Arama

Haşmet Babaoğlu
Aralık 29, 2018
Zaman gelip geçerken: “O tarafın manzarası...”

Hani çoğu zaman akıp giden bir ırmağa kapılmış sürükleniyor gibiyiz ya... Bu sürükleniş bir gün birdenbire bitsin istiyoruz. Gündelik hayatın hepimizi öğüten çarkları bir sebeple duruversin istiyoruz... Silkinmek, toparlanmak istiyoruz... En baştan başlamaya, başlangıçlara ihtiyacımız var...
Tamam! Tamam da biz müdahil olmadan bu çark durur mu? Biz değiştirmeden hayat değişir mi? Hele hele içinde geleneğin derinliklerine ve tek tek hepimizin kalbine dair en ufak biriz taşımayan bir takvim bunu becerebilir mi? "Yeni yıl" şamatasının altında böyle boş bir umut var. Nasıl çaresiz, nasıl umarsız bir çırpınış! Önce buna son vermek gerekiyor. Kesin!

***

Mecburiyetlerimizin boyu irademizi aşmışsa... Tembelliğimizi kader sanacak kadar dağılmışsak... Ve "Yol"u kaybedip yerimizde saymaya başlamışsak... Nasıl baştan başlayabiliriz?

***

Bazen sosyal medyaya bakıyorum ve kendimi "bu kadar duanız, dileğiniz vardı da, neden bugüne sakladınız?" diye söylenirken yakalıyorum.

***

Bu tarihlerde astrologlar gerçekten eğlenceli oluyorlar. 2018'e girerken medyatik bir astrolog "Ocak ayında darbe olacak" demişti, unutmuş mudur acaba? Şimdi de baktım, bir astrolog 2018 için "adeta bir sınav yılı oldu" demiş... Hangi yıl öyle değildi ki?

***

"Soğuk Savaş" (Cold War) insanı derinden çizen bir aşk filmi... En hoş tarafı da hikâyesini sadece sinemanın altından kalkabileceği bir dil ve yol seçerek anlatması... Finalde çenem kilitlendi kaldı. O repliği unutmak kolay olmayacak: "Gel karşıya geçelim, o tarafın manzarasıdaha güzel!" Çıkışta ancak bir büyük fincan çaydan sonra kendime gelebildim.

***

Bugünün gençleri 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'sını; sosyalist blokta olup bitenleri falan hiç bilmiyorlar. Meraklılarının bile kafası bayağı karışık.
O yüzden Soğuk Savaş gibi filmlere gitmelerinde başka bir fayda da var. O dönemin Polonya'sı, Doğu Berlin, Tito'nun bağımsız Yugoslavya'sı ve kaçakların, sürgünlerin sığınağı Paris... Soğuk Savaş'ın arka planında bunlar da var. Tavsiyemdir.

***

Hafta piyano müzikleri dinleyerek geçti. Favorim günümüzün ünlü İtalyan bestecisi Federico Albanese... Ara ara da akustik piyanoya küçük elektronik dokunuşlar ekleyen Angus MacRae dinliyorum.

Haşmet Babaoğlu-Sabah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN