Yozgatlılar ölen birinin ardından "toprağı incinmesin" diye dua ederlermiş. Peki toprak nasıl incinir? Anladığım kadarı ile izah etmeye çalışayım.
Son devrin büyük halk şairi Abdürrahim Karakoç şiirlerinden birinde bu atasözünü misal olarak getirir:
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin
İncinmesin redifli bu şiirde şair bizden toprağı incitmememizi ister. Peki, toprak bizden nasıl incinir?
Toprağın incinmesine geçmeden önce incinmek ve incitmemek üzerinde durmak isterim. Çünkü şiir boyunca şair bizden altında gölgelendiğimiz ağacın yapraklarını, altına yattığımız bıçağı, tabutumuza sarılacak olan bayrağı, suyundan içtiğimiz kaynağı ve uzak akraba ve komşularımızı incitmememizi ister. Şiir baştan sona incitmemek üzere kurulmuş.
İlk ders: İncitmemek
Tasavvuf mektebinin ilk dersi incitmemektir. İncitmemek tasavvufta kemâlâta çıkan merdivenlerin ilk basamağıdır. Son basamağı da incinmemektir.
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendi, Dârü'l-Fünûn Hukuk Fakültesi'ni bitirdiğinde onun güzel hâlini ve tertemiz ahlakını pek beğenen bir Allah dostu:
- Evlâdım, hukuk tahsili de güzeldir ama sen asıl tahsilini tamamlamaya bak. Seni irfân mektebine kaydedelim, orada da gönül ilimlerini ve ahiret sırlarını öğren. O mektepte nasıl eğitim yaparlar, ne öğretirler bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, bu tahsilin ilk dersi incitmemek, son dersi de incinmemektir…
Mutasavvıflar, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olarak gördükleri için kim olursa olsun bir insanı hatta bir nesneyi incitmek veya bir kimseyi hor görmek insanoğlunun Allah'a karşı işleyebileceği büyük günahlardan biri olarak görürler. Geçen asrın önemli mutasavvıflarından Alvarlı Efe,
Sakın incitme bir canı
Yıkarsın arş-ı Rahman'ı
Derken tam olarak bu durumu kasteder. Her ne olursa olsun mahlukattan birini incitmemek dervişliğin başıdır ve temel şartıdır.
Kalb-i selimin üç şartı
Dervişler kalb-i selim sahibi olmak için çalışırlar. Sûfilerden Ebu'l-Kasım el-Hakim'e ihvanından biri kalbi selimin sıfatlarını sorar.
"Kalbi selimin üç vasfı vardır: İncitmeyen bir kalp, incinmeyen bir kalp, iyiliği Allah rızası için yapıp karşılık beklemeyen bir kalp."
Kalb-i selim sahibi olmanın da ilk şartı incitmemektedir.
Bir başka Allah dostu Harakani Hazretleri incitme konusunda şöyle buyurur:
"Bir din kardeşini incitmeden sabahtan akşama çıkan bir mümin, o gün akşama kadar Resulullah ile beraber yaşamış gibidir. Eğer bir mümini incitirse Allah onun o günkü ibadetini kabul etmez."
Bizim Koca Yunus tevekkeli söylememiş şu mısraları:
Eğer gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.
Gönül inciten kimsenin sadece namazı değil haccı da kabul olmaz:
Aksakallı pîr hoca, bilemez hâli nice
Emek yimesün hacca, bir gönül yıkar ise
Devrinin Yunus'u olan Alvarlı Efe Hazretleri;
Hazer kıl kırma kalbin kimsenin cânını incitme
Esîr-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme
Tarîk-ı aşkda bî-çâre-yi hicrânı incitme
Sabır kıl her belâya hâne-yi Rahmân'ı incitme
Derken Yunus'un sözlerini şerh ediyor gibidir.
Mevlana Hazretlerine göre birilerini incitmek ahmaklıktır:
"Ahmaklar insan yapısı mescide saygı gösterirler de gönül sahiplerinin gönüllerini kırmaya çalışırlar."
Yaprağı ve toprağı incitmemek
Gölgesinde oturduğumuz ağacın yaprağını incitmemek anne-babamızı, ustamızı, hocamızı ve iyiliğini gördüğümüz birini üzmemek demektir. Ağaç himayesine sığındığımız ve iyiliğini gördüğümüz kişi, yaprak da onun en küçük parçası. Onu basit ve önemsiz konularda bile incitmeyelim, diyor şair bize.
Dörtlüğün ikinci kısmında şair bizden toprağı incitmemek için mezara temizlenip girmemizi istiyor. Temizlenmek ise tövbe etmekle ve kimsenin kalbini kırmamak ve hakkını yemek, eğer kırdıysak helallik almakla olur. Çünkü Hz. Peygamber tövbe eden kimsenin hiç günah işlememiş gibi olduğunu müjdeler. Dolayısıyla şair bize kırdığın kalplerin sahibinden, yaptığın hatalarla üzdüğün, hakkını yediğin kişilerden özür dile, onların kalbini onar, helallik al öyle gir, diyor şair bize. Çünkü birilerini incitip helallik almadan öldüğümüzde mezar bizden incinir. Peki içine konulduğumuz mezar bizden neden incinir? Toprağın incinmesi ne demektir.
Alvarlı Efe şu beytinde günah işleyenlerin cenneti inciteceğini bize hatırlatır.
Eğri yola gider isen lehv ü la'ib eder isen
Kebâiri yeder isen senden cinânın incinir
Mümin kul günah işlediğinde cennetin üzülmesi, müminlerin kendinden bir süreliğine de olsa mahrum kalmasıdır. Cennet, Allah'ın mümin ve iyi kulları bana neden gelmedi veya gecikti, diye üzülür.
Cennet üzüldüğü ve incindiği gibi toprak da tövbe edip temizlenmeden öldüğümüzde bizden incinir. Çünkü Efendimiz Hazretlerinin buyurduğu gibi içine konulduğumuz toprak ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır. İyi kullar için cennet bahçelerinden bir bahçe olmadığında üzülmesine ve incinmesine işaret eder.
Toprağın incinmesinin bir diğer nedeni pis bir şekilde konulmamızdır. Temiz bir eve kirli elbise ve ayakkabılarla girildiğinde ev sahibinin incinmesi gibi kişi de günahlarından temizlenmeden toprağa konulduğunda günahlarıyla mezarını kirletir ve toprak bundan incinir.
Allah bize sığındığımız ağacın yaprağını ve konulduğumuz toprağı incitecek bir ömür sürmekten muhafaza buyursun. Amin.
İsmail Güleç