◼ Öncelikle Daru'l-Hikmeti'l-İslâmiye tam olarak ne anlama geliyor, kısaca bunu açıklamaya ve kitap bize ne anlatıyor özet olarak sunmaya çalışalım.
📌SON DEVRİN İSLAM AKADEMİSİ NEDİR?
Son Devrin İslam Akademisi "Daru'l-Hikmeti'l-İslâmiye" yakın tarihimizin karanlıklar içinde bırakılan bir cephesine, kıtalara hükmeden bir imparatorluğun, Devlet-i Aliye-i Osmâniye'nin kaderini elinde tutanların, yalnız kuvvete değil, aynı zamanda hakka, hakikate ve hikmete dayanmanın gereğini hissederek kurdukları bir İslam Akademisi olan Dâru'l-Hikmeti'l-İslamiye'nin tarihçesini anlatıyor.
Son Devrin İslam Akademisi'nde; Dâru'l-Hikmeti'l-İslamiye'nin neden ve nasıl kurulduğunu, ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu, Osmanlı İmparatorluğu çevresi içinde bu vazifeyi üstlenebilecek şahsiyetler arasından seçilen on müstesna âlimin kimler olduğunu ve daha sonra bu müessesede kimlerin vazife aldığını göreceksiniz. Mehmed Akif, İzmirli İsmail Hakkı, Şeyhülislam Mustafa Sabri ve yakın tarihimizin diğer önemli simalarının medreseyi ihya etme yolundaki olağanüstü çabalarının belgelere dayalı tarihine bu kitap ile ulaşabilir, kütüphanenize ekleyebilirsiniz.
(x)Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın…
📌DARU'L-HİKMETİ'L-İSLÂMİYE'NİN AMACI NEYDİ?
◼ Daru'l-Hikmeti'l-İslâmiye, 12 Ağustos 1334 yani 25 Ağustos 1918'de 5. Mehmet Reşat ve Şeyhülislam Musa Kazım Efendi'nin zamanında kuruldu. Amacı, İslam'a karşı yapılan zararlı davranışları, İslam ahkâmına göre karşılamak ve cevaplamaktı. Ayrıca yabancıların sorduğu sorulara da cevap veren bu teşkilat, her Müslümana gerekli açıklamaları doğru şekilde yapmak için çaba gösteriyordu.Bu sayede halk, yapılan reformların günlük hayatta karşılarına çıkan yansımalarına karşı yeterli donanım ve eğitime sahip olacaktı.
◼ Kısaca Batı hayranlığının revaçta olduğu bir dönemde ahlak ve imanı elde tutmak bu teşkilatın en önemli vazifelerinden biriydi.
(x)5. Mehmet Reşat: 2 Kasım 1844'te Çırağan Sarayı'nda doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Gülcemal Kadınefendi'dir. Saray geleneklerine göre yetiştirildi. Arapça, Farsça ve bazı şer'î bilgiler öğrendi. Tahta çıktığı vakit altmış beş yaşındaydı. V. Mehmed Reşad meşrutiyet padişahlığını hiçbir şeye karışmamak şeklinde anladığından, devlet işlerine hemen hiç karışmazdı. Anayasanın padişaha tanıdığı yetkileri dahi kullanmak istemezdi. Onun dönemi Osmanlı Devleti'nin devamını sağlamak için yapılan son deneme oldu.
(x)Şeyhülislam Musa Kazım Efendi: 1275'te (1858-59) Erzurum'un Tortum ilçesinde doğdu. İlk öğrenimine memleketinde başladı. Selâhaddin Ali Şuûrî Efendi olmak üzere çeşitli hocalardan ders aldı. 1888'de icâzet aldı. Aynı yıl açılan imtihanı kazanarak müderris oldu ve Fâtih Camii'nde ders vermeye başladı. Onun dönemindeki önemli faaliyetlerden biri yeni ortaya çıkan bazı dinî meselelere cevap vermek ve İslâm'a muhalif cereyanlarla mücadele etmek amacıyla 25 Şubat 1918'de Şeyhülislâmlığa bağlı Dârü'l-hikmeti'l-İslâmiyye'nin kurulmasıdır.
