Önceki yazımızda Sevgili Peygamberimizin (sav) bir beldede vebâ (salgın hastalık) olduğunu duyan kişinin nasıl davranması gerektiği konusundaki emir niteliğindeki tavsiyelerini ele almış ve konuya devam edeceğimizi ifade etmiştik. Bugünkü yazımızda ise bu husustaki diğer Nebevî tavsiyeleri ele almaya çalışacağız. Bu bilgiler, aynı zamanda İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in (sav) ifade buyurduğu hadis-i şeriflerinde insanoğlunun hayatının her döneminde ona nasıl mükemmel bir rehberlikte bulunduğunu da ortaya koymaktadır.
Hatırlayacağınız üzere, Hz. Ömer, kendisine -gitmeyi düşündükleri- bir şehirde vebâ (salgın hastalık) olduğu bilgisi ulaştırılınca oraya gidip-gitmeme hususunda bazı istişarelerde bulunmuştu. Bu esnada Peygamberimizin değerli sahabilerinden biri olan Abdurrahman b. Avf şu hadis-i şerifi nakletmişti: "Şayet bir yerde vebâ (bulaşıcı hastalık) olduğunu işitirseniz oraya gitmeyin. Sizin bulunduğunuz bir yerde meydana gelmiş ise oradan da ayrılıp çıkmayın."
Bunu duyan Hz. Ömer, istişareleri sonucunda dönme yönünde aldığı kararın, Abdurrahman b. Avf'ın aktardığı bu hadis ile desteklendiğini ve isabetli olduğunu anlamış ve Allah'a hamd etmişti. Sonuçta orduya geri çekilme emri vermiş ve Medine'ye dönmüşlerdi…
Peygamber Efendimizin (sav) günümüzde yaşanan salgın hastalıklarda başvurulan "karantina" uygulamasına 1400 yıl önce işaret ettiğine hayranlık duymamak ne mümkün… Üstelik bu tavsiye yanında, O Yüce Resul'ün hem genel anlamda sağlığı koruma (hıfzıssıhha-hijyen) hem de hastalıkların tedavisi hususundaki söyledikleri bugün modern tıbbın elde çeşitli araştırmalarda elde ettiği bulgularla desteklenmektedir. Pek çok medikal araştırma sonuçları, Sevgili Peygamberimizin asırlar önceki tavsiyelerini doğrular nitelikte bilgiler paylaşıyor günümüz insanıyla… Aktaracağımız diğer bazı hadis-i şerifler ise, günümüzün aktüel konusu olan bulaşıcı hastalıklar hakkında dikkat çekici bilgiler ihtiva ediyor…
YİYECEK-İÇECEKLERİN ÖRTÜLÜ OLMASI
Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için maske uygulamasının "vazgeçilmez" bir yöntem olduğu bilinen bir gerçek… Ancak bugün sadece yüz ve göz, burun, ağız gibi bazı organların değil, tüm vücudun, baştan ayağa giyilen giysilerle koruma altına alındığına şahit olmaktayız. İşte böylesi bir hassasiyetin gösterildiği günümüzde, "yiyecek ve içeceklerin bulunduğu kapların da örtülmesi", kılıflanması yani maskelenmesi tavsiyesini ihtiva eden bir hadis-i şerif dikkatimizi çekmektedir. Hem de bu hadis-i şerifte, konuyu önemsetme adına "yılın herhangi bir gecesi" denilerek bunun bir âdet haline getirilmesini istenmektedir âdeta… Şöyle buyuruyor Sevgili Peygamberimiz (sav):
Yiyecek ve içecek kaplarınızın üzerini örtünüz. Zira yılın bir gecesinde vebâ (bulaşıcı hastalıklar), yeryüzüne iner ve üstü örtülü olmayan tüm yiyecek ve içecek kaplarına girer.
Günümüzün felaketi olan ve şu an itibariyle dünyada 3.000'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine sebep teşkil eden "Koronavirüs" hakkında uzmanlar tarafından verilen bilgiler, söz konusu virüsün havada belirli bir süre asılı kaldığını, solunum yoluyla insan vücuduna geçtiği gibi etraftaki eşyalar üzerinde de varlığını sürdürdüğünü ortaya koymaktadır. Giyecek ve kullanılan eşyalarda yaşamaya devam eden tüm "gözle görünmez" varlıkların (virüs, bakteri, mikroorganizma) yiyecek ve içeceklere bulaşması ve onların tabii ve sağlıklı halini bozarak birer hastalık unsuru haline getirmesi pekâlâ mümkündür. İşte bu önemli ve dikkat çekici tavsiye asırlar önce Peygamberimiz tarafından ashabına yapılmış ve hadis kaynakları vasıtasıyla tüm İslam dünyasına yayılmıştır.
Yiyecek ve içecekleri korumak maksadıyla örtü-kılıf, ambalaj vb. gereçlerden faydalanılmasını emreden Resul-i Ekrem (sav) Efendimizin bu tavsiyesinin, bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde ve sürdürülen tedavinin başarıyla sonuçlanmasında önemli bir unsur olan "maske" uygulamasını da öngördüğünü yeniden ifade etmeye gerek olmadığını söyleyebiliriz. Zira sadece grip ve nezle gibi hastalıklarda değil, cüzzamlı bir kişinin de öksürmesi ya da hapşırması esnasında havaya bıraktığı damlacıklar yoluyla hastalığın diğer bir kişiye bulaşabileceği öne sürülmektedir.
HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE "İZOLASYON" FAKTÖRÜ
Hastalığın bulaştığı veya bulaşma ihtimalinin bulunduğu kimselerin karantina maksadıyla diğer insanlardan ayrı tutularak izole edilmesi de bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmekte ve başarılı neticelere ulaşılmaktadır. Peygamber Efendimizin (sav) konuyla ilgili tavsiyesi, böylesi bir izolasyon uygulamasında ne derece hassas olunması gerektiğini çarpıcı ifadelerle ortaya koymaktadır:
"Aslandan kaçar gibi cüzzamlı birinden uzak dur!"
İnsandan insana bulaşan ve temas yoluyla geçen bir bakterinin sebep olduğu bu hastalıkta asıl önemli etken hastayla temastır. İnsanları hastayla temastan uzak tutma adına bu Nebevi tavsiyeyi iyi "okumak" ve hastaya değil hastalığa karşı dikkatli olmak gerektiği anlaşılmalıdır. "Yaşlılık dışında devası olmayan hiçbir hastalığın bulunmadığını" ifade ederek insanları tedavi olmaya yönelten ve kendisine sorulan bir soruya karşılık kişinin tedavi olma hususundaki çabalarının da kaderinde olanı yaşamak anlamına geldiğini bildiren Peygamberimizin bu önemli tespitini aktararak yazımıza son vermek istiyoruz.
Ebu Hizame adlı sahabi, babasının Peygamberimize şöyle bir soru sorduğunu ve şu cevabı aldığını aktarmaktadır:
- Yâ Resulallah! Bizlerin şifa niyetiyle yaptığımız okumalar, tedavi olmak amacıyla kullandığımız ilaçlar ve hastalıklara karşı aldığımız birtakım tedbirler Allah'ın takdirinden bir şeyi geri çevirir mi?..
- Onlar da Allah'ın takdiridir, tayin ettiği kaderidir!..
Yüce Mevlâmızdan, etrafımızda kol gezen koronavirüs âfetinden ülkemizi ve milletimizi koruması niyazı ve sağlık-afiyet dilekleriyle sağlıcakla kalınız efendim.