Ne mi buluyorum onda? Bu soru o gün akşamüzeri Chloe'yi kasa başında, aldığımız sebzeleri naylon torbaya dolduruşunu kendimden geçerek seyrederken yine geldi aklıma (...) Olmadık yerlerde güzellikler bulmak, sıradan olanın büyüsüne kapılmayı reddetmektir. Bir çift gözü ya da bir ağzı güzel bulmak kolaydır. Bir kadının süpermarket ödeme kuyruğunda ellerinin tezgaha uzanışını güzel bulmak elbette daha zordur. Chloe'nin davranışlarındaki mükemmeliyeti ancak bir aşık keşfedebilirdi. Bir buzulun doruğunu düşünün, altında kimbilir neler yatıyordur, işte böyle bir keşifti. (ALAIN DE BOTTON / Aşk Üzerine)
***
Hiç duraksamadan Kip'in çadırına yürüyor geceleri Hana. Ağaçların arasından süzülen ayışığında yolu buluyor. Çadıra girip Kip'in yanına kıvrılıyor, başını genç askerin göğsüne yaslıyor. Kip'in saatli bir bombaya kulak verişi gibi, o da Kip'in kalp atışlarına kulak veriyor. Gece yarısını çoktan geçmiş. O hariç herkes uyuyor. (MICHEL ONDAATJE / İngiliz Hasta)
***
***
Kimsenin bir şey anlamayacağından emin olduğumuz için konuşuruz bazen. (GÜRAY SÜNGÜ / Deli Gömleği)***
Benim korkum daha ürpertici... Hiçbir fobi isimleri listesinde ona rastlamadım (...) Bir soruya karşı fobim var. Telefonun her çalışı bu soruyla yüklü. Evet, çoğunlukla telefon ahizelerinde gizlenir: Nasılsın? (GEORGI GOSPODINOV / Hüznün Fiziği)
***
İnsan sezgisiyle daha iyi ayırt edebildiği şeyleri gözleriyle görmeye çalıştığında yanlışlara düşmeye başladı. (G.G. MARQUEZ / Yüzyıllık Yalnızlık)***
Mıstık katmerli bir muhacirdi. Bulgaristan'da doğmuş, büyüyüp biraz aklı başına gelince hemen hududun on dakika ötesine kapağı atmıştı. "Türkiye değil mi? Hududu geçer geçmez Bağdat'a kadar müsavi!" diyordu (...) İçinden "Artık biz ölünceye kadar muharebe olmaz" diye geçiriyordu ki, köyün kahvesinde işittiği Cihan Harbi'nin havadislerine inanamadı. "Vay anasını! Yalan be!" diye haykırdı. (ÖMER SEYFETTİN / Gizli Mabet)