📌İLMÎ VE AMELÎ GÖREVLERİ
◼ Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Nizamnâmesi'nde belirtilmiş olan bu kuruluşun yaptırım gücü yoktu. Halledilmesi gereken konuları şeyhülislâmlığa, adliye nezâreti ve polis müdüriyetine bildirmek üzere yazışmalar yapıyor ve dinî konuları açıklayıcı beyanlarda bulunuyorlardı.
◼ Teşkilat, Bâbıâli'ye bazı *takrizler yazmış, gençlerin davranışları ve İslâm ahlâkına aykırı çeşitli olay ve durumlar hakkında beyannâmeler yayımladı. Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye yaptığı çalışmalarda gençlere de çok önem verdi. Gençlerin her şeyden önce - yüzeysellikten uzak- dindar olmalarının gerektiğini savundu.
(x)Takriz: Bir eserin takdir ve tahsin edildiğini bildiren yazı yazmak.
◼ Bu müesseseye İslam Akademisi veya Yüksek İslam Şurası adını da verebiliriz. Kuruluşu ile son derece faydalı ve o nispette hizmetleri olmuş bir teşkilattır. Çünkü son devirlerde cereyan eden hadiseler ve İslami müesseselerin istediği dinamizmi ortaya koymak için lüzumlu çalışmalar bu teşkilat ile bir nebze olsun telafi edilmeye başlanmıştı.
📌DARU'L-HİKMETİ'L-İSLÂMİYE NASIL VE NE ZAMAN KURULDU?
◼ Osmanlı Devleti'nin son döneminde Batı'dan alınan etkileşimle birlikte İslam'a karşı olan fikir ve fikir akımları vardı. Bu yüzden bu teşkilat kurulurken başta Meclis-i Mebusan ve Meclis-i A'yan (Senato) olmak üzere bazı gruplar Daru'l-Hikmeti'l-İslâmiye'nin kurulmasını gereksiz buldu ve karşı çıktı. Başlangıçta teşkilata tâyin olunanlar 28 kadardı. Ayrıca bu teşkilatta görev yapabilmek için üç komisyondan (fıkıh, ahlâk ve kelâm) birinde, ilmî bir kariyere sahip olması gerekiyordu. Bu zor şartlara rağmen teşkilat kurulmuş ve mücadelesine başlamıştı.
Resmi açılışı 12 Ağustos 1918'de Şeyhülislâm Mûsâ Kâzım Efendi tarafından yapılan bu kurumun çalışma tarzına ait otuz dokuz maddelik iç nizamnâme mahiyetindeki Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Nizamnâmesi ise 14 Kasım 1918'de çıkarıldı.
◼ Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye adında bir teşkilatın kurulması ile ilgili müzakereler Meclis-i Mebûsanda (Rumi) 21 Kânun-u Sâni 1334 yani 21 Ocak 1918 tarihinde Hacı Adil Bey başkanlığında yapıldı. Meclis-i Mebûsan'da kabul edilen kanun teklifi sonrasında Meclis-i Âyana geldi.
◼ Yapılan tüm muhalefete rağmen Meşihat Kurumuna bağlı olarak kurulması planlanan kurum hakkındaki kanun teklifi 25 Şubat 1918 günü Meclis-i Âyanda görüşülerek kabul edildi. 5 Mart 1334/1918 tarihinde padişah VI. Mehmed Vahîdüddin iradesiyle yürürlüğe kondu. 12 Ağustos 1918 tarihinde resmî olarak açılışı yapıldı.
DARU'L-HİKMETİ'L-İSLÂMİYE NASIL KAPANMIŞTIR?
◼ Kuruluş tarihi olan 1918'den 1922'ye kadar dört senelik bir faaliyeti oldu. Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye çalışmalarını sürdürürken 1922 yılında, Elmalılı Muhammed Hamdi ve Mehmed Âkif başta olmak üzere bazı üyelerin Anadolu'ya geçip Ankara'da görev almaları üzerine dağıldı, 21 Ekim 1922'de yapılan son toplantı ile ilmî faaliyetlerine son verildi.
◼ Zaten yeni rayına oturmaya başlayan teşkilat daha doğmadan ölmüş bulunuyordu. Bu nedenle unutulmaya yüz tutmuş olan Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye'yi benim gibi genç nesillere tanıtabilmek ve edindikleri çalışma tarzları hakkında fikir verebilmek hepimizin üzerine düşen bir görev olmalı. En azından üzerimize düşen sorumluluklardan bir tanesini yapmış oluruz. Bu yüzden teşkilatı tanıyıp üyelerini rahmetle anmak boynumuzun borcudur.
