Prof. Dr. Ahmet Ağırakça

Kur’an-ı Kerime göre Mescid-i Aksa ve Yahudilerin tutumu

İsrâ Suresi: 26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan "İsrâ" olayından almıştır. "Geceleyin yürütmek" anlamına gelen "İsrâ", Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke'den Kudüs'e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da "Benî İsrâil Sûresi"dir.

İsrâ Suresi 1. ayet

سُبْحَانَ الَّـذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ
الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ

Bir gece kendisine, yarattığımız harikalardan (evrenin işleyiş kanunlarından) bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed'i Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah'ın şanı yücedir (her türlü eksiklikten uzaktır). O, her şeyi işiten ve görendir.

İsrâ/gece yürüyüşü olayı Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya gerçekleşmiştir. Ayetin "Bir gece kendisine, yarattığımız harikalardan, evrenin işleyiş kanunlarından bir kısmını gösterelim diye" ifade buyurulan bölümü ise miraç olayını anlatmaktadır. Bu olay; insanın bilgi sınırlarını aşan, Allah'ın yüce kudretini anlatan, insan için bir anda şaşılacak gayb âlemindeki olağanüstü olayların yaşandığı bir olaydır. Ayette özellikle "kulunu" kavramının zikredilmesiyle Hz. Muhammed'in bir beşer, bir kul olduğu hatırlatılıp Allah'ın bir mucizesinin gerçekleşeceği anlatılmaktadır. Beşer aklının üstünde bir olayı beşer gerçekleştiremez. Onu gerçekleştiren yüce kudret sahibi Allah'tır. Ancak kul olan Peygamberine bu muazzam olayı yaşatması da insanlar için bir ibret levhası ve imtihan sürecinin bir başlangıç noktası olup aynı zamanda bütün insanların iman etmeleri için de bir işarettir. Bununla Peygamberin kulluk sıfatının göz önünde bulundurularak bu mucizenin bir kul ile gerçekleştiği şeklinde düşünülmesi isabetli olur. İsrâ ve miraç olayı hakkında geniş bilgi ve gerekli açıklamalar için bk. A. Ağırakaça, Rasûlullah'ın Gölgesinde, Yorumlu Siyer, Miraç bölümü, Duruş Yayınları, İstanbul 2024.

İsrâ Suresi 2. ayet

وَاٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُون۪ي وَك۪يلًاۜ

Biz, Mûsâ'ya da Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. Ve onu "Benden başka hiçbir vekil (Rab) edinmeyin (Benden başkasının himayesine sakın girmeyin)" diye İsrâiloğulları'na hak ve doğru yolu gösterici bir rehber kıldık.

İsrâ Suresi 3. ayet

ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍۜ اِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا

Ey Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Gerçekten o (Nûh, Allah'ın verdiği nimetlere) şekûr/çok şükreden (Allah'ın kendisine lütfettiği maldan yoksullara bağışlayan, muhtaç olan herkese çok çok infak eden) bir kuldu.

Hz. Nûh, şekûr/çok şükreden bir kuldu. Şükretmek Allah'ın verdiği nimetin paylaşılması ile mümkündür. Allah'ın kişiye verdiği maldan dağıtması, sürekli infak etmesi malının da sürekli çoğalmasına sebep olur. Sadakalar asla malları eksiltmez, aksine bereketlendirir. İşte müminlerin şükrü kendilerine verilen mal nimetini muhtaç kimselerle paylaşmalarıdır. Malı veren Allah'tır. O'na şükretmek de bu malın bir kısmının müminlerle paylaşılmasıyla gerçekleşir. Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Sadece dilde "Allah'a şükür" demek ve bunu bir zikir gibi yapıp durmak asla yeterli değildir.

İsrâ Suresi 4. ayet

وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَنٖٓي اِسْرَٓائٖلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْـلُنَّ عُـلُواًّ كَبٖيراً

Biz Kitab'da (Tevrat'ta) İsrâiloğullarına şu hükmü bildirdik: "Siz, yeryüzünde iki defa kargaşa çıkaracak ve bozgunculuk yapacaksınız. Bununla da alabildiğine böbürlenip büyükleneceksiniz."

Kendilerinden olan Zekeriyyâ ve Yahyâ (as) gibi peygamberleri öldürmek, Hz. Îsâ'yı öldürmeye kalkışmak, bunun yanında mukaddes şehir Kudüs'te ve mescidin etrafında alabildiğince bozgunculuk yapacak ve dünyada bir fesadı yayacaksınız diye Tevrat'ta haber verilmiş ve ileride yapacakları fesat ve bozgunculukları bildirilmişti. İsrâiloğullarının ve sonradan da onların siyasi ayağı olan siyonizm ideolojisinin yeryüzünde iki defa büyük bir fesat yayıp bozgunculuk yapacağı bu sûrede anlatılmaktadır. Bu kavmin ruhlarına işlemiş olan bozgunculuk duygularının insanlığa zarar verecek iki büyük hamleleri olacaktır. Nûh Peygamber'den beri insanların uyarıldıkları ve özellikle de İsrâiloğullarının yeryüzünde fesatları konusunda uyarılarak Allah'tan başka bir ilah ve vekil tanımamaları emredilmiş olmasına rağmen Uzeyr'in Allah'ın oğlu olduğunu inancına kapılmış ve Allah'a şirk koşmuşlardır. Gerçeği yansıtmayan bu yalan ve iddialarından ve böylesi bir inanca kapılmalarından dolayı yüce Rabbimiz onlar hakkında "Allah onları kahretsin" diye buyurmuştur. (Tevbe, 9/30). Yahudilerin yeryüzünde iki defa fesatlarının nasıl olacağına dair farklı yorumlar da yapılmıştır. Birinci ayette özellikle Mescid-i Aksâ'nın zikredilesinden sonra hemen İsrâiloğullarının yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacaklarının buyurulması bu bozgunculuğun hep bu kutsal mescid ile ilgili ve mescidin çevresinde olacağı anlatılmaktadır. Sadece bozgunculuk değil, dünyada alabildiğince güç kazanacak ve kibirlendikçe kibirleneceklerdir. Bu güç ile de yeryüzünde her türlü fitne ve fesadı yayacak, her kötülüğü mubah görecek insanlar arasında bu kötülükleri yaymaya kalkışacaklardır. Bugün için arkalarına aldıkları batı dünyasının verdiği imkânlarla alabildiğince zulüm ve katliam yapmaya, bebekleri, çocukları, kadın ve yaşlıları savaşla ilgisi olmayan masum halkı öldürmeye devam etmektedirler. Filistin ile yetinmeyip Lübnan'a da saldırmaları şımardıkça şımararak yükseldiklerini zannetmektedirler. Bu yaptıklarından dolayı da nerdeyse bütün dünya her nedense bu zulme karşı son derece suskun, dilini yutmuş dilsiz bir kitle durumuna düşmüştür. Yükselip güç kazandıkça zulüm yapacakları ve bunun da onların sonu olacağını yüce Rabbimiz ve daha önce Tevrat'ta sonra da son ilahi vahiy ve mesaj olan Kur'ân-ı Kerim'de bütün insanlığa bildirmektedir. Bu yükseliş zevalin habercisidir.

İsrâ Suresi 5. ayet

فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَاداً لَنَٓا اُو۬لٖي بَأْسٍ شَدٖيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِؕ وَكَانَ وَعْداً مَفْعُولاً

İşte o ikisinden birincisinin (cezalandırma) vakti gelince (iki defa çıkaracağınız bozgunculuk ve fitnelerin ilki ortaya çıkınca) üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, onlar da (şehrin her köşesinde) evlerin aralarına kadar girerek her tarafı arayıp durdular. Bu, yerine getirilmiş bir uyarı sözüydü.

Bâbil hükümdarı Abukadnassır/Buhtunnasır Kudüs'e saldırıp şehri tahrip etmiş ve Yahudileri Bâbil'e sürgün etmişti. Bu ilk bozgunculuklarının cezası olarak"Üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, onlar da şehrin her köşesinde evlerin aralarına kadar girerek her tarafı talan edip durdular"ayeti ile kendilerine bildirilmiştir. Bu İsrâiloğullarının birinci fesatlarının ilk cezasıydı. Bâbil sürgünü bitip de tekrar kutsal şehre Kudüs'e dönünce yine fitne ve fesatlarına devam edip Hz. Zekeriyyâ ve Yahyâ'yı öldürüp Hz. Îsâ'yı da öldürme teşebbüsleriyle fitnelerini zulüm ve şımarıklıklarını aynen devam ettirdiler. Bu yanlışlıklarının üzerinden bir müddet geçince tekrar Kudüs ve çevresinde büyük bozgunculuklar yaptılar. M.S. 70 yılında Romalı putperest, zalim kumandan Titus Kudüs'e saldırıp şehri tahrip etmiş ve halkını da cezalandırmıştı. Bu olaylar onların yeryüzünde çıkardıkları ilk fitne ve fesatlar kabul edilmektedir. Bundan sonraki ayetler ise ikinci bozgunculuk dönemini anlatmaktadır. Geniş bilgi için bk. A. Ağırakça Kudüs ve Filistin Davamız, Duruş Yayınları, İstanbul 2024.

