Mukabele - 30. Cüz - Mehmet Emin Ay
Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzü daha çok kısa sureleri ihtiva eder.
Mekke döneminde nazil olan Cuma Suresi ismini, her hafta müminleri kuşatan Cuma gününden alır. 11 ayeti ihtiva eden sure ana hatlarıyla Resulullah Efendimizin (SAV) peygamberliğini, Yahudilerin ihanetini ve Cuma gününü anlatır.
➡ Mushaf sıralamasında altmış ikinci sırada olan sure içinde Allah Resulü'nün (SAV) peygamberliğinin hikmetleri, Yahudilerin emaneti taşıyamamaları ve müminlerin bayramı olan Cuma namazına dair hükümler vardır.
➡ "Cuma" haftanın bir günü olmasının yanında müminler için bir sevinç ve rahmet vesilesidir. Dört tesbih ismiyle başlayan sure, Yahudilerin övündükleri üç meselenin çürütülmesi ile de bilinir.
Cuma Suresi'ni okumak ve mealini dinlemek için tıklayın
Cuma Suresi Tefsiri
Evrendeki bütün varlıkların Allah'ı tesbih ettiğine ilişkin ifadelerde –önceki sûrenin başında olduğu gibi– yer yer geçmiş zaman fiili kullanılmış; ama Arap dilinde bu zaman kalıbıyla daima geçmişte olup bitme anlamı değil bazan fiilin konusunun gerçekleştiğini kesin biçimde belirtme anlamı kastedildiğinden orada ve benzeri yerlerde bu fiil "tesbih etmektedir" şeklinde çevrilmiştir. Bu ve benzeri âyetlerde ise "tesbih ediyor" veya "tesbih eder" anlamına gelen bir fiil kullanılması, tesbih olgusunun halen devam ettiğine ve böyle sürüp gideceğine özel vurgu yapan bir ifade olarak anlaşılmıştır.
Peygamberin temel görevi Allah'ın âyetlerini okuma yani aldığı vahyi olduğu gibi bildirme, insanları arındırma yani ruhen yücelmeleri, davranış güzelliğine erişmeleri ve insana yaraşmayan hallerden kurtulmaları için onları eğitme, tebliğ ve eğitimle yetinmeyip aynı zamanda öğretme ve açıklama (kitabı ve hikmeti öğretme) şeklinde özetlenmekte, Resûl-i Ekrem'in yalnız ilk muhataplarına değil daha sonra geleceklere de elçi olarak gönderildiği belirtilmekte, peygamber ve vahiy gönderme veya peygamberlik görevi vermenin ilâhî bir lutuf olduğu, bunun da ancak Allah'ın dilemesine bağlı bulunduğu bildirilmektedir.
Ümmî kelimesi bu bağlamda, "büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen Araplar" veya "kendilerine ait ilâhî bir kitabı olmayan topluluk" anlamlarıyla açıklanmıştır (peygamberin belirtilen görevleri ve muhatapların daha önce açık bir sapkınlık içinde olmaları hakkında bk. Bakara 2/129, 151; Âl-i İmrân 3/164; "hikmet" hakkında bk. Bakara 2/269; "ümmîler" kelimesinin anlamları hakkında bk. Bakara 2/78; Âl-i İmrân 3/20, 75; "ümmî peygamber" tabiri hakkında bk. A'râf 7/157, 158). 3. âyetin "(O, ileride) onlardan (olacak), henüz kendilerine katılmamış bulunan daha başkalarına da (gönderilmiştir)" şeklinde çevrilen kısmı önceki âyete gramer açısından şu şekillerde bağlanabilmektedir: a) Ümmîlere ve –henüz kendilerine katılmamış olan– daha başkalarına da gönderilmiş bir elçi, b) Ümmîlere ve –henüz kendilerine katılmamış olan– daha başkalarına da Allah'ın âyetlerini okuyan (...) bir elçi (Şevkânî, V, 259). İbn Âşûr Arap dili kurallarına göre birinci şıkkı doğru bulmaz. Fakat her iki ihtimale göre âyetin mesajı açısından farklı bir sonuç çıkmamaktadır; kendisinin de belirttiği üzere burada amaç, Hz. Muhammed'in peygamberliğinin belirli bir dönem ve belirli bir toplumla sınırlı olmadığını ifade etmektir (XXVIII, 210-211). Bu anlamı daraltıcı yorumlar yapılmış olmakla beraber, bunlar sağlam bir delile dayanmamaktadır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan FİKRİYAT veya fikriyat.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzü daha çok kısa sureleri ihtiva eder.
Kur'an-ı Kerim'in 29. cüzü, Mülk Suresi, Kalem Suresi, Hakka Suresi, Mearic Suresi, Nuh Suresi,...
Kur'an-ı Kerim'in 28. cüzü, El-Mücadele Suresi, Haşr Suresi,Mümtehine Suresi, Saff Suresi,...
Kur'an-ı Kerim'in 27. cüzü, Zariyat Suresi, Tur Suresi, Necm Suresi, Kamer Suresi, Rahman Suresi,...
Kur'an-ı Kerim'in 26. cüzü, Ahkaf Suresi (6-35), Muhammed Suresi (1-38) Fetih Suresi (1-29),...
Kur'an-ı Kerim'in 25. cüzü, Fussilet Suresi'ni (47-54) Şura Suresi (1-53) Zuhruf Suresi (1-89),...