📌DARU'L-HİKMETİ'L-İSLÂMİYE ÜYELERİ KİMLERDİ?
◼ Teşkilata tayin olunan âzalar şöyleydi:
Bergamalı Cevdet: Cevdet Efendi Arapça ve Farsça'yı iyi bilen, dinî ilimlerde mütehassıs, aynı zamanda edebî mâlûmat sahibi bir kişiydi. İbnülemin Mahmud Kemal onu kısa boylu, tıknaz, kısa sakallı, bir gözü sakatça, zeki, latifeden hoşlanan, kahkahası bol bir zat olarak tanıtır.
Arabgirli Hüseyin Avni: Arapkir'in Hezenek mahallesinde doğdu (Ocak 1864). Babası, Arapkir ulemâsından Molla Hasan olarak tanınan Kara Mehmed oğlu Hasan Fehmi Efendi'dir. Şeyhülislâm Üryânîzâde Ahmed Esad Efendi zamanında açılan ruûs imtihanında başarı göstermesi üzerine kendisine dersiâm unvanı verildi ve Beyazıt Camii'nde ders okutmaya başladı. Padişah tarafından altın liyakat madalyası ile taltif edildi.
Şevketî: Süleymaniye Medresesi İlm-i Nefs ve Ahlak Müderrisi.
Muhammed Hamdi: Antalya'nın Elmalı ilçesinde doğdu. 1904 yılında girdiği ruûs imtihanını kazandı. Bu sırada devam ettiği Mekteb-i Nüvvâb'ı birincilikle bitirdi. Bir taraftan da kendi gayretiyle edebiyat, felsefe ve mûsiki öğrendi. 1918'de şeyhülislâmlık bünyesinde kurulan Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye âzalığına, bir müddet sonra da bu müessesenin reisliğine tayin edildi.
Şeyh Beşir: 12 Haziran 1889'da Cezayir'in Kostantîne idarî bölgesine bağlı Setîf şehrinde doğdu. Cezayir'i Fransız işgalinden kurtarmak için yürütecekleri çalışmanın programını yaptı.
Haydarîzade İbrahim: Musul'un Erbil kazasında doğdu. Ulemâdan Haydarîzâde Âsım Efendi'nin oğludur. İbrâhim Efendi, 5 Ağustos 1918 tarihli irâde-i seniyye ile Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiyye üyeliğine tayin edildi. Tevfik Paşa'nın 3 Mart 1919'da istifası üzerine İbrâhim Efendi görevinden ayrıldı.
Mustafa Tevfik: Hacı Hafız Tevfik Efendi; H.1282 (1868) senesinde Amasya'nın Fethiye Mahallesinde doğmuştur. Yumuk Osman zâde ailesindendir. Babası ilmiye sınıfından Amasya Müftü Müsevvidi Ahmet Şükrü Efendi'dir.
Başkâtip Mehmet Akif Bey: Aralık 1873 İstanbul Fatih'te Sarıgüzel'de doğdu. Fâtih Merkez Rüşdiyesi'nden mezun olan Mehmed Âkif Mülkiye Mektebi'nin idâdî kısmına yazıldı. Şeyhülislâmlığa bağlı dinî-akademik bir kuruluş olan Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiyye'nin başkâtipliğine tayin edilen Mehmed Âkif (Ağustos 1918) daha sonra kuruluşun aslî üyesi oldu. 1920 yılının son aylarında Erkân-ı Harbiyye Riyâseti'nin isteğiyle Maarif Vekâleti millî marş güftesi için bir yarışma açtı. Konulan maddî mükâfat sebebiyle yarışmaya katılmayan Mehmed Âkif'in de bir marş yazması ısrarla istendi. Mükâfat şartının kaldırılması üzerine Âkif şiirini tamamlayarak teslim etti. Meclisin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda okunan şiir ittifakla İstiklâl Marşı güftesi olarak kabul edildi.
Muğlalı Ali Rıza Efendi: Ali Rıza Efendi 1841 yılında Selanik'te doğdu. Söke'den Selanik'e yerleşmiş Türkmenlerden "Kırmızı Hafız" lakaplı Ahmet Efendinin oğludur. İlkokulu Abdi Hafız Mahalle Mektebinde okudu. Selanik'te Evkaf İdaresinde kâtiplik, sonra da Gümrük Muhafaza Teşkilatında memurluk yaptı.
