Gaza Ruhunun Temsilcileri: Alay Müftüleri

Yayınlanma Tarihi: Mart 18, 2023 14:35 Güncelleme Tarihi: Mart 17, 2025 16:43

Din, vatan ve millet sevgisi ile bağlılığı, orduların savaş meydanlarındaki en güçlü moral kaynağıdır. İnançla yoğrulmuş gaza ruhu, askerleri sadece bir cepheden diğerine değil, zaferden zafere taşıyan en önemli itici güçlerden biridir. Bu manevi kudret, onları her türlü zorluğa göğüs germeye, fedakarlıkta bulunmaya ve nihayetinde zaferi kazanmaya sevk eden en büyük motivasyon kaynaklarından biri olarak tarih boyunca varlığını sürdürmüştür. Sizlere, Araştırmacı/Koleksiyoner Enver Beşinci'nin Alay Müftüleri'ne dair kıymetli bir makalesini sunuyoruz.

Gaza Ruhunun Temsilcileri: Alay Müftüleri

Enver Beşinci
Araştırmacı/Koleksiyoner

Din, vatan-millet sevgisi ve bağlılığı, orduların harp meydanlarında en önemli moral kaynağıdır. İnandıkları gaza ruhu, onları zaferden zafere, cepheden cepheye koşturan en mühim âmillerden birisidir.

Bu rûhû oluşturanlar ise, ordularda din subayları/Alay Müftüleri, Tabur ve Bölük İmamlarıdır. Bu ruha sahip olanlar, karşılarında güçlü ordular olsa ve en zor şartlar altında bulunsalar bile, sayıca ve imkân bakımından kendilerinden daha üstün güçleri bu manevi donanımlarıyla mağlup etmişlerdir. Bütün Müslüman devletlerde olduğu gibi, Selçuklu ve Osmanlı yönetimleri de, ordularını bu ruhla ayakta tutmak için mütedeyyin asker ve zâbitlerde gaza ruhunu bir şekilde teşvik etmişler, onurlandırmışlar, onu canlı tutmayı başarmışlardır.

Bu yazıda, Osmanlı'dan Günümüze İcâzetten Diplomaya koleksiyonumuzda bulunan belge ve materyallerden yola çıkarak Ordularda Din Subaylığı / Alay Müftülüğü, Tabur ve Bölük İmamlığı konusunda özet bilgi ve belgeleri paylaşmak istiyorum. Ancak bundan önce, konunun ehemmiyetinin anlaşılması açısından Gâzâ, Gazi, Alay Müftüsü, Tabur ve Bölük İmamlığı'nın ne anlama geldiğinden kısaca bahsetmeliyiz.

"Gazâ", sözlükte "hücum etmek, savaşmak, yağmalamak; din uğrunda cihad etmek", "gazi" ise, gazâ yaparak savaşta başarı kazanan kimselere verilen şeref unvanı olarak tanımlanır. Gazâ İslâm'da, din için yapılan savaşı ifade eden bir fetih ideolojisidir. Bir gazi devlet olarak kurulan ve bu özelliğini hep sürdüren Osmanlı devlet anlayışında da gaza ruhu, İslam'ın hamisi olarak her türlü zorluğu ve gerekirse ölümü göze alma fedakârlığına verilen isim olmuştur.

💠

Alay Müftüsü Mehmet Rüşdü Askeri Erkânla

Alay Müftüsü Mehmet Rüşdü Askeri Erkânla

Sahn-ı Semân'dan bir "risâle" (tez) hazırlayarak 1910'da mezun olan Hafız Mehmet Rüşdü Efendi, görev yaptığı askerî erkânla birlikte. Soldan sağa: Yüzbaşı Aslan Bey, (...) Alay Müftüsü Hafız Mehmet Rüşdü Efendi, Alay Kâtibi Bitlisli Ekrem Bey.

