Bugün Cuma… Sevgili Peygamberimizin (sav) bir hadis-i şerifinde haber verdiği üzere, "Allah, Âdem'i cuma günü yarattı. Onu yine bir cuma günü yeryüzüne indirdi. Âdem cuma gününde vefat etti. Cuma günü öyle bir saat (vakit, an) vardır ki, kul haram bir şeyi istemediği müddetçe, o saatte isteyip de Allah'ın vermediği hiçbir şey yoktur." İşte böyle bir gündeyiz…
Bugün Cuma… Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail ile birlikte inşa ettikleri Kabe-i Muazzama'da ve Alemlere Rahmet Hz. Muhammed'i koynunda taşıyan Ravza-i Mutahhara'da namazların kılınamadığı bir zaman dilimindeyiz…
Bugün Cuma… Yeryüzünde her biri "Kabe'nin şubesi hükmünde olan camilerin ve mescidlerin" müminlerin secdesine kapalı olmak zorunda kalındığı günlerdeyiz…
Ve bugün İstanbul'un, Bursa'nın, Konya'nın… Bütün bir Anadolu'nun, Rumeli'deki, Balkanlardaki bildik şehirlerin fetih mührü olan camilerindeki kubbelerinde bir hüzün, minarelerinde bir boynu büküklüğün hissedildiği saatlerdeyiz…
Son derece hassas olunması gereken günler yaşıyoruz. 15 Temmuz'dan bu yana, periyodik olarak ama farklı türden saldırılara maruz kalan ülkemiz, aziz Türkiyemiz, bugün de tüm dünyayı saran virüs salgını sebebiyle aldığı tedbirlerle, yürüttüğü tedavilerle bu musibetin üstesinden gelmeye çalışıyor.
Asırlar öncesinde bir "Mûcize-i Ahmediyye" olarak kabul edebileceğimiz uyarısıyla bizleri, ümmetini ve tüm insanlığı uyaran Sevgili Peygamberimizin, karantinayı, izolasyonu emreden buyruklarını tatbik etmeye çalışıyoruz. Ümidimizi kaybetmeden, tedbiri elden bırakmadan, takdirin Yüce Mevlâ'ya ait olduğunu unutmadan. "Bu da geçer Yâ Hû" söylemi her halde bugünler için söylenmiş olsa gerek…
Bugün Cuma namazlarını camide değil, evlerimizde veya işyerlerimize öğle namazı olarak kılmamız gerektiği Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bildirildiği gibi, Uluslararası Müslüman Alimler Derneği (UMAD) gibi pek çok İslam Aliminin aynı çatı altında bulunduğu birçok vakıf ve dernek de bu kararları desteklediklerini, herhangi bir kışkırtma ve tahrike kapılmama hususunda da uyarılarda bulunduklarını ifade ettiler.
Bu yazımızla bizler de alınan bu karar doğrultusunda birçoğumuzun evlerimizde olduğumuz bugünde, özellikle Cuma namazı vakti olan öğlen ezanı ile birlikte başlayan zaman diliminin faziletini umarak ellerimizi semaya kaldırıp Rabbimize niyaz ile geçireceğimiz bir vaktimizin olmasını hatırlatmak istiyoruz. Kim bilir, belki hadislerde bahsi edilen "icabet saaati"ne bizim de niyazlarımız denk gelir ve dualarımız makbul olur, kim bilir?..
Geliniz Yüce Mevlâ'nın engin rahmeti, sonsuz merhametiyle dolu kapısına varalım. Kimsenin boş dönmediği Yücelikler Makamı'na başvuralım. Halimizi arz edelim. Sıkıntılarımıza çare, dertlerimize derman talep edelim…
Bismillahirrahmanirrahim.
Elhamdü lillahi Rabbil Alemin. Vessalâtü vesselamu alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmain.
Ey gökyüzüne yıldızları, yeryüzüne çiçekleri seren. Dilediğine dilediğini veren. Dilediği zaman da çekip alma kudretinde olan Rabbimiz!..
Bütün bu kâinâtın sahibi ve mâliki Sensin… Yaratan ve yaşatan Sen… Gökyüzünü yıldızlarla donatan Sen… Güneşi ısı ve ışık kaynağı kılan da ayı parlak bir kandil eyleyen de Sensin…
Yâ Rabbi!.. Hz. Adem'in ve eşinin duasıyla niyaz ediyoruz sana… "Biz kendimize yazık ettik. Emrine isyan ettik. Şeytana uyduk hatalar işledik. Eğer bizi affetmezsen kaybedenlerden oluruz." Bizi affeyle, kaybedenlerden değil kazananlardan eyle Yâ Rabbi…
Yâ Rabbi!.. Hz. İbrahim'in sözleriyle yalvarıyoruz sana… "Ey Rabbim! Bu beldeyi emin ve güvenli bir yer eyle… İnsanları nimetlerinle doyur…" Beldelerimizi, şehirlerimizi, ülkemizi, İslam âlemini ve tüm dünyamızı emin ve güvenli yerler eyle… Gözlerimizle göremediğimiz varlıkların şerrinden bizleri emin kıl ve muhafaza buyuru Yâ Rabbi!..
Yâ Rabbi!.. Hz. Musa'nın niyazlarıyla sesleniyoruz sana… "İçimizdeki sefihler/akılsızlar/düşüncesizler yüzünden bizi de helâk eder misin?" Haddimizi aştıysak eğer, akılsızca ve düşüncesizce işler, cahilce davranışlar işlediysek eğer, bizi Rahmet Peygamberi, Son Nebi'n, Habib-i Edîb'in hürmetine affeyle ve bize merhametinle muamele eyle Yâ Rabbi!..
Yâ Rabbi!.. Hz. Yusuf'un diliyle dua ediyoruz sana… "Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Sensin benim hem bu dünyada hem de ahirette yegâne Dostum!.. Canımı Müslüman olarak al vebeni salihlerin arasına kat…" Bizim de hem bu dünyada hem de ahirette elimizden tut… Mümin ve Müslüman olarak bizi kendine dost olarak yaşat. Senin aşkınla ve kulluk lezzetinle verelim son nefesimizi… Meleklerin ahiret yurduna uğurladığı bahtiyarlardan eyle. Bizi son anında cennetteki makamını görerek tebessümle göçenlerden eyle eyle Yâ Rabbi!..
Yâ Rabbi!.. Nerdeyse hayatının her anı, sana niyazla, dua ile sığınmakla, hamd ve sena ile, tesbih ve tahiyyat ile geçen Sevgili Peygamberimizin dualarıyla yalvarıyoruz sana… "Hüzünden, gamdan ve kederden, acizlikte, tembellikten ve aklımızı yitirmekten, yaşlılık döneminde ömrün sıkıntılarından ve bilcümle bulaşıcı hastalıklardan sana sığınıyoruz."
Beli bükük yaşlıların, süt emen sabilerin, masum ve günahsızların hürmetine etrafımızı saran bela ve musibetlerden cümlemizi muhafaza buyur Yâ Rabbi!.. Muhatap olduğumuz salgın hastalığın şerrinden cümlemizi koru Yâ Rabbi!.. Hafîz isminle tecelli buyur muhafaza eyle… Şâfi isminle tecelli eyle, hastalarımıza şifalar ihsan eyle Yâ Rabbi!..
Dualarımızı, Cuma günündeki icabet saatinde yapılarak kabul buyurduğun dualar arasına alıp makbul eyle Yâ Rabbi!.. Amin..
Bi hürmet-i Tâ Hâ ve Yâ Sin… ve Selamun alel murselin velhamdu lillahi Rabbil Alemin. el-Fatiha…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay