İslam Medeniyetinde belli başlı unsurlar ve öne çıkan şahsiyetler
İslam medeniyeti bir vahiy medeniyetidir, İslam medeniyeti kentte değil, şehirde/Medine'de ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı bu medeniyete "Vahiy ve Şehir Medeniyeti" adını veriyoruz.
Bu medeniyet Medine'de ortaya çıkmış ve adını da o kutsal beldenin isminden almıştır. Medine, Şam, Bağdat, Kahire, Kurtuba ve İstanbul bizim başşehirlerimiz olarak medeniyetimizin de altı ana şehridir.
Bu medeniyet; ilmin salt fiziki gelişmelerini ortaya çıkarmamış, bünyesindeki maddi gelişmelerin yanı sıra, bilgiyi, sabrı, merhameti, şefkati, ahlakı ve adaletiyle hususiyet kazanmış ayrıcalıklı ve müstesna bir medeniyettir. Kur'an-î ve manevi ilimler olarak tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve akaid alanında büyük ilmi gelişmeleri sağladığı gibi fizik, kimya, matematik, tıp, astronomi alanında da büyük keşifler yapmış ve bu alanlarda dünya medeniyetlerine de öncülük etmiştir.
Dünya medeniyetlerinin ustası ve mimarı olarak kabul edilmesi gereken İslam medeniyeti, ilimler tarihinde bütün medeniyetlerin önünü açmış, ilerlemelerini sağlamıştır. Çünkü bu medeniyet; Hz. Âdem'le başlar ve vahiyle şekillenir. İslam medeniyetinin bünyesinde bir taraftan dil ve edebiyat alanında gelişmeler sağlanırken; musiki, sanat ve mimarlıkta dünyaya öncülük edilmiştir. Dünya astronomi ve ilimler tarihinde yerkürenin enlem ve boylamları ilk defa bilge halife el-Me'mun zamanında Beytu'l-hikme âlimleri tarafından tespit edilmiş ve bu bilgiler İslam medeniyetinin verileri olarak ortaya çıkmıştır. Yine ilimler tarihinde ilk gelişmiş rasathaneler, İslam dünyasında kurulmuştur. Bu medeniyet taşıdığı birçok özelliğiyle mümtaz bir ilmi zirveye tırmanmış, verdiği eserlerle bir telif medeniyeti olarak ortaya çıkmıştır. Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber Muhammed'in (s.a.v) öğretilerinden ilhamını alan bu medeniyetin âlim ve müellifleri genel olarak İslam'ın verilerini inceleyerek teliflerini yapmışlardır. İlk telifimiz Abdullah İbnu Amr İbnu'l-Ass'ın es-Sahifetu's-sadıka'sıyla başlayıp günümüze kadar devam eden on binlerle bir müellifler silsilesinin yetiştiği kadim bir medeniyetten söz ediyoruz. Said İbnu'l-Müseyyeb, Said İbn Cübeyr, İmam Zühri, Hasan el-Basri ve bunların ardından gelen büyük ilim adamlarından binlerce ismi sayabileceğimiz gibi İmam Ebu Hanife, İmam eş-Şafii, İmam Malik, Ömer ibn Abdulaziz, Ahmed İbn Hanbel, İmam Muhammed İbn Cerir et-Taberi ve Mesudi'ye kadar uzanan çizgiden değerli isimleri sayarak bu tarafa doğru geldiğimizde karşımıza binlerce ilim adamı çıkmaktadır. Bize binlerce eser ve müellif ismini taşıyan Muhammed İbn İshak en-Nedim, dünya ilimler tarihinin en önemli isimlerinden birisi olmuş ve kaybolma ihtimali olan birçok eseri bize tanıtmakla ilimler tarihinde büyük bir dönüm noktasını oluşturmuştur. Bu medeniyet; bir taraftan Beytu'l-hikme'yi kuran bir medeniyet olduğu gibi diğer taraftan İmam Gazzali ve İbn Hazm'ı yetiştirmiş, bir diğer taraftan El-Kindi'yi, Farabi'yi, Huneyn İbn İshak'ı, El-Harezmî'yi, Sabit İbn-i Kurre'yi, Ebu bekir er-Razi'yi, İbn-i Sina'yı, İbnu'l-Heysem'i, el-Biruni'yi ve Kitabu't-Tasrif Limen Aceze ani't-Te'lif adlı dev eserin müellifi Endülüslü Ebu'l-Abbas ez-Zahravi'yi yetiştiren bir medeniyettir.
Bunların yanı sıra İbnü'n-Nefis'i unutamayız, el-Buzcani'yi, el-Bettani'yi, el-Fergani'yi ve onların dev eserlerini hatırlamak gerekir. Bir diğer alanda yetişen ilim adamları olarak İmam Buhari'yi ve İmam Müslim'i ve "Sahihayn"larını; Kütüb-i Sitte'nin diğer müelliflerini Ebu Davud'u, Tirmizi'yi, en-Nesaî'yi ve İbn Mâce'yi biliyoruz. Ayrıca biraz daha farklı müelliflere ve farklı ilim alanlarına gelecek olursak; İmam es-Serahsi'yi ve dev eserini, bir diğer farklı alandan İbrahim İbnu'l-Edhem'i anarken Kaşgarlı Mahmud'u ve Yusuf Has Hacib'i mutlaka zikretmek gerekir.
