Kur’an ayetlerindeki muhteşem dersler
Bir önceki yazımızda Kur'ân-ı Kerim'de, Allah Teâlâ'nın, dikkatimizi çektiği, ders almamızı istediği; kendi özümüzde, içinde yaşadığımız dünyamızda, dünyamızı çevreleyen semâmızda, gökleri kuşatan uzayda ve uçsuz bucaksız şu evrende, bize bir şeyler anlatan ayetlerin varlığından söz etmiştik.
Değerli okurlarımızın, dost ve arkadaşların, tespit edilen sayının bu kadar yüksek oluşundan hayrete düştüklerine dair dönüşler alınca hem sorulara cevap hem de bu günlerde ele aldığımız virüs/evde kalma gibi konularla bir parça alakalı olması hasebiyle bugünkü yazımızı "ayet" kelimesi ve Kur'an ayetlerinden alacağımız ibretler/dersler üzerine kaleme almaya karar verdik. Faydalı olması dileğiyle…
AYET NE DEMEKTİR?
Kelime olarak sözlüklerde, "bir şeyin ve bir amacın mevcudiyetini gösteren alâmet, delil, ibret, işaret" karşılıklarına sahip olan ayet, "Allah'ın varlığına, peygamberlerin doğruluğuna işaret eden delil ve mucize" anlamında ve ayrıca Kur'ân-ı Kerîm sûrelerinin içindeki belli bölümlerinden her biri için kullanılan bir terimdir. O halde, ayeti, bazen anlatılan bir olaydan sonra almamız gereken ibret, bazen çıkarmamız gereken ders olarak anlamak mümkündür diyebiliriz.
Kur'an-ı Kerim'de yer alan her bir kelimenin hangi ayet veya ayetlerde, bu ayetlerin hangi surelerde geçtiğini belirlemek için ilahiyatçıların ellerinin altında bulundurdukları değerli bir fihrist çalışması vardır: El-Mu'cemu'l-Müfehres li elfâzi'l-Kur'âni'l-Kerim… Muhammed Fuâd Abdülbâki tarafından gerçekleştirilen bu çalışma, bilgisayarın bulunmadığı zaman diliminde İslamî ilimlerde her bir tâlip ve hocanın elindeydi. İndeks sisteminin bilgisayar teknolojileriyle desteklendiği günümüzde ise yine pratikliği ile hala masaların üstünde veya kütüphane raflarında kendisinden istifade edilen bir eser olmaya devam ediyor… Söz konusu çalışmada, "âyet" ve çoğulu olan "âyât" kelimelerinin geçtiği ayetlerin geçen yazımızda verdiğimiz 367 rakamını bile aştığını; "âyeteyn", âyâtihi" ve âyâtihâ" kelimelerinin de dahil edilmesiyle toplam 382 yerde tespit edildiği görülmektedir.
Ayet kelimesinin Kur'an-ı Kerim'de bu kadar çok yerde geçmiş olmasına dikkatimizi celb eden bu rakamsal bilgiler yanında ilgi çekici olan bir başka husus daha vardır: Allah Teâlâ'nın, Kur'an-ı Kerim'i surelerden teşekkül ettirdiği ve her bir sureyi de kendi içinde bölümlere ayırdığı gözlenmektedir. Bu bölümler, edebî bakımdan hayranlık uyandıracak güce ve güzelliğe; inşa ve ifade yönüyle de pek azametli bir şiirselliğe sahiptir. Bu şiirsellik, aynı zamanda ona, okunduğu zaman çeşitli makamlarla okunabilme adına muhteşem bir müzikalite özelliği de kazandırmaktadır. İşte âyet denilen bu küçük "bölüm"lerle taksim edilmiş olan sureler, bu yönüyle bile muhteşem bir sisteme sahiptirler.
Sistemi anlamak adına bir kez daha Kur'an-ı Kerim'e bakıldığında her surenin içinde bazen "Yâ-Sîn", "Er-Rahman", "Ve'l-Fecr" veya "Ve'd-Duhâ" gibi sadece bir kelimeden oluşan; bazen de "karşılıklı borçlanma hukuku"nu belirleyen "müdâyene" ayetinde olduğu gibi koca bir sayfayı kaplayan, fakat çoğunlukla bir veya birkaç satırdan oluşan ayetlerle surelerin teşekkül ettiğini görmekteyiz. İşte her bir ayet, bazen Bakara suresindeki gibi 286; bazen de Kevser suresinde olduğu üzere sadece 3 ayetle her bir surenin yapı taşlarıdır…
MUSİBETLER DE BİRER AYET OLARAK KABUL EDİLEBİLİR Mİ?
İlahi vahyin sâhibi Allah Teâlâ, gönderilen peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (sav) Efendimize, "ebedi bir mucize" olarak lütfettiği ve 23 yılda peyderpey indirdiği Kur'an-ı Kerim'de, geçmiş devirlerde yaşamış peygamberlerin ve zaman içinde yeryüzünün sakinleri olan muhtelif insan topluluklarının hayat hikayeleri, yaşantıları ve kültür ve anlayışları, başlarına gelen hadiseler, sınavlar, felaket ve musibetler… bazen bir koca sureyi kapsayacak şekilde genişçe bazen de kısaca anlatılır. Ama bu ayetlerin son cümlesi dikkat çekici bir şekilde "İnne fî zâlike le âyeten/le âyâtin…" şeklinde biter... Surenin içinde yer alan ayet, öyle bir cümleyle bitmektedir ki, o cümlenin içinde tekil veya çoğul olarak mutlaka "âyet" kelimesi yer almaktadır. Sanki Allah Teâlâ bizden bir şey istiyor ve sanki bu ifadeler bize şunları söylüyor: İndirilen bu Kur'ân'ın her bir suresini oluşturan bu ayetler, kendi içinde size, ulaşabileceğiniz nice önemli bilgilere dair birtakım işaretler sunuyor; onları görün!.. Birtakım dersler veriyor; onları bulun ve öğrenin!.. Birtakım ibretler çıkarmanızı istiyor; onları tespit edin, üzerinde düşünün ve ibretler alın!.. A'râf suresinin 133. âyeti gibi pek çok âyette azgınlıkları ve sapkınlıkları sebebiyle üzerlerine azap gönderilen kavimlerin düçar oldukları musibetlerin aslında birer uyarıcı, ibret almaları ve ders çıkarmaları gereken işaret olduğuna dikkat çekilmektedir. İşte bu işaretler ayetin içinde yine "açıklanmış âyetler" olarak tasvir edilmektedir. Bunların aktarılması ise ilahi vahyin muhatabı olan müminlerin ve tüm insanların bu bilgilere kulak vermeleri, önemsemeleri ve kendilerine çeki düzen vermelerini sağlamak maksadını gütmektedir.
Nitekim Allah Teâlâ, vahye kulak vermek, onu gereği gibi okumak ve üzerinde düşünmek işini sıkı tutmamızı istemiş ve şöyle uyarmıştır bizleri… "Kur'ân'ı okuyup üzerinde düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?" (Muhammed, 24)
Gerçekten, üzerinde düşünerek, inceleyerek, bir Radyoloji uzmanının, elindeki röntgen filmine bakarak bir sayfalık rapor yazacak kadar dikkatle onu âdeta "okumaya çalışması" gibi Kur'an-ı Kerim'e hassasiyetle yönelen her bir mümin, ondan çok şeyler öğrenerek kalkacaktır rahlenin başından… Zira, "Öğüt alıp bir şeyler öğrenmek isteyen her kişi için Kur'ân son derece kolaylaştırılmıştır." (Kamer, 17) buyurmaktadır, Yüce Rabbimiz… Bütün mesele, onu gerçek manada "okumak" maksadıyla elimize almak, hürmetle kapağını açmak ve ilgiyle her bir sayfasını çevirmek… Unutmayalım ki, "Kur'an okumak" ile "Kur'an'ı okumak" aynı şeyler değildir. İdeal olan ve bizden istenen ise "Kur'an'ı 'okumak'tır"!..
Korona virüs sebebiyle evlerimizde kalmanın bir gereklilik arz ettiği şu günlerde, geliniz ilim, irfan, hikmet hazinesi; hem geçmişe hem de geleceğe dair bilgilerin kaynağı Kur'an'ı Kerim'den istifade edelim. Sözgelimi, bir ana karıncanın hemcinslerine, "Karıncalar! Haydi yuvalarınıza girin! Süleyman ve askerleri bilmeden sizi çiğnemesinler!" diyerek seslenişini duyup da hayretler içinde tebessüm eden Hz. Süleyman'dan bahseden Neml Suresi'nin sadece bu ayetine ve tefsirine daldığınızda siz de gününüzün ne kadar çabuk geçtiğine ve fakat aynı zamanda Kur'an'la meşgul olan vaktinizin de ne kadar bereketlendiğine şaşıracaksınız!..
Sağlıkla ve esenlikle, huzurla ve ibadetle dolu günler dileğiyle…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- “Kalpler, ancak Allah’ı anmakla huzur bulur!..” (26.03.2020)
- Evde kalamamak, bir din eğitimi sorunu mudur? (23.03.2020)
- Ellerin semaya, yönlerin Mevla’ya döndüğü gündür bugün… (20.03.2020)
- Kur’an’da geçen “Evlerinizi mabed edinin” ayetinde neler anlatılmaktadır? (19.03.2020)
- Al-i İmran suresinin son ayeti bize neler söyler? (17.03.2020)
- “Sabredin ve kararlılıkta yarışın…” (16.03.2020)
- Kul tedbirini alır; takdir ise Allah’a aittir (12.03.2020)
- Bulaşıcı hastalıklar konusunda Peygamberimizin uyarıları ve tavsiyeleri (05.03.2020)