💠

Önder anlamına gelen "imam", devlet başkanı ve bizim dünyamızda da "cemaatle kılınan namaza önderlik eden kimse" anlamını taşır. Osmanlı toplumunda imam çok geniş anlamları ifade eder. İster sivil ister asker olsun, Osmanlı'da imamlık hizmeti, sahaları itibariyle çeşitlilik göstermiştir. Sivil ve askerî kesimlerde hizmet vermek üzere özel ve resmî kimlikleri içinde toplumda önemli bir yer tutan imamlar, padişah beratı ile hizmete alındıklarından, Osmanlı devlet sisteminde askeriye sınıfından sayılmaktaydılar.

Ordu hizmetindeki imamların vazifeleri, dinî ve millî konularda askerleri bilgilendirmek ve cesaretlendirmek olan bu imamlara, görev yaptıkları yere göre Ocak, Bölük, Tabur, Gemi ve Alay sıfatları verilmiş, onların âmiri olan görevliler de Alay Müftüsü veya Ordu Şeyhi gibi unvanlarla anılmışlardır.

Alay Müftüsü, Alay İmamının üzerindeki rütbeye sahip sarıklı zâbite verilen addı. Teşrifatta binbaşıya denk gelirdi. Taburlarda Tabur İmamı, alaylarda ise Alay Müftüsü bulunurdu. Tabur imamı terfi ederek alay müftüsü olurdu. Osmanlı askerî teşkilatında, ordunun ve askerin maneviyatını yükseltmek, onlara dinî bilgiler ve vaazlar vermek, bazen de teçhiz ve tekfin işleriyle ilgilenmek, alay müftüsünün göreviydi.

Alay müftüleri, bu unvanla ilk defa 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra kurulan Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye alaylarının birinci taburlarında görev yapmaya başlamışlardı. Alay müftüsü protokolde binbaşıdan önce gelir, alay emininin altında, kolağasının üstünde yer alırdı. Bu kurum Tanzimat öncesinde ordu şeyhliği olarak adlandırılıyordu.

Ertuğrul Fırkateyni'nin İmamı

Ertuğrul Fırkateyni'nin İmamı

Osmanlı Bahriyesi hafızasında elemli bir anı olarak yaşayan Ertuğrul Fırkateyni faciasından kurtulan 69 kişi arasında bulunan Gemi İmamı, İmâm-ı sınıf-ı sâlis Şileli Hafız Ali Efendi. (Sarıklı, önünde Gemi Komutanı Miralay 'Tuğamiral' Osman Paşa)

💠

Osmanlı klasik sisteminde var olan pek çok yapı gibi Tanzimat'tan sonra ordu şeyhliği de kaldırılmış, yerine alay müftülüğü ihdas edilmiştir. Bu uygulamanın imparatorluğun yıkılışına kadar sürdürüldüğü, hatta Cumhuriyet döneminde -aynısı olmasa bile- askerlerin din işleri ile ilgilenen subayların istihdam edildiği bilinmektedir.

Osmanlı Devleti'nde, kendilerine üst düzeyde birçok yetkiler tanınan, taşıdığı dinî kimlik münasebetiyle saygı ve itibar gösterilen müftüler, alay müftülüğü dışında, askeri alanda ayrıca birçok önemli görev ve hizmetler yerine getirmişlerdir. Dar-ı Şura-yı Askeri, Tophane-i Amire, Hassa Ordusu Meclisi, Dersaadet Ordusu Meclisi gibi meclislerde görev almışlardır.

💠

SELÇUKLU'DAN, OSMANLIYA

Geçmişte, Batılı/Haçlı işgalcileri zamanından itibaren, İstanbul'un Fethi, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'na kadar birçok savaşta, ordu içinde bulunan din subayları, cephede askerlerle beraber omuz omuza savaşmışlardır.