📌DARU'L-HİKMETİ'L-İSLÂMİYE NELER YAPMAYI HEDEFLEDİ?
Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye'nin ilmî ve amelî olmak üzere iki çeşit vazifesi vardı. Faaliyet süresi içinde Dârü'l -Hikme tarafından, İctihad ve Peyâm-ı Sabah gibi bir kısım gazetelerde yer alan İslâm aleyhtarı yazılar, misyoner ve Bolşevik faaliyetleri gibi konularda meşihata veya Bâbıâli'ye bazı takrizler yazılmıştır.
Yazdıkları yazılarda ve yaptıkları vaazları Müslümanların dini terbiyesine ve İslam dininin faziletlerini açıklamaya yönelik yapmışlardı. Hem kendi yaptıkları vaazları hazırlamış hem de hatip ve vaizlerin yapacakları konuşmalara dair de kararlar almışlardır. Bu sayede kendi verdikleri vaazlar dışında camilerdeki vaazlarda da yaptıkları ile ilgili eserleri ve faydalı olan telifleri yaymış oluyorlardı.
Telif edilecek ve yayılması sağlanacak eserler; İslam'ın ahlâki faziletlerini genele yayma ve ümmetin vicdanını arındıracak eserler, kıraat erbabı için öğütler, ayet ve sünneti, hüküm ve örnekleri, faydalı ibret dolu tarihi olayları ve hutbe ve güzel şiirler ile dolu muhtevi eserlerdi.
Yukarıda yazdıklarım, temel vazifeleri ve yaptıkları ana hizmetlerdi. Ancak dediğim gibi Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye, faaliyet gösterdiği dört yıl boyunca hiçbir zaman rahat bir çalışma ortamına sahip olamadı. Bu yüzden de amaçladıkları hizmetler ne yazık ki sınırlı kaldı.
(x)ÖRNEK BELGELER
(x)Resim altı:
(x)Maruz-u Çaker-i keminelerdir.
(x)Şahs-ı acizaname ait ve mübrem bazı umurun tesviyesi alelakal bir ay müddetle Darü'l-Hikme'den infikakimi istilzam eylediği ve bu zaman zarfında vazife-i bendegânenin Darü'l-Hikme heyet-i kalemiyesince ifası tabii bulunduğu cihetle lütfen salifül arz müddetle mezuniyetime müsaade-i celile-i veliyy-ün niamilerinin rabekan buyurulmasını istirham eylerim. Ol babta emr-ü ferman hazret-i men lehül emrindir.
(x)Resim altı: Darü'l-Hikmeti'l-İslamiye Başkatib Akif Beyefendinin Başkitabet uhdesinde kalmak üzere Başkitabete muhassas maaşıyla zamime-i memuriyet olarak Darül-Hikmet-il-İslamiye azalığına tayin hususunda lede'l arz 30 rebiülahir 1338, 22 Kanunusani 1336 tarihinde İrade-i Seniyye-i Hazret-i Hilafetpenahi şeref müteallık buyurulmuş olmakla muamele-i lazimenin ifası zımmında işbu müzekkere sicil kalemi müdiriyet behiyesine tevdi kılındı. 3 Cemad el-ahir 1338 ve 25 Kanunusani 1336.
(x)Resim altı: Bünye-i acizaneme arız olan rahatsızlıktan dolayı bir mah müddetle istirahat ve tedaviye muhtaç bulunduğumdan alelusul bir mah mezuniyet-i kemteraneme müsaade-i celile-i cenab-ı meşihat-penahilerinin erzan buyurulmasını istida be istirham eylerim. Ol babda emr ü ferman Hazret-i veliyülemrindir.
Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye'nin bizim tarihimizde çok önemli bir yeri var. Ve birçoğumuz bu teşkilattan habersiziz. Bu yazıyı yazmamdaki asıl amacım ise bu kitap sayesinde insanların yakın tarihimizde kurulan ve önemli mücadelelerde bulunan bu teşkilattan haberdar olabilmesidir.
Bu vesile ile İslam'a hizmet için çalışan, çaba gösteren büyüklerimi ve bu yolda ilerlerleyen-ilerlemiş olan herkesi rahmet ve minnetle anıyorum.
Ahmet Akif Albayrak