Biz Buhara’dayız Buhara da bizde
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Buhara Devlet Üniversitesi, Buhara Tıbbiyat Üniversitesi, Türkiye Yazarlar Birliği ve Türksoy'un birlikte düzenledikleri Doğumunun 150. Yılında Mehmet Akif Ersoy başlıklı bilgi şölenine katılmak üzere birkaç gün Buhara'da kaldım. Neden Buhara'da düzenlendiğini merak edenler için hemen söyleyeyim. Mehmet Akif Ersoy'un annesi Emine Şerife Hanım Buharalıdır ve Mehmet Akif'in başladığı ilk mektebin adı mahalleye de adını veren Emir Buhari Mahalle Mektebi'dir. Yani Mehmet Akif Ersoy, annesinin memleketinde anılmış oldu. Dikkatimi çeken husus Buhara'da neredeyse kimsenin Mehmet Akif'in annesinin Buharalı olduğunu bilmemesi ve tanımaması idi. O yüzden bilgi şöleninin düzenlenmesi kanaatimce çok isabetli ve faydalı oldu.
Buhara'nın gezilecek yerlerini anlatan birçok yazı olduğu için o bahse girmeyeceğim. Ben Kubbetü'l-İslam olarak nitelenen üç şehirden biri olan -diğer ikisi Belh ve duyunca şaşıracağınızı tahmin ettiğim Ahlat- Buhara'nın bizim için neden önemli olduğunu birkaç örnek vererek anlatmaya çalışacağım.
Eğitim hayatımız Buhara'da başlar
Buhara, İslam dünyasında medreselerin ilk kurulduğu şehir olarak bilinir. Bir görüşe göre şehirdeki Budist viharalardan yani manastırların da etkisiyle ilmin öğretildiği medreseler ilk kez Buhara'da kuruldu. Buhara'da yetişen İslam alimlerinin sadece isimlerini sıralamaya kalksam sayfalar kitap olur.
Yedi Pir
Buhara, Türkiye'de en yaygın tarikatlardan Nakşibendilliğin doğup büyüdüğü topraklardır. Nakşilerin 'Yedi Pir' diye adlandırdıkları yedi büyük Allah dostu Abdülhaluk Gücduvani, Muhammed Arif Er-Rivgeri, Ali Rametani, Mahmud Encir Fağnevi, Muhammed Baba Semmasi, Seyyid Emir Külal ve Baheeddin Nakşibendi'nin türbeleri Buhara ve çevresinde.
Fetih için gelen erenler
Bunların yolundan gelen birçok mürşit Anadolu'ya ve İstanbul'a gelerek Buhara'nın mistik havasını önce Bursa sonra da İstanbul'da estirdiler.
Mesela Abdal Murad ve Abdal Musa. Bursa'nın fethinde bulunmak ve yardım etmek üzere Buhara'dan Anadolu'ya gelen kırk abdaldan ikisidir. Bursa'nın fethinde (1326) Orhan Gazi'ye yardım eden Abdal Murad'ın türbesi, hala ziyaret ediliyor.
Bursa'nın Bursa olmasında büyük katkısı olan Yıldırım Beyazıd'ın damadı Emir Sultan da Buhara'da doğup yetişenlerdendi.
Surların dışında, Eyüp'e giden yolun Haliç tarafında, sağda halk arasında Yâvedûd adıyla anılan Abdülvedûd Mescidini Eyüplüler çok iyi bilir. Bu mescidin banisi olduğu söylenen Buharalı Şeyh Abdülvedûd Dede ise İstanbul'un fethine katılan Buharalı erenlerdendir. Fetihten sonra burada kalmış kendisine tahsis edilen arazi üzerinde yaptırdığı mescitte hizmetine devam etmiştir.
İstanbul-Buhara hattı hep açık
XVI. yüzyılda Orta Asya'daki hanlıkların hacı adayları genellikle Buhara ve Semerkant'tan yola çıkıp Hazar denizini geçtikten sonra Kırım üzerinden Karadeniz yoluyla İstanbul'a geçerler ve Şam'a gidecek hac kafilesine katılırlardı.
Sadece Buhara'dan gelenler değil, Anadolu'dan Buhara'ya gidip orada ilim ve tasavvuf tahsili yaptıktan sonra geri dönüp irşat faaliyetlerinde bulunan meşayihimiz de var. Abdullah İlahi bunlardan biri. Kütahya'nın Simav kasabasında doğan ve Molla İlâhî veya Abdullah Simâvî olarak da Abdullah-ı İlahi İstanbul'da Zeyrek Medresesi'nde tahsiline devam ederken hocasıyla birlikte Buhara ve Semerkant'a gelip Ubeydullah Ahrar'ın yanında sülukunu tamamladıktan sonra Buhara'ya geçip Bahaüddin Nakşibendi'in türbesinde dokuz erbain çıkardıktan sonra tekrar Anadolu'ya dönüp tarîk-ı hâcegânın sesini Anadolu'da yayar.
İlk Osmanlı şeyhülislamı Molla Fenârî'nin torunu olan ve kazaskerlik yapmış alimlerden Alaaddin Fenari, küçük yaşta Herat, Semerkant ve Buhara'ya giderek tanınmış hocalardan ders görmüştü.
Nureddin Topçu'nun şeyhi Abdülaziz Bekkine de ilim tahsili için Buhara'ya gitmişti.
20. Yüzyılda da devam etti
Osmanlı döneminde Buhara ve çevresi önemini son döneme kadar devam ettirdi. Türklük şuuruna sahip padişahlardan I. Abdülhamid, saltanatının ilk yıllarında İstanbul'a davet ettiği isimlerden biri, hazırladığı sözlükle bildiğimiz büyük Türk âlimi Şeyh Süleyman Efendi'yi Türkler ve Türkmenlerle irtibat kurması amacıyla Orta Asya'ya göndermişti.
Bugün ismini sadece uzmanlarının bildiği son dönem devlet adamlarından Abdünnâfi İffet'in hocası Abdürrahim Efendi de Buharalı idi.
Son dönem Mevlevî şeyhlerinden dil alimi Veled Çelebi İzbudak'ın Farsça hocası Buharalı Hacı Kasım Efendi de Buharalı idi. Tanzimat dönemi komedi yazarlarından Feraizcizade de aslen Buharalıdır.
Rivayetlere göre Namık Kemal, Afyon'da iken Farsça dersleri aldığı müftü Hacı Vâhid Efendi Buharalı idi.
Son devir Osmanlı devlet adamları, şairleri, musikişinasları ve hattatları üzerine biyografileri ve tarih bilgisiyle tanınmış büyük âlim İbnülemin Mahmut Kemal İnal baba tarafından Buhara emîrlerinden olup çok eski bir zamanda Anadolu'ya göç ederek Arapkir'de yerleşmiş Selcenlioğulları'ndandır.
Geçen asrın önemli hatiplerinden ve vaizlerinden Şemseddin Yeşil Hoca'nın mensup olduğu Ümmü Kemalzâde İmamoğulları'nın şeceresinin dayandığı Ümmü Kemal, II. Murad devrinde Buhara'dan Bursa'ya gelen Allah dostlarından idi.
Buharalıların İstanbul'daki tekkeleri
Bugün Özbek ve Buhara denilince akla hemen Özbekler Tekkesi gelir ama İstanbul'da birçok Buharalıların kurduğu tekke var. Beykoz Akbaba köyündeki İstanbul'un fetheden hemen sonra kurulan Akbaba Tekkesi son defa 1876-1889 arasında, Nakşibendiyye'den Buharalı Şeyh Abdülhakim Efendi tarafından ihya edilmişti.
1516'da İstanbul'da ilk Nakşibendi tekkesini kuran Emir Buhari de Buhara'dan gelmişti. İstanbul'da Emir Buhari adıyla bildiğimiz üç tekke var. Fatih, Ayvansaray ve Edirnekapı Otakçılar.
Halvetiyye tarikatının Uşşâkıyye kolunun kurucusu Hüsameddin Uşşaki de Buharalıdır.
Osmanlı hattının menşei de Buhara
Osmanlı hat ekolünün kurucusu Şeyh Hamdullah'ın Buhara'dan Amasya'ya göç eden bir ailenin çocuğu olduğunu hattatlar bilir. Bizim ta'lik dediğimiz nesta'lik hattının Mîr İmâd üslûbuyla Osmanlılar'a intikal zincirinde ilk halkayı teşkil eden Derviş Abdi de aslen Buharalıdır.
Sultantepe Özbekler Tekkesinin şeyhlerinden Hezarfen Ethem Efendi Buharalı alimlerinden dersler alarak yetişti.
Ebrunun da menşei Buhara
Türk geleneksel sanatları arasında en çok ilgi görenlerden biri olan ebru, Buhara'dan İstanbul'a göç eden Özbekler tekkesi şeyhi Şeyh Sâdık ve oğlu Edhem efendilerin yetiştirdiği öğrencilerle yeni bir tarz ve üslup kazandığını da hatırlatmak isterim. Klasik ebrunun üstadı kabul edilen ve "Necmeddin ebrusu" adı verilen tarzı geliştirerek bu sanatta yeni bir çığır açan Mehmed Necmeddin Okyay'a bu sanatı öğreten Şeyh Edhem Efendi Buharalı idi.
Bunun daha tezhip ve nakış işleri var, edebiyatı var, şiiri var.
Ben sadece tespit edebildiklerimi yazdım. Bunlar bile İstanbul-Buhara arasındaki ilişkinin ve Buhara'nın İstanbul üzerindeki etkisini göstermesi bakımından çok önemli.
O yüzden İstanbul biraz Buhara'dır. Buhara'yı imkanı olan herkesin ziyaret etmesi kendisini tanıması bakımından elzemdir. Kültürümüzü ve milletimizi tanıması bakımından çok önemlidir.
İsmail Güleç
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Züleyha’nın ikram ettiği meyve neydi? (21.11.2023)
- Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna farklı bir açıdan bakmak (17.11.2023)
- Ecdadın dini öğretme yöntemi (12.11.2023)
- Toprağı incitmemek (08.11.2023)
- Kısa Yozgat Rehberi (04.11.2023)
- Öğrenci ve hoca paydaş mıdır? (31.10.2023)
- Mesrûr bir tekke: Bursa Mevlevihanesi (27.10.2023)
- Mescid-i Aksa’yı düşümüzde görmek (22.10.2023)