Görevleri gazâ ve barış zamanında subay ve askerlerin dini bilgilerini güçlendirerek, Kur'an-ı Kerim, ilmihal bilgilerini içeren dersler vermek, vaaz ve nasihatte bulunmak olan bu imamların görevi, askerleri cihat ve gazâya teşvik ederek, maneviyatlarını olabildiğince yüksek tutmaktı. Osmanlı Devleti, ordusunu kurmasıyla Selçuklu'da aynı görevi yapan "Müzekkerler" yerine "İmam-ı Hazret-i Ağası" başka bir ifade ile "Ordu Şeyhliği" adlandırmasıyla aynı işlevi devam ettirmiştir.

💠

YENİÇERİ OCAĞI'NDA İMAMLAR

Osmanlı askerî teşkilâtında alay müftüleri ve tabur imamları uygulamasının, değişik adlandırma ile ilk defa Fatih Sultan Mehmet döneminde (1444-1481) kurulan Ordu Şeyhliği makamıyla başladığı söylenmektedir. Rivayete göre Yeniçeri Ocağı'nın kuruluşunda Hacı Bektaş-ı Velî (veya ona mensup bir zat) bu orduyu dua ederek kurmuş ve adını da Yeniçeri olarak vermişti.

Görevlendirilen bölük imamlarının başında Büyük İmam olarak vasıflandırılan imam vardı. Ocaktan yetişmiş olan ve amir konumunda olan bu zat, zaman zaman bölük imamlarını bir araya getirip bilgilendirir, bir anlamda hizmet içi eğitimlerini sağlardı.

Yine bu görevli, ayda bir kere Sadrazamın huzuruna çıkar, bayramlarda da padişahın muayede (bayramlaşma) merasiminde hazır bulunurdu.

Yeniçeri Ocağı'nın ilk dönemlerinde, ocak imamına "İmam-ı Hazret-i Ağa" veya "Ocak İmamı" denirdi. Bu makama Ocak'tan yetişen, Orta Camii'ndeki müderristen ders alan, "Ağa Kapısı Camii'nin beş müezzininden en yetkilisi tayin edilir ve tayin edildiği "Orta"nın komutanı sayılırdı. Beş vakit namazda Yeniçerilere imamlık eder, sefere Yeniçeri ağasıyla beraber katılırdı. Teşrifatta daima Yeniçeri ağasının yanında yer alırdı. Yeniçeriler içinde bulunan hafızlar, Yeniçeri ocağının camiinde yine Yeniçeri olan müderrislerden ders görürlerdi.

Birliklerin büyüklüğüne göre adlandırılan alay-tabur veya bölük imamları askerlere, Kur'an-ı Kerim, Şifâ-i Şerîf, Buhârî-i Şerîf, Salât-ı Münciye ve Birgivi Risalesi okurlardı.

Özellikle Birgivi Risalesi (1523-1573) Osmanlı Sünni İslam geleneğinde itibarlı bir konuma sahipti ve gündelik yaşamı düzenleyen ahlâki kaidelere yaptığı güçlü vurgu nedeniyle sade dille yazmış bir tür kısa ilmihal niteliği taşır.

II. Mahmud döneminde, yine askerlerin talim ve terbiyesi kapsamındaki dini eğitim için faydalı olabilecek bir başka el kitabı da İmamzâde Esad Efendi (ö. 1851) tarafından şerh edilen ve çokça basılıp dağıtılan Dürr-i Yektâ adlı eserdir.

💠

KIYAFETLER

Alay imamları haki cübbe ve sarık giyerken, Bahriye imamları siyah renkli cübbe ve sarık giyerler, kollarında rütbesini gösteren sırmalı şeritler taşırlardı.

MEHMET RÜŞDÜ EFENDİ'NİN SARIK VE FESİ

Dâire-i Umûr-ı Askeriyye'de Askerî Alay Müftülüğü imtihanı'na girerek kazanan Mehmet Rüşdü Efendi'nin görev yaptığı Van 29. Alay 3. Taburu İmametinde kullandığı Sarık ve Fesi.

💠

DUALARLA CEPHANE ÜRETİMİ

Devlet, sadece muvazzaf birliklerde değil, teknik sınıflar, askeri hastane, mektep ve ordunun savaş teçhizatını imal eden tüm tesislerde, Baruthâne-i Âmire, Tophâne-i Âmire ve Tersâne-i Âmire gibi cephane üretim yerlerinde de alay müftüsü veya tabur imamları bulundururdu. Çalışanlarla bir arada bulunan bu imamlar, üretimde bir aksilik çıkmaması için kontrollerde bulunur, topluca belirli makamlarda dua ederlerdi.

💠

lll. SELİM DÖNEMİ VE PRUVA'DA EZAN

Sultan lll. Selim'in (1789-1807) Yeniçeri ocağı yerine kurduğu Nizam-ı Cedid adlı yeni ordu (1793) için çıkartılan nizamnâme ile her saf tabur için bir mektep açılması zorunlu tutulmuş, burada askerlere her gün Kur'an-ı Kerim ve ilmihal dersleri verilmesi öngörülmüştü. Donanma-yı Hümayun içinde bu gelenek Kadırga, Kalyon, Korvet ve Firkateynlerde devam etmişti. Buralarda görevli gemi imamı, sabah ezanından bir saat evvel uyanır, abdestini alıp hazırlıklarını yapar ve sesi güzel olan bir eri, pruva (gemilerde en ön, baş kısmı/direği) çanaklığına çıkararak sabah ezanını okuturdu. Gemi mürettebatı güzel havada güvertede veya top ambarlarında namaz için toplanırlardı. Gemi imamı, Seyir Subayı ile görüşerek kıble istikametini öğrenir, namaz tamamlanıncaya kadar rotanın aynı kalması sağlanırdı.

1907 tarihli Bahriye Salnâmesi'nden anlaşıldığına göre, bu tarihlerde donanmadaki imamların sayısı, 13'ü sınıf-ı evvelden, biri sınıf-ı sânîden ve 20'si sınıf-ı sâlisten olmak üzere toplam 44 kişiden oluşmaktaydı.

İMAMLARIN KIYAFETLERİ

Alay imamları haki cüppe ve sarık giyerken, Bahriye'de gemi imamlarının cüppe ve sarığının rengi siyahtı. Kollarında rütbesini gösteren sırmalı şeritler bulunurdu. Gemi imamlarının cüppelerinin kollarında iki, müftülerin kollarında üç şerit olurdu.

💠

GAYRİMÜSLİM ASKERLER SORUNU

İstisnai durumlarda gayrimüslimlerden oluşan birliklere de, Müslümanların tabur imamı gibi din adamı istihdamı gündeme gelmişti. Mesela, Silistre'deki Kazak süvari birliğinde maaşlı rahiplerin istihdamı öngörülmüştü. Ancak, bu planların pratiğe tam olarak geçtiğini söylemek zordur. Yine 1847'de, Kaptan-ı Derya Halil Rıfat Paşa'nın donanmadaki Hristiyan Osmanlı neferleri için papaz tayini teklifi, dönemin şeyhülislamının görüşü alınarak reddedilmişti. Hatta tabur imamlığı, Osmanlı ordusunun Müslüman kimliğinin ana sembollerinden biri olmuş, gayrimüslimlerin askere alınmamasının temel gerekçelerinden biri olarak gösterilebilmiştir. Bu yönde yapılan en güçlü vurgulardan biri, bu meselede devletin resmi bakışını yansıtan Ahmed Cevdet Paşa'dan gelmişti. Sayısal olarak asker sıkıntısı yaşanan Kırım Harbi seferberliğinden itibaren gündeme gelen, gayrimüslimlerden de asker alınması gerektiğine dair tartışmalarda Ahmed Cevdet Paşa son derece statükocu bir tavır almış ve tezini de ordudaki din adamlılığı müessesesi üzerine bina etmişti.

💠

PEYGAMBER (SAV) OCAĞI'NDA DUA

Peygamberimizin (sav) cihad/savaş önceleri yaptığı "Ey Allah'ım, senden ahdini, vaat ettiğin yenme yardımını dilerim. Ya Rab, sen göstermeseydin biz doğru yolu bulamazdık, sadaka veremez, namaz kılamazdık. Bize güç ve kudret ver. Düşman ile karşılaştığımız zaman direnme gücümüzü artır. Çünkü düşman bize zulüm etti. Üzerimize geldi. Fitne verince biz ondan çekindik. Ey Kur'an'ı indiren Rabbim, ey hesabı çabuk olan Allah'ım! Bu düşman topluluğunu yok et. Ey Allah'ım, düşmanı kır. Düşmanları yerinden oynat. Bizim karşımızda duramasınlar. Biz senin kullarınız. Onlar da senin kullarındır. Biz de senin elindeyiz. Onlar da senin elindedir. Ey Allah'ım! Düşmanlarımızı kahreyle ve bizi muzaffer kıl. Amin..." şeklindeki dua, zaman içinde askerliğin Peygamber Ocağı olarak adlandırmasını, askere manevî bir koruyucu zırh olma hissiyatının pekişmesini sağlamıştır.

Askere Din Kitap kapağı

© İcazetten Diplomaya Enver Beşinci Koleksiyonu

Askere Din Kitap kapağı:

Diyanet İşleri Reisi Ahmet Hamdi Akseki'nin "Askerin Din Kitabı" adlı eserin girişinde şu ifadeler dikkat çekicidir. "Askere Din Dersleri adıyla yazdığım eser kabul edilerek basıldı ve 'Erkânı Harbiyei Umumiye Riyaseti / Genelkurmay Başkanlığı' tarafından orduya dağıtıldı. Ordunun maneviyatı üzerinde pek iyi bir tesir yaptığı görülen [...] bu eser, okuyucularına dünyadan el etek çektirecek ve yalnız kabrin ötesini düşündürecek değil belki onları mevlâsına olduğu kadar dünyasına, yurduna ve yuvasına da sımsıkı bağlayacaktır."

💠

ÇANAKKALE'DE ŞEHİT İMAMLAR

Tabur imamlarını, gaza ruhuyla Peygamber ocağı olan ordu içinde Çanakkale Savaşı'nın birçok siperinde de görebiliyoruz. Muharebeler esnasında ellerinde Mushaf/Kur'an-ı Kerim olduğu halde yüksek sesle tekbir getirerek ilerledikleri, bununda karşı tarafa büyük bir korku ve heybet verdiği, ecnebi askerlerin günlüklerinde yer almaktadır. Bu imamlar yanlarında özenle taşıdıkları mataralarındaki Kâbe-i Şerif'ten getirilen zemzem suyunu şehadete eren askerlere içirerek ebedi aleme yolcu ederlerdi. Tanin gazetesinin 29 Haziran 1331/12 Temmuz 1915 tarihli nüshasında yer alan başka bir hatırada, Arıburnu'nda bir tabur imamının bir elinde kılıç, diğer elinde Kur'an olduğu halde askerlerin en önüne geçip tekbir getirerek bir İngiliz birliğini geri çekilmek mecburiyetinde bıraktığı yazar.

Çanakkale savaşlarında 19. Tümen Komutanı olarak görev yapan Yarbay Mustafa Kemal'in, 18 Mayıs 1915 tarihli emrinde, ertesi gün yapılacak taarruzda kesinlikle uyulmasını istediği emirlerinden birisi de, tabur imamlarının birinci hatta bulunmaları ve erlerin manevi kuvvetini arttırarak cesaretlendirip teşvik etmeleridir. Çanakkale Savaşı'nın en yoğun yaşandığı, 8 Ağustos 1915 günü, Çanakkale Boğazı'nda bir İngiliz denizaltısının batırdığı Barbaros Hayreddin zırhlısında verilen şehitlerden biri de, gemi imamı Tataylı Süleymanoğlu Mehmed Efendi idi.

Savaşın en ön saflarında bulunan imamlara bir başka örnek de, 73. Alay Müftüsü Ali Rızâ Efendi'dir. Çarpışmaların en fazla kızıştığı anda, askeri düşmana karşı cesaretlendirme anında, bir anda düşmanın makineli tüfek ateşiyle şehitlik mertebesine ulaşmıştı.

© İcazetten Diplomaya Enver Beşinci Koleksiyonu

Alay Müftüsü Sokağı

Osmanlı Devleti'nde orduyu oluşturan alaylarda, arabacı, piyade, süvari, tabur gibi birimlerde birer Alay Müftülüğü olurdu. Bunlardan birinin müftüsü de Hoca İsmail Efendi'dir. I. Dünya Savaşı'na "97. alay müftüsü" olarak katılmış ve 1915 yılında cephede şehit düşmüştü. O günlerin anısına, Fatih Belediyesi onun yaşadığı sokağa adını koydu. "İcâzetten Diplomaya" Koleksiyonumuzda bulunan ilk emaye sokak tabelası "Alay Müftüsü Sokağı", Fatih'in Seyit Ömer Mahallesi'ndedir. Fındıkzade'deki Çukurbostan diye bilinen ve Bizans'ın 6. yüzyıldan kalma açık su sarnıcının (Mokios) batısında, Ziya Gökalp Caddesi'yle, Cevdet Paşa Caddesi arasında yer alır.

💠

MAAŞLARI

Tabur imamlarının maaşları, 1827 yılında 160 kuruş, 1869'da 250 ve Osmanlı'nın en zor yılı olan 1914'e gelindiğinde 900 kuruş olmuştur. (Aynı tarihte bir mülazım-ı evvelin maaşı 800 kuruştur)

💠

DÜNYA ORDULARINDA DİN SUBAYI

Günümüzde güçlü orduların tamamında din subaylığı görevi vardır. Türkiye'nin önemli askeri uzmanlarının oluşturduğu Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırma Merkezi'nin (ASSAM) hazırladığı "Asker ve Manevi Değerler" raporunda, kendisini laik olarak tanımlayan Batı ülkeleri, başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İsviçre, Norveç, Hollanda, Avusturya, Danimarka, Avustralya ve Belçika ordularının tamamında din subaylığı kadrosuna ciddi biçimde yer verildiği tespiti yer alıyor. Raporda, geri kalmış ve 'dinsiz' vasıflı sadece 21 ülkenin ordusunda din subaylığının bulunmadığı belirtilmektedir.

Aynı rapora göre ABD'de 1776 tarihinden beri din subaylığı birimi aktif. İkinci Dünya Harbinde ABD ordusunda 8 bin 896 Din İşleri Subayı vazife almış. Halen Amerikan ordusunda teğmenden tümgenerale kadar muhtelif rütbe ve kademelerde vazife gören Din İşleri Subayları bulunuyor. 'Laik' Fransa'nın Kara Kuvvetleri Teşkilatı'nın Ordu, Kolordu, Tümen kuruluş şemalarında ve hizmet müdürlüklerine bağlı olarak Din İşleri Subayları mevcuttur.

Ordunun manevi inanç bakımından eğitilmesi ve güçlendirilmesinin, onun düşman karşısındaki etkisini kat kat artıracağı açıktır. Sâmiha Ayverdi de Milli Kültür Meseleleri ve Maarif Davamız kitabında bu konu hakkında şunları yazmıştır:

"Askere verilecek kültürün gayesi, kuru bir harb san'atı olamaz. İnsanlar makineleşir[...]. Onun için çare [...] askerin yüksek seviyeli bir vatan ve iman heyecanı ile yetiştirilmesidir. Ecdadımız bu gayeye varmak için mânevî terbiyeye büyük önem vermiş ve [...] zaferden zafere koşmuştur. Bugün modern dünya orduları dahi aynı yolda yürümekte, aynı usûle başvurmaktadır. Lazım gelen, Mehmetçiği, asırlar boyu seve seve şehadete sevk etmiş olan din sevgisini ve din adamlarımızı yeniden ordunun içine sokmak, Tabur İmamlığı, Alay Müftülüğü gibi müesseseleri ihyâ eylemektir."

RİZE ULEMASINDAN ALAY MÜFTÜSÜ MEHMED RÜŞDÜ EFENDİ

Sahn-ı Semân'da bir "risâle" (tez) hazırlayarak 1910'da mezun olan Hafız Mehmet Rüşdü Efendi, Dâire-i Umûr-ı Askeriyye'de Askerî Alay Müftülüğü imtihanı'na girerek kazandı. İlk görev yeri olan Van'a 29. Alay 3. Tabur İmametine Sultan Mehmed Reşâd'ın 1910 tarihli berâtıyla tayin edildi. REVAK, Rize Defteri, SÜLEYMAN ZEKI BAĞLAN

💠

YENİDEN, YENİLENMEYE

Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında, her cephede büyük fedakârlıklar gösteren ordumuz ve milletimiz, sonraki yıllarda maalesef uzun süre, yeme içme gibi doğal bir ihtiyaç olan dinî inanç ve ibadetleri konusunda yasaklara ve ihmallere uğramıştır. Bu durum ordu içinde dinî inanç ve duyguların zayıflamasına yol açmış, Türk ordusu ve milletinin bu ihtiyaçları kötü niyetli insanların eline kalmıştır. Ayrıca dinî kurumların kapatılması ve din görevliliği kadrolarının resmen kaldırılması neticesinde doğan eksiklik, milletimizi doğru bilgi yerine hurafe ve batıl inançlara götürmüş ve gerçek dinî inanç sahipleri oldukça azalmıştır. Bunu fırsat bilen dış kaynaklı terör örgütleri din kisvesi veya birtakım hurafe ideolojiler altında kendini bilmezlerin kandırılmalarına sebep olmuş ve zaman zaman öz vatanını istilayı dinî veya ideolojik bir hedef olarak göstermişlerdir. Bunun en son örneği de, kahraman Türk milleti tarafından etkisiz hale getirilen 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimidir.

Alay İmamının Kimliği

Osmanlı Ordusunda Ağır Topçu sınıfında Alay İmamı olan Ahmet Efendi oğlu 1862 doğumlu Erzurum'lu Ahmet Sabit Efendi'nin hüviyet varakası.
Evli ve yedi erkek evladı olan alay imamı, bir erkek bir de kız iki torun sahibiydi.

💠

İMAM YERİNE, MORAL SUBAYI

Ordu'da din hizmetlerini Tabur İmamı ve Alay Müftüsü kadrosuyla yerine getiren görevlilerden, Cumhuriyetin kurulmasıyla görev sürelerini dolduranlar emekliye sevk edilmişlerdir. NATO'nun kurulması sonrası, uyum yasaları kapsamında tekrar gündeme gelen bu konuda yeni bir adlandırmayla İmam yerine Moral Subaylığı kullanılmaya başlanmıştır. Örneği aşağıda belgelerde görüleceği, emekliliği gelmiş 2. sınıf askeri hastane imamı Osman Nuri Özkul'un görev süresi uzatılarak, askeri tesislerde dini moralin yüksek tutulması yoluna gidilmiştir.

© İcazetten Diplomaya Enver Beşinci Koleksiyonu

Bugün Millî Savunma bünyesinde Türk silahlı kuvvetleri, alanında yenilenmiş haliyle, uzman ve yetenekli tabur ve alay imamları ile alay müftüleri işlevini, geçmişte yapılan örnekten yola çıkarak başlayabilmişse, bu başarılarının Çanakkale ve diğer zaferlerde olduğu gibi, güncel daha büyük kahramanlıklara varacağına inanıyoruz. Aradan geçen yarım asırdan sonra günümüzde, "Din İşleri ve Moral Subaylığı" adı altında kurulan birim, Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde 2022 yılından bu yana ordumuzda varlığını sürdürmektedir. Bu sayede fıtrî ihtiyaç olan dini ve milli duygular doğru olarak verilerek ordumuzun batıl inanç ve hurafelerden korunabileceği düşünülmektedir. Neticede terör örgütlerinin din kisvesi veya çeşitli isimler altında batıl ideolojiler insanların duygularının sömürmesi ve hain emeller uğruna kullanılmaları da önlenmiş olacaktır.

Kaynakça:
  • Abdulkadir Özcan, "Gazi", TDV İslam Ansiklopedisi.
  • Ahmet Sinan Kara, Osmanlı Devleti'nin son Yüzyılında Müftülük: Müftülerin Eğitim, Tayin, Azil ve Sosyal Hayattaki Konumları, Yüksek Lisans Tezi, 2011.
  • Ateş Cansu, "Maneviyatın Temeli Alay İmamları", https://csatt.org/maneviyatin-temeli-alay-imamlari/
  • Bağlan, Süleyman Zeki, "Rize Ulemasından Dedem Mehmed Rüşdü Efendi", Rize Defteri 5, Revak Yayınları No 9, İstanbul 2021, s. 108-117.
  • Beşinci, Enver-R. Sertaç Kayserilioğlu, "Bir Hilal Uğruna Birlikte Şahadet Sergisi" tanıtım kitapçığı, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, 2017.
  • Cemal Kafadar, "Gazâ", TDV İslam Ansiklopedisi.
  • Derin Tarih, sayı: 104, Kasım 2020.
  • Ekinci, Ekrem Buğra, "Osmanlı Ordusunda İmam ve Müftü Subaylar", www.ekrembugraekinci.com
  • Emrullah Yüksel, "Birgivî," TDV İslam Ansiklopedisi.
  • Harp Tarihi Arşiv no:6/358, Harp Ceridesi 19
  • İmamı Birgivî, Risâle-i Birgivî (Müminlere Nasihat), Bedir Yayınevi, 1964.
  • Kara, İ. (2007, Ekim). Askere Din Dersleri: İyi Asker, İyi Müslüman Olur. Toplumsal Tarih,
  • Kazıcı, Ziya, "Alay", TDV İslâm Ansiklopedisi.
  • Kazıcı, Ziya, "Osmanlılarda Şeyhülislamlık Müessesesi", Diyanet ilmi Dergi, XXXV, (Ocak-Şubat-Mart 1999)
  • Kocaoğlu, Burak, "Osmanlı Ordusu'nda Maneviyatı Yükseltici Bazı Ritüeller (1787 1858). journal of history school, 46, 1471-1489, (2020).
  • Mustafa Kara, Bursa'da Tarikatlar ve Tekkeler, Uludağ Yayınları, Bursa 1990.
  • Mustafa Sabri Küçükahçı, "İmam", TDV İslam Ansiklopedisi.
  • Pakalın Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözcüğü, M.E.B İstanbul,1993
  • Şahin, Haşim, "Bektaşî İdik Balım Sultan'dan Evvel...", Aktüel Tarih Dergisi, Sayı 4 Eylül 2022.
  • Tanrıverdi, Adnan, "Asker ve Manevi Değerler, 02.04.2015.assam.org.tr . Erişim: 3 Şubat 2023.

KAYNAK: https://www.icazettendiplomaya.com/makaledetay/19/gaza-ruhunun-temsilcileri-alay-muftuleri

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
>