İsrâ Suresi 6. ayet

ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَاَمْدَدْنَاكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَجَعَلْنَاكُمْ اَكْثَرَ نَفٖيراً

Sonra bunlara karşı tekrar size bir hâkimiyet ve üstünlük verdik. Servet ve oğullarla yardım edip gücünüze güç kattık. Sayınızı da çoğalttıkça çoğalttık.

Tekrar büyük bir güç kazanacak, dünyada hâkimiyet kuracak, büyük servetlere kavuşacak ve bu servetlerle de yeryüzünde yeniden büyük bozgunculuklar yapacaksınız. O zaman da sayınız çoğalacak ve dünyanın her yerine yayılacaksınız.

İsrâ Suresi 7. ayet

اِنْ اَحْسَنْتُمْ اَحْسَنْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ وَاِنْ اَسَأْتُمْ فَلَهَاؕ فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ الْاٰخِرَةِ لِيَسُٓؤُ۫ا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبٖيراً

Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz. Kötülük yaparsanız da yine kendi (aleyhi)nize (kötülük edersiniz). Artık uyarılardan diğerinin (ikinci fitne ve bozgunculuk cezasının) vakti gelince (üzerinize salacağımız başka ordular) acınızın yüzlerinize yansımasına yol açarlar (o zaman da kahır, üzüntü ve kederiniz yüzünüzden belli olur). Mescide ilk defa girdikleri gibi gir(ip orayı harabeye çevir)sinler ve size karşı üstünlük sağlayıp da ele geçirdikleri her şeyi yok ettikçe etsinler diye ikinci defa düşmanlarınızı üzerinize salacağız.

Şu an için günümüzde tekrar Kudüs ve çevresinde yaptıkları zulüm ve bozgunculukları, ayette belirtilen ikinci bozgunculuk safhası olup bundan sonraki hesaplaşma ve savaşlarının Müslümanlarla olacağı ve Hz. Peygamber'in hadislerine yansıyan büyük savaş ile yüzlerini kararta kararta yok edilecekleri savaşı yaşayacaklar. Kendi itikat kitaplarında da açıkça söz edilen bu savaşta Müslümanların onları mağlup edeceğini onlar da çok iyi biliyor ve onu geciktirmeye çalışıyorlar. Ama korkunun ecele faydası yoktur. İslâm dünyasına gerçek anlamıyla İslâm'a ve Kudüs'e sahip çıkacak yöneticiler hâkim olunca siyonistlerin aldıkları bu geciktirme önlemleri de fayda vermeyecektir.

İsrâ Suresi 8. ayet

عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يَرْحَمَكُمْۚ وَاِنْ عُدْتُمْ عُدْنَاۘ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرٖينَ حَصٖيراً

Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Şayet (bozgunculuğa) dönerseniz biz de (cezaya) döneriz. İşte böylelikle Biz cehennemi kâfirler için (kendilerini sarıp kuşatacak bir muhasara alanı gibi) bir zindan kıldık. Gerçekten bu Kur'ân, en doğru olana iletir ve (Allah'a itaat ederek) güzel (ve Allah katında geçerli) davranışlarda bulunan müminler için mutlaka büyük bir ödül olacağını ve âhirete iman etmeyenlere de pek acıklı bir azap hazırlamış olduğumuzu da müjdeler.(İsra, 17/8-10).

Yahudilerin/siyonistlerin bu yeryüzünü fitne ve fesatlarla doldurdukları ve doldurmaya devam edecekleri anlatıldıktan sonra yeryüzünü aydınlatacak olan ilahi vahyin son mesajının Kur'ân olduğu ifade buyurulmuştur. Kur'ân en doğru olana, insanı ruh ve bilinç âleminde hakka ve doğru inanca iletir; aydınlık yollarını gösterir. Bugün için bu zulmü gerçekleştiren Siyonistlerin yaptıkları tahribata karşı Kur'ân-ı Kerim müminlere teselli vermekte ve bu zulmü durdurmaları için gereken çalışma ve gayretleri yapmalarını istemektedir. Bu zulüm ancak onlara karşı gerekli önlemleri almakla durdurulabilir. İşte Kur'ân-ı Kerim İnsanın ruhunu daraltan, her türlü sıkıntılı ve yanlış olan inanç şeklinden kurtaran ve insanlar arasındaki ilişkileri en mükemmel bir şekilde düzenleyen bir ilahi mesaj ve Kitab'dır. Allah'a iman ederek samimi bir kalple bağlananlar âhirette büyük ödüllere kavuşacaklardır. Fakat dünya hayatından sonra bir âhiret hayatının olacağına iman etmeyenler ise büyük bir azapla karşılaşacaklardır.

Not: Bir sonraki yazımızda Müslümanların bu zulme engel olacak bir savaş ile Yahudileri nasıl durduracaklarını anlatmaya çalışacağız.

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.