Türk caz müziğinin öncü isimlerinden Okay Temiz, müzik tutkusuna ilişkin, "Yaptığım şeyler, kimse beğensin veya alkış alayım diye değil. Bu işi kendim için yapar, kendim için çalarım. O zaman daha kıymetli oluyor çünkü para için veya alkış için yapmıyorsun." dedi.
Kültür, sanat, bilim, spor, siyaset ve iş dünyasının duayen isimlerini "Türkiye'nin Çınarları" projesi kapsamında fotoğraflayan Anadolu Ajansı, bu kapsamda dünyaca ünlü caz müzisyeni ve davulcusu Okay Temiz'in İstanbul'daki stüdyosuna misafir oldu.
İstanbul'da 1939'da doğan ve 70 yıla yakındır müzik yapan Temiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, henüz anne karnındayken müziğe aşina olduğunu belirterek, "Annem bana gebeyken ut çalarmış. Oradan bütün sesleri duyuyorsun. Daha sonra annem beni klasik konservatuvara gönderdi. Ankara'ya gittim, klasik konservatuvar okumak için." diye konuştu.
- "Davulu, günde 10 saat çalışarak öğrendim"
Sanatçı Temiz, konservatuvarda trompet, trombon, kontrbas gibi enstrümanlar çalmak istediğini fakat hocalarının izin vermeyerek vurmalı çalgı öğrenmeye zorladığını aktararak, "Seni davulcu yapacağız dediler. Buna çok kızdım tabii ve kızınca hemen bir şey yapabilirim. Ben de günde 10 saat davul çalışarak öğrendim. Konservatuvar bittikten sonra kulüplerde hep dans müziği çaldım 19 sene. Daha sonra İsveç'e gittim ve bambaşka bir hayatım oldu, çok şeyler yaptım." ifadesini kullandı.
Caz davulculuğunun yanında enstrüman icat etme yeteneğine de değinen Temiz, şöyle konuştu:
"Çocukken çiftlik hayatımız vardı. Çiftliğimizde traktörlerimiz vardı ve ben bunların içerisinde mekanik, tamir gibi işlere aşina oldum. Daha sonra sanat okuluna gittim. Orada kaynak, torna, motor tamiri, elektronik ve sair hepsini okuduk. Bunlar zaten çocukluğumdan beri aşina olduğum şeylerdi. Orada kendi davulumu kendim yapmaya başladım. Seneler sonra İsveç'e gidince hükümet orada bana alt katı boş bir ev verdi. Atölyemi kurdum ve daha fazla müzik aleti yapmaya başladım. Örneğin Kahire'ye gittim. Oradaki piramitlere hayran kaldım ve buna benzer müzik aleti yaptım. Bu aletleri yaparak kendimi deşarj ediyorum. Çok severek yapıyorum bu işi."
- "Cazı gerçekten deforme ettiler"
Okay Temiz, caz müziğin bugün geldiği noktadan memnun olmadığını belirterek, "Caz o kadar şekil ve tavır değiştirdi ki cazın mesajı başka oldu. Funk caz, rock caz, klasik caz hele pop caz gibi türler işin içine girince, bu müziğin babaları artık biz caz değiliz demeye başladı." değerlendirmesinde bulundu.
Caz müziğin usta isimlerinden Miles Davis ve Sonny Rollins gibi arkadaşlarının da bu türdeki bozulmadan şikayet ettiğinin altını çizen Temiz, "Hal böyle olunca biz artık sadece müzik yapıyoruz diyoruz. Cazı gerçekten deforme ettiler. Çünkü bu, dünyanın en kaliteli ve çalınması zor müziği. Çünkü armonilere, ritmik kontrollere dayanıyor, kalıpları bozmaman lazım. Doğaçlama gibi geliyor birçok kişiye ama öyle değil." dedi.
