Segâh Peşrev - Tanbûrî Büyük Osman Bey
Tanburi Numan Ağa’nın torunu, Zeki Mehmet Ağa’nın oğludur. Babasının ısrarıyla henüz sekiz yaşındayken Enderun’a alındı. Babasının kimseye tanbur öğretmediği söylenir. Bu yüzden tanburu başkalarından öğrenmiş ama kendi gayretiyle ustalaşmıştır. Özellikle babasının ölümünden sonra sadece sazıyla meşgul olmuş ve en güzel peşrevlerini bu dönemde bestelemiştir.
Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde sarayın sersazendesi (sazendelerin başı) oldu. Tanbur tavrının babasından daha renkli olduğu söylenir. Çok nüktedan, güler yüzlü zarif bir kimseymiş. Bu nedenle her mecliste aranır, sevilir ve sayılırmış ama musiki konusunda hiç taviz vermezmiş. Tanburun iki telinden birinde gayet hafif bir uyuşmazlık sezse derhal telin birini koparır atar ve sazını tek elle çalarmış. Eserlerini değiştirenlere, nağme ilave edenlere de çok kızarmış. Hatta bir gün, uşşak peşrevinin teslim'ine geçilecek bölümünü biraz değişik çalmaya kalkan bir kanuniyi dövmeye bile kalkıştığı söylenir.