Bencillik
Bencil, sadece kendini düşünen kimsedir. Kişisel menfaatini, şahsî çıkarını milletin ve memleketin üstünde tutandır. Böyle birinden her fenalığı bekleyebiliriz. Dikkat ederseniz, insan demedim.
Bencil olan, fedakârlığa yanaşmaz, kazancı yoksa bir işin ucundan tutmaz. Buna karşılık, daima yapılan iyilikleri ve yardımlaşmayı karalayıp durur. Dayanışma ruhu ona göre değildir. Öznesi olmadığı başarılara önce kayıtsız kalmaya çalışır, bir müddet sonra dayanamaz ve hasım kesilir. İyi niyet yerine husumet besler.
Bencil kimseleri hayatın her alanında görebiliyoruz. Sahte dezenfektan üretiyor mesela. Stokçuluk yapıyor. Suistimal ediyor. Onca insanın çabasını sıfırla çarpabiliyor. Emeği inkâr yoluna gidebiliyor.
Haliyle şu oluyor: Hep şahsî düşünenler, asla bir şahsiyet olarak temayüz edemezler.
Çok şükür, bencilliğin hüküm sürdüğü bir toplum değiliz. Millet olarak iyilik ve inayetten yanayız. Bu hakikate rağmen içimizdeki bencillerin sayısı hayli fazla…
Salgın hastalık, en çok yaşlılarımızı hedef alıyor. Vefat oranları bize bu bilgiyi veriyor.
Köy yerlerinde neredeyse genç nüfus kalmadı. Özellikle dağlık kesimdeki köylerde hep yaşlılar var. Bu insanlar nadiren kasabaya iniyor. Ancak ihtiyaçlarını karşılamak için.
Haberlerden takip ediyoruz: Onlarca köy ve belde karantinaya alınmış durumda. Nedeni basit. Bencil kimseler, şehirden kaçıp buralara geldiler.
Oradaki yaşlı insanları, ihtiyarları hiç düşünmeden. Onların ruh halini zerre umursamadan. Ben olsam utanırım.
Virüsün bulaşıcı olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.
Hem dinî ve insanî, hem de tıbbî hüküm belli: Salgın başladığı zaman herkes olduğu yerde kalsın. Mecburiyeti bulunmadığı halde bu nasihati, kesin ikazı dinlemeyenler, vebal aldıklarının umarım farkındadır.
Bencil kimseler aynı zamanda nankör olur. Vefasızdır. Devlet onca masraf etmiş, bu kıyamet günlerinde onu yabancı memleketten alıp çıkarmış. Tedbir amaçlı bir yurda yerleştirmiş. Bakıyorsunuz, devletin aleyhine cümleler kuruyor. Bu örnek üzerinden, utanma duygusunun ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Bütün bunlar, bize, manevî terbiyenin ne kadar kıymetli ve gerekli olduğunu hatırlatıyor. Nihayetinde bencillik de bir hastalıktır ve tedavisi öncelikle manevî terbiyedir.
İbrahim Tenekeci
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.