Dünya tarihinde ilk defa insanın uçma arzusunu gerçekleştiren İbn Firnas'ın keşiflerini kaydederken aynı yolun izleyicisi olan Hezârfan Ahmet Çelebi'yi, son derece önemli bir bilim adamımız olan Endülüslü İbrahim el-Dâni'yi (Danyalı) ve yine Endülüslü Zühr oğullarını unutamayız.
Özellikle Avrupa'yı aydınlatan İbn Rüşd ve eserleri, bu medeniyetin Batı dünyamızdaki önemli ilmi verileridir. Ebu's-Suud Efendi'yi, Taşköprülüzade'yi, Kâtip Çelebi'yi, ünlü astronomi âlimi Takiyüddin Mengüberti'yi ve Sidretü'l-Munteha'sını mutlaka hatırlamak gerekir.
"İlmin ilk şartı şüphedir" anlayışıyla ilmi çalışmalarını ve teliflerini sürdüren bu medeniyet gerçekten saymakla bitmez büyük ilim adamları yetiştirmiş ve muazzam telif eserler ortaya koymuştur. Ebu'l-İzz el-Cezeri'yi ve insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasını oluşturan Kitabu'l-hiyel'ini, medeniyetimizin baş eserlerinden birisi olarak yeni nesillere tanıtmamız gerekir. Bunun yanında El-Cezerî'den başlayıp şöyle biraz daha bu tarafa geldiğimizde Anadolu'nun İbn-i Sina'sı olarak bilinen Hacı Paşa'nın, Ali Kuşçu'nun, Molla Lutfi'nin, bu medeniyetin önemli şahsiyetleri arasında anılması ve gençlerimize anlatılması gereken ilim adamları olduklarını biliyoruz.
Bir diğer taraftan, İmam Muhammed eş-Şeybanî'nin es-Siyeru'l-kebir'ini İmam Şafi'nin eseri el-Umm'u, İmam Malik'in el-Muvatta'ını, İmam Şatibi'nin el-Muvafakat'ını, İbn Hazm'ın el-Muhalla'sını ve bunların yanında bu medeniyetin en tıp alanındaki önemli verileri olarak Firdevsu'l-hikme'yi, el-Havi fi'tıbb'ı, el-Kanun fi't-tıbb'ı, Kanunu'l-Mesudi'yi, Sırrü'l-esrar'ı, Kitabü'l-hesba ve'l-cuderi'yi, et-Tıbbu'r-ruhani'yi, ayrıca el-Mucez fi't-tıbb'ın Avrupa'ya ışık tutmuş eserlerden biri olduğunu da biliyoruz. Nizamu'l-hikme, Firdevsu'l-hikme, Kitabu'l-ayn, Kitabu'n-nebat, Kitabu's-sinaati't-tibbiye, kitabu'ş-şifa,kitabu'n-necat ve bütün bunların yanında Kitabu Mali'l-Hind, Asarü'l-bakiye adlı eserler, İslam medeniyetinin büyük ve kıymetli verileridir.
İbnu'n-Nefis'in el-Mucez adlı eserinin küçük kan dolaşımının nasıl meydana geldiğini bütün insanlığa öğretmiş olması, önemi inkâr edilemeyecek bir gerçekliktir. Logaritma, trigonometri ve bunların yanında birçok kimyevi tahlillerle varılan ilmi sonuçlarla birlikte matematikte gelinen zirve noktalar ve cebirde sıfır kavramının keşfi el-Harezmî'ye ve dolayısıyla İslam medeniyetine aittir. Yer çekiminin tespiti, üç ve dört bilinmeyenli denklemler ve yine İbnü'l-Heysem'in el-beytü'l-muzlim, yani görme olayının nasıl gerçekleştiği, göz yapısı ve optik alanındaki büyük buluş olan "karanlık odayı" bütün dünyaya yeniden anlatmamız son derece önem arz etmektedir.
İslam dünyasında, daha doğrusu bütün dünyada ve tıp tarihinde ilk sezaryen ameliyatının Müslüman tabipler tarafından yapıldığını, aynı şekilde ilk katarakt ameliyatını da Müslüman tabiplerin gerçekleştirdiğini biliyoruz.
Ekvatorun çevresinin uzunluğu, yeryüzünün doğruya en yakın ve en güzel haritaları ilk dönemden itibaren yine Müslüman bilim adamları tarafından çizilmiş ve insanlığa kazandırılmıştır.
Horasan, Anadolu ve Rumeli'deki muazzam mimari eserlerimizi; Çifte Minareli Camileri'ni, Sivas Divriği Külliyesi'ni, Karatay Medresesi'ni, Kurtuba Camii'ni, el-Hamra Sarayı'nı, Mardin Ulu Cami'yi, Zinciriye ve Kasımiye Medreseleri'ni, Bursa Ulu Camii, Süleymaniye ve Selimiye'yi, Sultan Ahmed Camii'ni andığımız zaman bu medeniyetin verilerini ifade etmiş oluyoruz. Böylece Mekke'de başlayan İslam medeniyeti, Medine'de, sonra Şam ve Bağdat'ta ortaya çıkmış, Kahire ve Kurtuba'da gelişerek İstanbul'da zirvesine ulaşmıştır.
Semerkant, Horasan, İstanbul, Kahire, Kayrevan, Buhara, Taberî, Tirmiz, Semerkant Taşkent, Marakeş, Saraybosna, Gümülcine, Musul, Kerkük, Harput, Urfa, Mardin, Konya, Sivas, Kayseri Tebriz, Sivastopol, Rey ve Tebriz ile Bağdat birbirlerinin kardeşleridir. Bu şehirler medeniyetimizi en güzel şekilde temsil etmişlerdir.
Bir diğer alana geçersek, edebiyat alanında Tarafa'nın, Lebid'in, Zuheyr İbn Ebi Sülma'nın, Antara'nın, İmriu'l-Kays, Nabigat'uz-Zubyani'nin medeniyetimizdeki önemini ve yerini mutlaka biliyor ve hatırlıyoruz. Fuzuli'yi, Ömer Hayyam'ı, Nabi'yi, Baki'yi, Ziya Paşa'yı, Mehmet Akif Ersoy'u, Necip Fazıl'ı, Mehmet Akif İnan'ı, Nuri Pakdil'i, Sezai Karakoç'u, Erdem Bayazıt'ı, Cahit Zarifoğlu'nu Nizar Kabbani, ve Mahmud Derviş'i andığımız zaman medeniyetimizin şiir alanındaki eserleri ortaya çıkmış oluyor.
Devlet adamları olarak Hz. Ebubekir'den başlayıp, Hz.Ömer, Hz.Osman, Hz. Ali'den sonra İslam fatihlerini anmamız gerekiyor. Halid İbn Velid, Kuteybe İbn Müslim, Habib İbn Mesleme, Mesleme İbn Abdulmelik, Ukbe İbn Nafi' ve Tarık İbn Ziyad İslam medeniyetini uzak diyarlara taşıyan büyük kumandanlarımızdır.
Ömer İbn Abdulaziz ve el-Me'mun ile üçüncü Abdurrahman bilim alanında ilk adımları atan devlet adamlarımız ve İslam medeniyetinin zirveye tırmanmasını sağlayan yöneticilerimizdir. Baybars ve Salâhaddin el-Eyyubî gibi kumandanlarımız, fetihlerle alınmış; fakat sonraları Haçlılar ve Moğollar tarafından gasp edilmiş toprakları tekrar geri almakla İslam medeniyetlerinin duruşunu sergilemişlerdir.
Medeniyetimizin büyük devlet adamları ve temsilcileri olarak İmaduddin ve Nureddin Zengi gibi iki büyük şahsiyeti hatırlarken, onların bölgede ne kadar etkili olduklarını ve Orta Doğu dendiği zaman, Haçlılara karşı mücadele söz konusu olduğu zaman, akla ilk gelen en büyük isimler olduklarını tarih kaydetmektedir. Bunların ardından Anadolu'ya taşındığımızda Osman Gazi, Murad Hüdavendigar, ikinci Murad, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ile hilafetin ihyasını gerçekleştiren ulu hakan Sultan ikinci Abdülhamid'i medeniyetin mümtaz isimleri olarak anmak zorundayız.
Kısacası İslam medeniyeti ilmi, ahlakı, merhameti, adaleti, şefkati, sevgi ve saygıyı tüm insanlara ulaştırmaya çalışmış ve öğretmeye gayret etmiştir. İşte bu medeniyet; İslam medeniyetidir ve onun merkezi Kurtuba'dan, Marakeş'ten Jakarta'ya, Kırım'dan Yemen'e kadar geniş bir alana uzanır. Dünyayı yeniden aydınlatacak olan İslam medeniyeti yeniden dirileşe geçme arefesindedir. Ümitvarız…
Prof. Dr. Ahmet AĞIRAKÇA
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Tarihin oluşmasında özgür iradenin etkisi (II) (27.09.2019)
- Tarihin oluşmasında özgür iradenin etkisi (ı) (13.06.2019)
- Medeniyetin ihyası ve gelişmesinde Kur’an ve imanın rolü (10.06.2019)
- Kur’an’da Demir’in gücü ve medeniyetin ihyasındaki rolü (III) (03.06.2019)
- Kur’an’da demirin gücü ve medeniyetin ihyasındaki rolü (II) (31.05.2019)
- Kur’an’da anlatılan demir ve rüzgarın gücü ne demektir? (27.05.2019)
- Bir medeniyet hangi temellere sahip olmalı? (24.05.2019)
- Toplumların inşasında Kur’an-ı Kerim’in metodu (21.05.2019)