu ölümlerin sadece 350 bini savaştadır.
Fransız Ordusu, Rusya'dan perişan bir şekilde çekiliyor.
1629-1631 Büyük Milano Vebası: İtalya'da tahminen nüfusun yaklaşık yüzde 25'ine tekabül eden 1 milyona yakın insan hayatını kaybetti.
1647-1652 Büyük Sevilla Vebası: Sevilla nüfusunun dörtte biri, bütün İspanya'da ise 500 binden fazla kişi öldü.
1656 Napoli Vebası: Napoli nüfusunun yarısını öldüren salgın İtalya'da yüz binlerce can aldı.
1665-1666 Büyük Londra Vebası: 100 bin kişi, yani Londra nüfusunun dörtte biri hayatını kaybetti.
1679 Büyük Viyana Vebası: 70 binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
1720-1722 Büyük Marsilya Vebası: 50 bini Marsilya'da olmak üzere 100 binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
1770-1772 Rus Vebası: Moskova'da 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
1772-1773 İran Vebası: İran'da yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Sarı Humma Salgınları: 19. yüzyılda İspanya ve Amerika kıtasının değişik yerlerinde yüz binlerce insan öldü.
1812-1820 Veba Salgını: Salgın sırasında İstanbul'da 100 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Osmanlı topraklarında 150 binden fazla kişi vefat etti.
1812-1813 Tifüs ve Dizanteri Salgınları: Napolyon'un Rusya seferi ve Avrupa savaşları sırasında yüz binlerce kişinin bulaşıcı hastalıklardan öldüğü tahmin ediliyor.
1817-1823 Kolera Salgını: Bangladeş'te 6 bin, Java'da 100 binden fazla, Basra'da 15 bin ilâ 18 bin arası insan vefat etti.
1826-1851 Kolera Salgını: Yüz binlerce insan öldü. Kolera yüzünden 1831'de İstanbul'da 6 bin, Hicaz'da 20 bin, 1832'de Fransa'da 100 bin, 1833'te Meksika'da 15 binden fazla, 1846'da Tahran'da 12 bin, 1847'de Hicaz'da 15 bin, İstanbul'da 4 bin 275, Trabzon'da 5 bin 275, 1840'larda Fransa'da 10 bin kişi hayatını kaybetmişti.
1665 Londra veba salgını.
1846-1849 Tifüs Salgını: Kanada, İrlanda gibi ülkelerde on binlerce kişi salgın sonucu hayatını kaybetti.
1846-1860 Kolera Salgını: Rusya'da 1 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
1863-1876 Kolera Salgını: Osmanlı topraklarında çok etkili olan salgında Hicaz'da 30 bine yakın, İstanbul'da 5 bine yakın, Osmanlı'nın güney bölgelerinde ise 40 binden fazla insan vefat etti. Ortadoğu, Afrika, Hindistan, Avrupa ve Amerika'da 500 binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
1881-1896 Kolera Salgını: Bu salgında Avrupa, Amerika, Afrika ve Asya'da yüz binlerce insan öldü. Sadece Osmanlı topraklarında İstanbul'da 3 bin, Hicaz'da 45 bin, Mısır'da 28 bin kişi salgın sonucu hayatını kaybetmişti.
1889-1923 Kolera Salgını: Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika'da 1 milyona yakın insan öldü.
1889-1892 Rus Gribi: İspanyol gribinden önceki en büyük grip salgınında Rusya'da 1 milyona yakın insan hayatını kaybetti.
1889-1896 Difteri Salgını: Bütün ülkelerdeki kayıpları bilemiyoruz. Ancak yüz binlerce insan bu salgında öldü. ABD'de (sadece 10 şehirde) 40.887, Avusturya'da 143.090, Prusya'da 216.073, Norveç'te 9.322, Romanya'da 4.952, Kanada-Ontario'da 4.778, Belçika'da 16.470, İsveç'te 13.860, İngiltere ve Galler'de 44.933, İskoçya'da 8.120, İtalya'da 86.138 ölüm, İsviçre'de 6.131, Fransa'da 32.460, Şili'de 3.458, Danimarka'da (sadece şehirlerde) 5.151, Sırbistan'da 46.891, İrlanda'da 4.314, Hollanda'da 6.705, Avustralya'da 7.889 ve Yeni Zelanda'da 860 kişi öldü.
1918-1919 İspanyol Gribi: Araştırmacılara göre salgın dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ini, yani 400 milyondan fazla insanı etkiledi. İspanyol gribi bütün dünyada 18 ayda 20 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtı. Salgının neticesinde 50, hatta 100 milyon insanın kaybedildiği iddia eden araştırmacılar da vardır.
1914-1922 Tifüs Salgını: Birinci Dünya Savaşı ve Rus İç Savaşı sırasında milyonlarca kişi tifüsten öldü.
1957-1958 Asya Gribi: 1 milyondan fazla kişi salgında öldü.
1968-1970 Hong Kong Gribi: Kovid- 19'dan önceki en büyük salgında 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti.
***
Yeni enfeksiyonlar çağı
20. asra kadar ölümlerin önemli bir kısmı enfeksiyondandı. Aşıların yaygınlaşması ve antibiyotikler, enfeksiyondan ölümlerini azalttı. İnsanoğlu son yarım asırda salgınları unuttu. 2000'li yıllarda karşımıza çıkan Sars, Mers, kuş gribi ve domuz gribi gibi hastalıklar ise geçmişte insanlığın karşılaştığı salgınlar gibi bulaşıcıydılar. Ancak yayılımları sınırlı olunca dünyada etkisi sınırlı oldu. Kovid-19 ise unuttuğumuz bir kâbusu yeniden insanoğluna hatırlattı.
1918'de grip salgınında bir hastane.
Uzmanlar yeni bir salgın için bizi uzun süreden beri uyarıyorlardı. 1918 İspanyol gribine sebep olan virüsün gizemini çözen ve virüs avcısı, virüs dedektifi diye anılan Johan Hultin, 2002 Şubat'ında "Başka bir pandeminin geleceği kesinlikle belli, ancak nasıl olacağını bilmiyoruz. Soru şu: Önceden nasıl uyarılabiliriz?" demişti.
Ülkemizde ise Türkiye'nin önemli enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından Prof. Dr. Recep Öztürk yıllardan beri yeni salgınlara karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili yazdığı yazı ve konferanslarla yeni salgın tehlikelerine dikkat çekti. Ancak bu salgına kadar ne demek istediğini pek anlayan olmadı.
Tarihteki salgınlarla ilgili birçok yazı yazmış ve bu konudaki literatürün de bir kısmını okumuş bir tarihçi olarak yeni bir enfeksiyon çağının başladığını ve Kovid-19'u başka salgınların da takip edeceğini düşünüyorum. İnşallah yanılırım.
Yeni salgınlara karşı hazırlıklı olmalıyız. Bunun için salgın hastalıkların hızla yayılmasına sebep olan kalabalık şehirlerimizi gözden geçirmeliyiz. Şehir politikamızın değişmesi şart. İnsanlar iç içe yaşadıkça her türlü hastalık daha kolay yayılıyor. Ayrıca virüs ve bakteriler üzerine araştırmalar yapan uzman sayımızı artırıp, onlara her türlü imkânı sağlamalıyız. Bunun için de ilk iş olarak Recep Öztürk hocanın yıllardan beri dile getirdiği gibi "Ulusal Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü"nü kurmalıyız. Alanında en yetkin bilim adamlarının çalışacağı bu enstitü, mevcut ve gelecek meselelere çözüm üretmek için önemli bir adım olacaktır.
Sabah- Erhan Afyoncu