Temiz, bozulmanın sadece caz müzikle sınırlı kalmadığına vurgu yaparak, şu açıklamayı yaptı:
"Eskiden bizim Ertan Anapa, Erol Büyükburç, Erkin Koray gibi arkadaşlarımız vardı. Sonradan piyasa çok bozuldu. Herkes birbirini taklit etmeye başladı. Eller havaya diye bir müzik çıktı. Hep dans ederek kimse şarkı sözünü bile dinlemeden hoplayıp zıplamaya başladı. Bu da kaliteyi son derece düşürdü. Müzikteki bu bozulma memleketin ciddiyetiyle, politikasıyla, her şeyiyle beraber gelen bir hadise. Yalnız müzikte bozulma yok, başka şeyleri de kaybettik biz. Kendi değerlerimiz gitti. Benim oğlum 7-8 yaşlarında koleje gidiyordu. Servisin içinde şoför arabesk çalıyor ve herkes bunu dinlemek zorunda kalıyordu. Kalitesizlik, kolay eğlenme ve kolay yeme gibi süreçlerden geçiyoruz."
- "Gençlerin şu an her şey ellerinde ama aşk ve istek yok"
Şimdiye kadarki en büyük başarısının Türk folklorunu caz müziğe uyarlamak olduğunu dile getiren usta müzisyen, "Yaptığım şeyler, kimse beğensin veya alkış alayım diye değil. Müzik hele hiç öyle değil. Bu işi kendim için yapar, kendim için çalarım. O zaman daha kıymetli oluyor çünkü para için veya alkış için yapmıyorsun. Kendi içine döneceksin ama halk ile temastan da kopmayacaksın." dedi.
Usta sanatçı, genç müzisyenlere başarılı olmak için çok çalışmaları tavsiyesinde bulunarak, "Her şeyi kendi çabamla öğrendim. İnternet de yoktu o zamanlar. Plak arayıp bulamadığımız oldu. Birkaç arkadaştık o yıllarda. Bir şey öğrenmeye hastaydık. Radyoda, ABD'de yayınlanan caz programını dinlerdik. Ses parazitli gelirdi. Oradan dinliyorduk Amerikalıları. Gençlerin şu an her şey ellerinde ama o aşk ve istek yok. Kıtlıktan da istek geliyor." şeklinde konuştu.
Tecrübeli müzisyen röportajın ardından kendi yaptığı enstrümanları tanıttı.
- Okay Temiz
Müzikle ilgilenmeye genç yaşta başlayan Okay Temiz, Ankara Klasik Müzik Devlet Konservatuvarında bir yıl vurmalı çalgı eğitimi aldı.
Profesyonel müzik hayatına 1955'te adım atan Temiz, 1957'den 1959'a kadar eğitim gördüğü Tophane Sanat Enstitüsünde müzik aletleri yapma becerisini geliştirdi ve kendine has tınılara sahip davullar yaptı.
Sanatçı, 1960'lı yıllardan itibaren Avrupa'da dans lokallerinde performans sergilemeye başladı ve 1967'de İsveç'e yerleşti.
İsveç Kültür Bakanlığının desteğiyle Türk trompetçi Muvaffak Falay ile "Sevda" adlı grubu kuran Temiz, gruba dahil ettiği ünlü trompetçi Don Cherry ve Afrikalı basçı Johnny Dyani ile konserler verdi. Sanatçı, Dyani ve Güney Afrikalı trampetçi Mongezi Feza ile 1972'de "Xaba" grubunu kurdu ve üç albüm kaydetti.
Okay Temiz'in, piyanist Bobo Stensson, basçı Palle Danielson, saksafoncu Lennart Aberg ve neyzen Hacı Tekbilek ile 1974'te kurduğu "Oriental Wind" grubu, kariyerinde bir dönüm noktası oldu. Oriental Wind ile Türk tınılarını Batı kökenli enstrümanlarla yorumlayan Temiz, yarattığı sentezle Türk caz müziğine zenginlik kattı.
Neyzen Aka Gündüz ile 1979'da çıkardığı "Zikir" albümüyle caz müziğini ilk defa ney ile tanıştıran sanatçı, 1998'de Türkiye'ye döndü ve 5 yıl Kültür Bakanlığı Mehter Takımını çalıştırdı.
Müzik çalışmaları ve konserlerine devam eden Okay Temiz'in, 50'nin üzerinde stüdyo, konser ve toplama albümü bulunuyor.